İnsan yaşamı tesadüflerle doludur. Ben bu söze inanırım. Köşeme koyduğum bu fotoğrafın peşinden giderken, ortaokuldaki öğretmenimi buldum. Çok şaşırdım ve heyecanlandım.
Bir toplantıdan dönüşte, adalardan geçerken, porsuk çayında bu kış günü birkaç kişinin yüzdüğünü gördüm. Hemen gazetecilik refleksi ile çaya yöneldim. Meğerse Şehir İtfaiyesi, Sağlık Müdürlüğümüz ve Akut ortak tatbikat yapıyormuş. Eskişehir’i ortadan bölerek şehre ayrı bir güzellik kazandıran Porsuk Çayı zaman zamanda tehlikeli oluyor. Her güzelliğin bu kusuru bulunur, anlayışı ile çaya düşenler, atlayanlar ve ayağı kayarak kendisini suyun içinde bulanlar oluyor. Nedeni ne olursa olsun, çaya düşenleri boğulmaktan kurtarmak da yetkililerin sorumluluğunda bulunuyor. Bunun içinde üç kuruluş birlikte çeşitli zamanlarda Porsuk Çayında tatbikat yapıyor.
SİZ CAN MISINIZ?
Bizde tatbikat sonuna yetişmişiz. Sudan son çıkan itfaiye erlerinin fotoğraflarını çektikten sonra, grup fotoğrafı çekmek içinde davet alınca, güzel habere güzel fotoğraf olur anlayışı ile grubun fotoğrafını çekerken, arkamızdaki kafeteryada oğlu ile oturan bir hanım bana seslenerek,” Siz Can’mısınız?” deyince fotoğrafı çektikten sonra o yöne yöneldik. Can olduğumuzu söyleyerek, kadının bizi nereden tanıdığını çıkarmaya çalışırken, ayıp olmasın düşüncesi ile tanıdığımızı söyledim. Ben ‘tanıdığımız’ söyleyince nereden sorusu karşımıza çıktı. O an kadının, Eskişehir Kadın Platformu üyesi bir kadın olduğunu düşündüm. Ama kimdi? Hiç yabancı gelmiyordu.
COĞRAFYA ÖĞRETMENİMİZ
Bu sırada imdadıma kadının yanında oturan genç erkek yetişti. Genç erkek “ karşında duran Ülkü Onat” dedi. Ülkü Onat, ortaokul ve lisedeki coğrafya öğretmenizdi. Bizde ‘Ülkü Onat’ ismini duyduktan sonra, harekete geçerek hemen elini öptük. Masaya dâhil olduk. Genç erkek de, öğretmenimizin İTÜ mezunu, mimar oğluymuş. Bir anda öğretmenim ile birlikte 40 yıl önceye gittik. Bilecik Ertuğrulgazi Lisesindeki anılarımız bir anda canlandı. Genç mimar oğlu da bizi heyecanla dinledi. Emekli olduktan sonra Bilecik’e yerleşen öğretmenimiz sağlık nedeniyle, bir günlüğüne Eskişehir’e gelmiş. Kısacası karşılaşmamız büyük bir tesadüf oldu. Peki, Ülkü Onat öğretmenim beni 40 yıl sonra nasıl tanımıştı. Öğretmenlerden korkmak gerekir diye düşündüm. Öğrencilerini bir ömür boyu takip ediyorlar.
HOCA ÖĞRENCİSİNİ YALNIZ BIRAKMADI
Şehir Senfoni Orkestrası geçen hafta Saint-Saens'in 2 numaralı piyano konçertosunu seslendirdi. Seslendirmeyi de Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı lisans 2. sınıf öğrencisi Ceren Senyücel yaptı. Ceren’in piyano hocası yine Eskişehir Konservatuvarından yetişen ve Moskova Çaykovski Konservatuvarında eğitim hayatını tamamlayan Gökhan Aybulus’dur. Gökhan Hoca öğrencisinin başarılı bir şekilde senfoni orkestrası ile konser verdiği gece, en az öğrencisi kadar heyecanlandı.Her ikisini de kutlamak gerekiyor.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!