Her alandaki teknolojiyi yerinde ve ölçülü kullanmak gerekiyor. Avrupa ülkelerin çoğu artık bilim adamı yetişmiyor gerekçesiyle bilim merkezleri kuruyor. Çünkü çeşitli harflerle nitelendirilen çocuklar ve gençler internete bağımlı yaşıyor. Bir cep telefonu ile saatlerce ilgilenebiliyor. Onlar için bilgisayar yaşamın tam kendisini oluşturuyor.
X ve Y kuşağı diye nitelendirilen bu kuşaklar için sosyalleşme internete kesintisiz bağlı olan bilgisayar ya da cep telefonu olarak biliniyor. Elektronik cihazlarla çevresine veya dünyaya bağlı olan bu kuşaklar arasından bilim adamı çıkmayacağını düşünen ülkelerde sorunun çözümünü bilim merkezleri oluşturmakta bulmuşlar.
Kısıtlamaların etkisi altında yaşamımıza devam ederken, gazetelerin okuyucu ile bulaşamadığı günlerde sosyal medyaya da göz atmıyoruz. Günümüzde konunun Küresel Salgın olması nedeniyle, sosyal medyaya da girmeyince, eşimiz dostumuz ya da okurlarımız bir olumsuzluk olduğunu düşünerek bu kez telefonlar arayarak, mesajlar atarak durumumuzu kontrol ediyor. Bizde çaresiz her gün sosyal medyada da bir sörf yapmak mecburiyetinde kalıyoruz.
GERİYE DÖNÜŞ OLACAK
CD’ler çıkınca, pek çok kişi evindeki pikabı ortadan kaldırdı. Ya da çöpe attı. Uzunçalar plakları, taş plakları kırıp attı. Sonra, bir anda pikaplar yeniden moda oldu. CD’den çalan müziğin sesinin güzel olmadığı düşünüldü. Bugün plaklar çok yüksek fiyatlarla alıcı buluyor. Bir kesim, bu kesimin içinde iletişim profesörleri bile maalesef var. Gazetelerin çağının geçtiğini söylediler. Eskişehir’de bile büyük iddialar ile kurulan haber siteleri bile bugün aylık gazetede çıkarmaya başladı. Ellerinden gelse, günlük gazeteler de çıkaracaklar. Şehirde günlük çıkan gazetelerin önemi bunun için daha da arttı. Artmaya da devam ediyor. Küresel Salgından sonra yaşamımızın pek çok yerinde eskiye dönüş yaşanacaktır.
CAHİLLİK HAT SEVİYE DE
Önümüzdeki ilkbahardan itibaren, ülkemiz ve değişik ülkelerde yaşayan insanların cebinde bir de Kovid-19 hastalığına karşı aşı kartı olacak. Belki de bazı ülkeler aşı kartı olmayan başka ülke vatandaşlarını ülkelerine sokmayacaklar. Bir de aşı karşıtları var. Avrupa’nın çeşitli ülkeleri ile ABD’de ortaya çıkarak sokaklarda gösteri yapıyorlar.
Sosyal medyada bakıyorum. Okumuş veya okumamış birçok cahil, aşı çeşitleri konusunda gelişi-güzel konuşuyor. Ya da aşı karşıtlığı yapıyor. Toplum bu haldeyken, “ Ben aşı olmam” diye konuşmak, toplumun sağlığını tehlikeye atmakla eş anlamlıdır. O zaman aşı karşıtlığı yapan kişiler, toplum dışında yaşayacaklardır. Aşılama kampanyalarından sonra, ülkemizden veya başka ülkeden bir aşı karşıtının elini kolunu sallayarak aramızda dolaşması doğru mudur?
Küresel Salgının ağır sonuçlarından sonra tüm dünya aşı çalışmalarının tamamlanmasını ve uygulanmasını bekliyor. Uzmanların aşı yapılmış kişilerin bile özellikle sosyal mesafe ve düzenli el yıkama önlemlerinin sürdürülmesini tavsiye ederken, aşı karşıtlığı ya da aşı tercihliği yapmaya çalışmak toplum sağlığını tehlikeye atmakla eş anlamlıdır. Kişisel özgürlükle bir ilişkisi yoktur. Yılbaşından sonra aşı olmaya başlayacağız. Ancak, 2021 yılını da tedbirler ve kısıtlamalar ile çıkaracağız. Sosyal medyada bilimsel gerçeklerden uzaklaşmamak ve cahilce yorum yapmamak gerekiyor.
![]() |
Geçtiğimiz Cuma günü ‘Uluslararası Göçmenler Günüydü’. 1950-1951 başta olmak üzere Bulgaristan’dan göç eden Türkler ülkemizin çehresini değiştirdi. Mesela Eskişehir’de kiremit-tuğla sanayi, un- bisküvi sanayi ve sobacılık Osmanlı imparatorluğu dağıldıktan sonra balkanlarda kalan Türk nüfus çeşitli baskılar sonucu anavatana göç etmesiyle gelişti. Bulgaristan’dan zaman içinde gelen Türkler, Türkiye’de kimseden destek almadan ve muhtaç olmadan yaşıyor. Eğer, balkanlardan Türkler Eskişehir’e gelmeseydi, Eskişehir bugünkü konumuna gelebilir miydi? Türkiye’de bugün örnek gösterilen Eskişehir, imparatorluğun dağılmasından sonra Türkiye toprakları dışında kalan Türklerin Eskişehir’e gelmesiyle pek çok unvanına sahip olmuştur.
![]() |
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!