Aslında şehirleri tanımak için, şehirlerin ara sokaklarında kaybolmak gerekiyor. En son dede ve ata toprağı, şehri olan Bulgaristan’ın Şumnu şehrinde kaybolmuştuk. Babam 70 yıl önce 20 yaşında terk etmek zorunda kaldığı Şumnu’yu eski hali ile hatırlayarak, tekrardan yaşıyordu.
Eski bir Türk şehri olan ve Osmanlı döneminde askeri üs özelliği de bulunan çok güzel ve tarihi şehir Şumnu da iki çok katlı bina var. Biri Ruslarda kalma ve bitirilememiş bir binadır. Diğeri ise hastane binası, şehrin birçok tarafından görülür. Bu arada halkın tombul cami dediği, balkanların en büyük camisi de Şerif Paşa camisi adıyla Şumnu şehrindedir. Cami sürekli olarak ibadete açık ve minaresinden beş vakit ezan okunmaktadır. Ihlamur mevsiminde Şumnu bir ay ıhlamur kokmaktadır. Zaman içinde buraları terk etmek zorunda kalmışız.
Yine Osmanlı döneminden kalan birçok eser yanında saat kulesi zamana meydan okuyor. Saati görünmeyen kulede 15 dakikada vuran gonkların ne anlama geldiğini bilirsen, saatin kaç olduğunu da çözersin. Derken gonk vurdu. Babam saat 3’u on beş geçtiğini söyledi. Tam isabetti. Demek ki aradan 70 yılda geçse hafızalara kazınan durumlar, unutulmuyor.
ESKİŞEHİR
Anadolu Üniversitesi öğretim üyesi Levend Kılıç, ‘Avare Adımlarla Eskişehir’ isimli kitabını okurken, tekrardan bildiğimiz şehrimiz Eskişehir sokaklarında ve mekânlarında geziyorsun. Levend Hoca diyor ki,” Eskişehir arzusunun peşimdeyim. Benim gezintilerim ile boş boş adımlarla avare avare gezmektir. Eskişehir sevgimdir. Eskişehir göçmen şehridir. Abhazalar, Çerkezler, Tatarlar, Balkan Türkleri bu şehirde 1860’lardan başlayarak gelmişlerdir”
ŞAİRLERİMİZDEN ESKİŞEHİR ŞİİRLERİ
Levend Hoca, Eskişehir’de avare avare gezerken, ünlü şairlerin şiirlerini de okuyor. Cemal Süreyya’nın ‘Nehirler Boyunca Kadınlar Gördüm’ şiiri en etkili Eskişehir şiirlerinden biridir. Cemal Süreyya,” Porsuk Nehrinin geçtiği kadınlar, Hepsine yüzer kere rastladım en azından, Umutsuz sevdalara utulmak onlarla, Vedi mi adama her şeylerini verirler, Ben gördüm ne gördümse kadınlarda, Porsuk nehrinin geçtiği”
Nazım Hikmet de ‘Memleketimden İnsan Manzaraları’ şiirindeki mısralar avare adımlarla Eskişehir’i gezen Levend Kılıç’a eşlik eder. Büyük usta Nazım şöyle diyor:” Vagonlar geliyorlar sallanarak, Eskişehir- Haydarpaşa, Haydarpaşa-Eskişehir, 28’den beri, Yolcular iner biner, makinalar değişir, Alâeddin yerinde, Alâeddin değişmez. Vagonlar geliyorlar sallanarak” .
Sonuç olarak, Eskişehir Türkiye’nin en güvenli şehirlerin başında geliyor. Yerleşik düzende her şeyden önce güvenlik gelir. Türkiye’nin en güzel yüzleri Eskişehir’dedir. Eğitim ve sağlıkta Türkiye’ye yön veren şehirdir. Birçok konuda ilklerin şehridir. Levend Hocamızı kutluyoruz. 156 sayfalık kitabı bir solukta okunacak, bir kitaptır.
![]() |
Türk sineması deyince akla Yeşilçam gelir. Bir zamanlar eleştirdiğimiz Yeşilçam filmlerini, bugün defalarca izliyoruz. Bugün filmciliğin Türkiye’de merkezi denilecek bir yer yok. Eskişehir neden olmasın. Çok sayıda film Eskişehir’de çekildi. Yılmaz Hoca ile Ahmet Ataç bu konuda da öncülük yapıyor. Eğitimli kültürlü olmanın yanı sıra ‘estetik’ ve ‘sanat’ dan anlamak gerekiyor.
Tepebaşı Belediyesi tarafından gerçekleştirilen Işıl Özgentürk ile “Hadi Bir Film Yapalım” atölyesi başladı. Usta senarist, film yönetmeni, oyun, hikaye yazarı Özgentürk, Eskişehirli katılımcılara sinemanın püf noktalarını öğretiyor.
Unutamadığımız At, Balalayka, Bekçi, Su da Yanar, Yılanı Öldürseler filmlerinin usta senaristi, “Seni Seviyorum Rosa” filminin senaryo ve yönetmeni Işıl Özgentürk Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’ın girişimi ile atölyesini Eskişehir’e taşıdı. Atölyenin adını da ‘Hadi Bir filim Yapalım” atölyesi koydular. Ben ilk duyduğum da ben şahısları karıştırılıyor muyum diye gerçekten düşündüm. Sonra da büyük keyif aldım.
Türk sineması deyince akla Yeşilçam gelir. Bir zamanlar eleştirdiğimiz Yeşilçam filmlerini, bugün defalarca izliyoruz. Bugün filmciliğin Türkiye’de merkezi denilecek bir yer yok. Eskişehir neden olmasın. Çok sayıda flm Eskişehir’de çekildi. Yılmaz Hoca ile Ahmet Ataç bu konuda da öncülük yapıyor. Eğitimli kültürlü olmanın yanı sıra ‘estetik’ ve ‘sanat’ dan anlamak gerekiyor.
Tepebaşı Belediyesi tarafından gerçekleştirilen Işıl Özgentürk ile “Hadi Bir Film Yapalım” atölyesi başladı. Usta senarist, film yönetmeni, oyun, hikaye yazarı Özgentürk, Eskişehirli katılımcılara sinemanın püf noktalarını öğretiyor.
Unutamadığımız At, Balalayka, Bekçi, Su da Yanar, Yılanı Öldürseler filmlerinin usta senaristi, “Seni Seviyorum Rosa” filminin senaryo ve yönetmeni Işıl Özgentürk Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’ın girişimi ile atölyesini Eskişehir’e taşıdı. Atölyenin adını da ‘Hadi Bir filim Yapalım” atölyesi koydular. Ben ilk duyduğum da ben şahısları karıştırılıyor muyum diye gerçekten düşündüm. Sonra da büyük keyif aldım.
![]() |
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!