Kuzey yarım kürede yaz başladı. Kış mevsimini geride bıraktık. Korona Virüsü ile mücadele edeceğimiz bir yaz mevsimi bizi bekliyor. Bugün tüm Türk dünyasında yazın başlangıcı olarak Nevruz buruk kutlanıyor. Daha doğrusu yazılarla veya açıklamalarla Nevruz’un geldiği anlaşılıyor. Korona Virüs belası nedeniyle Türk dünyasında yazın başlangıcı olan Nevruz’un geldiğini anlayamadık. Her yıl vilayetin önüne başta valimizin katıldığı ateşten atlama, demir dövme törenleri yapılırdı. Bazen valiler ateşten atlarken, yanma tehlikeleri geçirirdi. Protokol atlarken, zaten orman itfaiyesi teyakkuz durumuna geçerdi.
ERGENEKON DA GERÇEKTİR
Türklerin binlerce yıllık bayramı ve geleneği olan Nevruz’u tam anlamıyla Türkiye’deki Türkler olarak, 10-15 yıldır gerçek anlamda kutluyoruz. Orta Asya’da Nevruz resmi bayram olarak yüzyıllardır kutlanıyor. Türk dünyasının bazı ülkelerinde, Nevruz’un başlangıcı nedeniyle bir hafta tatil ilan ediliyor. Nevruz Milattan Önce 8. yüzyıldan itibaren Türk dünyasında kutlanıyor. Nevruz’un Türklerin Ergenekon’dan çıkışını simgelediğine inanılıyor. İki yıl önceye kadar Ergenekon’un gerçek olup olmadığı tartışılıyordu. Mitoloji de anlatılan Ergenekon’un benzeri yer Kazakistan’da iki yıl önce bulundu. Kazakistan’ın kuzeyinde Rusya sınırına yakın bir yerde mitolojide anlatılan Ergenekon’un benzeri bir yer Türk ve Kazak bilim insanları tarafından ortaya çıkarıldı. Türk ve Kazak arkeologlarının dört yıl önce başlattıkları kazılar sürüyor. Kazılarda Türklerin Ergenekon’a çıkışına dair ipuçları bulundu. Ergenekon’un bir masal olayı değil, gerçek olduğu da ortaya çıkarılmış oldu. Bizlerin önemli bir kitabı olan Divânu Lügati't-Türk'te de Nevruz’un ilkbaharın gelişi olarak kabul edildiğinin altı çiziliyor.
Başta sağlık çalışanlarımız olmak üzere, yurttaşlarımız topyekûn olarak Korona Virüsü ateşi ile mücadele ederken, Nevruz coşkusunu yaşayamadık. Aynı şekilde Türk Dünyası da yaşayamadı. Önceliğimizi Korona Virüsünü yenmeye verdik.
GÖRÜNTÜLER YAKIŞMIYOR
Köşeye koyduğum fotoğrafı Hamamyolu’nda çektim. Her gün sabah erken saatlerde emekli ve belirli bir yaşın üstündeki hemşerilerimiz aynı yerde buluşuyorlar. Belki de tüm uyarılardan sonra bu buluşma devam ediyordu. Bir arkadaşım babası ve annesine söz geçiremediğini, benden onları uyarmamı istedi. Başta valimiz Özdemir Çakacak olmak üzere, Büyükşehir Belediye Başkanımız Yılmaz Büyükerşen, Tepebaşı Belediye Başkanımız Ahmet Ataç ve diğer ilçe belediye başkanlarımız, kaymakamlarımız hemşerilerimizden özellikle de belli bir yaşın üstündeki Eskişehirlilerden mümkün olmadıkça sokağa çıkmamalarını istedi. Büyükşehir Belediyesi baktı ki, hemşerilerimiz sokağa çıkıyor. Caddelerdeki bankları geçici olarak kaldırttı. Büyükerşen özellikle rica ettiğini kamuoyuna açıklama gereği duydu. Konunun uzmanları İtalya’da Korona Virüsü salgınından ölümlerin çok olmasının nedeninin, İtalyanların sürekli olarak evlerinin dışında yaşamasını sevmelerine bağlıyorlar. İtalya ve Almanya örneği incelendiğinde Almanya’da ölüm olaylarının çok az olduğu görülüyor. Yani, belki de bazılarımıza Büyükşehir Belediyemizin bankları toplaması, valiliğimizin asker uğurlamalarına yasak getirmesini yadırgayabilir. Ancak, Korona Virüsünün dünya insanları için çok ciddi tehdit olduğu görülmelidir. Valiliğin, Büyükşehir Belediyesinin toplu taşımada kullanılan tramvay ve otobüs sayılarını azaltması da yerindedir. Toplumsal olaylar, işbirliği ve dayanışma ile yenilir. Huzur sağlanır. Hem de bu mesele tüm insanlığın meselesi olmuşsa, dayanışma ve tek seslilik mutlaka gereklidir.
Korona Virüsü salgını, dünya halklarını, milletlerini birbirine daha yaklaşırdı. Belki de salgının tüm dünyada bertaraf edilmesinden sonra, insanlık için büyük barış anlaşmaları yapılacak. Bunun örneği bugünden görülebiliyor. Mesela, Çin İtalya’ya yolladığı tıbbi maske kolilerinin üzerini Seneca’dan bir şiir yazdı. Bence Çinli yöneticiler iyi düşünmüşler. Seneca şiirinde diyor ki,” Bizler aynı denizin dalgaları, aynı ağacın yaprakları, aynı bahçenin çiçekleriyiz”.Japonya da Çin’e yolladığı kolileri bir Budist şiiri ile : "Farklı dağlara, nehirlere sahip olsak da aynı güneşi, ayı ve gökyüzünü paylaşıyoruz."
BİZ DE NAZIM İLE TAMAMLADIK
Türkiye’deki sosyal medya kullanıcıları da, Çin ve Japonların şiirlerine dünyaca ünlü Türk Şairi Nazım Hikmet ile katkıda bulundular. Dünyanın en umutsuz ikinci dünya savaşı yılarda Nazım Hikmet, insanlığa "Yok öyle umutları yitirip, karanlıklara savrulmak. Unutma! Aynı gökyüzü altında, bir direniştir yaşamak" diye seslenmişti.
Bugünlerde dünyaca ünlü sanatçılarımız sanal ortamda, dünyanın başka sanatçıları ile konserler veriyor. Tarihte yazarlar dünyanın en bunalımlı dönemlerinde çok önemli eserler vermiştir. Yine öyle olacak.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!