Mart ayının ilk haftasında Bulgaristan’a giderken, Edirne yakınlarından mülteciler Yunanistan’a geçmek için yollara düşmüşlerdi. Bizde Bulgaristan’a girdiğimizde, Bulgar istihbarat elemanları ile güvenlik görevlilerinin sınırda kontrollerini sıklaştırdığını gördük. Bir Bulgar istihbarat görevlisi, aracımızın içi kontrol edildikten sonra, çevrede mülteci görüp görmediğimizi sordu. Bende mültecilerin Yunan sınırında olduğunu, Bulgar sınırında Türkiye yönünden gelen mülteci olmadığını söyleyerek, tansiyonun düşmesini sağladım.
Şubat sonu ve Mart ayının başında Meriç nehrini veya adalardan ya da karayolu ile Yunanistan’a geçmek isteyen mültecilerin görüntülerini, tüm dünya izledi. Yunanlılar silahla ateş etmekten bile çekinmediler. Ege de botları, mültecilerin ölmesi için batırdılar. Türk güvenlik güçleri yüzlerce mülteciyi Yunanlıların elinden ölümden kurtardı. Kısacası, bir bütün olarak emperyalistlerin müdahalesi ile ülkelerinden kaçan mülteciler batı ülkelerinin kapılarından geri dönüyor. Batılıların sayesinde ülkelerine karşılık çıktığı için, ülkelerinden kaçan mültecileri batılılar kabul eder mi? Botlarını batırır, onları denize düşürür.
Milyonlarca mülteci bugün ülkemizin çeşitli şehirlerinde yaşıyor. Ev kiralıyorlar, iş bulup çalışıyorlar. Zorda olsa geçimlerini sürdürüyorlar. Devletimiz onları destekliyor. Çocukları okullarımızda okuyor. Hastanelerden yararlanıyorlar. Önceki günkü haberimiz ve bugün bu köşeden yayınladığımız fotoğrafta, devletimizin korona virüse karşı tercüman aracılığı ile tek tek evlerini dolaşarak, Afganlı kadınları uyarıyor. Sağlıkçılar anlatıyor, tercümanlar çeviriyor. Önce insan kavramına vurgu yapılıyor.
![]() |
Son günlerde köşeme sıkça konuk ettiğim bir belediye başkanımız var. Dağların arasındaki Mihalıççık ilçemizin belediye başkanı Haydar Çorum, bir yıl içinde ilçeyi toparlamaya başladı. Çorum, ilçede yaşayan insanlara yatırım yapıyor. Önceliği üretimi arttırmaya veriyor. Çocuk ve kadınların hakları, koşullarının iyileştirilmesi onun önceliği oluyor. Desteği ile ilk önce kadınlar ilçenin ilk kooperatifini kurdular. Kooperatifin kurulduğunu öğrenince, acaba ne gibi çalışma yapacaklarını kendi kendime düşünmüştüm. Kadınlarda ilk icraat olarak ilçede bir araya gelmek için kafeterya ve restoran açtılar. Açılışta öyle debdebeli filan olmadı. Çorum ve kadınlar kurdeleyi birlikte keserek, işyerini açtılar. Bu yerin çok ilgi göreceğine, Mihalıççık’a yolu düşenlerin mutlaka uğrayacağı bir yer olacaktır. Mihalıççıklı kadınlar daha yeni çalışmalar yapacaklarına inanıyorum. Bununla yetinmeyecekler. Yapacakları işlerde çarkların dönmesine, Mihalıççık’ta göçün önlenmesine imkân sağlayacaktır.
![]() |
Baro Başkanımız Mustafa Elagöz’ün bu fotoğrafını görünce, aklıma Jacgues Brel’in ‘Yalnız Adam Romanı’ ile Leman Sam’ın da söylediği Zülfü Livaneli şarkısı ‘Yalnız Adam’ geldi. Elagöz, ‘çoklu baro’ sistemine karşı çıkarak, çok sayıda baro başkanı ile bir hareket başlattı. Metin Feyzioğlu, ‘çoklu baro’ sisteminin Anadolu’daki pek çok baroyu ilgilendirmemesine rağmen, baroların eylemini kutladı. Belki de, baro başkanı Mustafa Elagöz’ü olayı kendi lehlerine sonuçlandıramamak üzdü. Hüzünlendirdi. Yoksa Eskişehir Barosu çıkan ‘çoklu baro’ yasasına dâhil değil. Belki de uzun yıllar da üye sayısı nedeniyle dâhil olmayacak. Livaneli’nin Yalnız Adam şarkısını bir daha dinlemek gerekir. Olaya mizahi açısından da yaklaşmak gerektiğini düşünüyorum. Livaneli ne diyor? “Sürülür yabancı diye, çaldığı tüm kapılardan... Yalnız insan kayıp mektup adresi mi yanlış nedir.”
![]() |
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!