Dün 19 Mayıs’ın 102 yıldönümünde vilayet meydanı her yaştan Eskişehirli ile doldu. Kimisi resmi törenlere katıldı. Kimisi kendi törenini yaptı. Vilayet meydanında iktidar ve muhalefet partilerin temsilcileri kutlamada yerini aldı. Sivil toplum kuruluşları da ayrıca bayram kutlaması yaptılar.
Mustafa Kemal 20 kurtuluşa inanmış insan ile birlikte Samsun’a çıktığında Albay rütbesindeydi. Mustafa Kemal Paşa Samsun’a çıkarken, boğazdaki düşman gemilerine bakarak giderken yaveri Cevat Abbas Bey’e ‘Geldikleri gibi giderler’ diyor.
ANADOLU’YA VE HALKA GÜVENİYOR
Mustafa Kemal, Samsun’a vardığında tek amacı, Anadolu’da kongreleri toplamak ve mücadeleyi başlatmaktı. Anadolu da kurtuluş ışığı vardı. Gazi Mustafa Kemal, tek bir şeye inanıyordu. Her şart altında mutlaka ülkenin bütünü kurtarılacak. Devletin bağımsızlığı kazanılacaktı. İstanbul hükümeti vatanı kurtarmayı Karadeniz bölgesindeki asayişi sağlamak, Mondros Ateşkes anlaşmasının uygulanmasına imkân vermek olarak görüyordu. Mustafa Kemal ve arkadaşları bu noktada, İstanbul hükümeti ile ters düşüyordu. Vatanın geleceği emperyalistlerin ellerine bırakılamazdı. Bırakıldığında bağımsız bir devlet geride kalmazdı.
Mustafa Kemal için Samsun’a çıkmak kötü gidişe dur demek için en iyi yoldu. Bağımsızlığa, ulus egemenliğine ve Cumhuriyete gidişin yoluydu. Zira Mustafa Kemal Paşa onu "ülkeyi kurtarabilirsin" diye görevlendirenlerin istediğinin aksine, daha Samsun'a çıkar çıkmaz faaliyetlerine başlamıştı. 29 Ekim 1923 tarihinde devrimin ilk aşaması olan ve ulus egemenliğinin adının konulduğu Cumhuriyet'e gidişinin başlangıcı sayılacak 19 Mayıs tarihindeki Samsun'a çıkışı, bu anlamda bizler
İSTANBUL BASINI HALKI UYUTMAYA ÇALIŞTI
Samsun ve Havza’dan sonra Bağımsızlığa giden son noktalardan biri ise, tüm kurtuluşu isteyen "çoban ateşlerinin birleştirildiği" Sivas Kongresi'nde gelmişti. Bu aşamada ulus egemenliği ile bağımsızlık mücadelesi atbaşı gitmeye başlamıştı. Mustafa Kemal'in kafasındaki "halka egemenliğin verilmesi" düşüncesinin en somut örneği de Sivas'ta çıkartılan ve adının da ulusun egemenliği anlamına gelen "İrade-yi Milliye" gazetesi idi.
Mustafa Kemal için en dayanamadığı nokta ise; teslimiyetçiliği baştan itibaren kabul etmiş İstanbul basının kendisi ve milli hareket için her türlü itibarsızlaştırmanın yapılmasıydı. İstanbul basını o günlerde Mustafa Kemal Paşa'nın adı anmadığı gibi; işgale karşı direnişi örgütlemesi bile neredeyse göz ardı edilmişti. Basının büyük çoğunluğu "İngilizler gelecek elimizden tutacak bizi ayağa kaldıracak" derken bazıları "İngilizler hiçbir yeri işgal etmeyecek", bazıları da İzmir işgali sonrası "işgaller geçiciymiş" başlıklarıyla halkı uyutmaya devam ederken, Mütareke döneminin yönetimleri gibi; tam bir teslimiyetçi tavır içindeydiler. Bu nedenle sonradan bu basına teslimiyetçi "Mütareke Basını" denecekti. O dönemin mütareke basını olarak bilinen teslimiyetçi Peyam-i Sabah ve Alemdar gibi gazeteler; Celali isyanlarına atıfta bulunarak kuvva-yı milliyeye kötü gözle bakılmasını sağlamaya çalışıyorlardı. Sivas Kongresi herkes için dönüm noktası oldu. Sivas kongresi ile birlikte "milli" olduğu anlaşılan Mustafa Kemal ve arkadaşlarının baskısıyla Damat Ferit'in istifasını verdi. Tarih şekillenmeye başladı.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ZOR ŞARTLARDA KURULDU
Sonuç olarak Türk Milleti ile birlikte ordusunun verdiği büyük ve onurlu bağımsızlık savaşıyla 1 Kasım 1922'de Saltanatı kaldırması ve ardından da 29 Ekim 1923'de devletin ismini de koyacak şekilde Cumhuriyetin ilan edilmesiyle milli mücadele tamamlandı. Gazi Mustafa Kemal’in Samsun'a çıkması bir başlangıçtır. O başlangıcın sonunda bir millet, "kurtarıcısı" sayesinde yönetim hakkını eline alacak ve insanca, onurlu bir şekilde yaşayarak faziletli ve namuslu insanlar yetiştirecek Türkiye Cumhuriyeti devletini kurdu.
ÜÇ BÜYÜK FUTBOL TAKIMININ ÖNERİSİ
19 Mayıs ilk kez 1926 yılında sadece Samsun da Gazi Günü olarak kutlandı. 19 Mayıs 1935 de ise Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş bir araya gelerek toplantı yaptı. Beşiktaş’ın önerisi ile “19 Mayıs ‘ Atatürk Spor Günü’ oldu. Bir yıl sonraki 19 Mayıs 20 bin kişi ile Fenerbahçe stadyumunda kutlandı. 20 Haziran 1938 de 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı olarak kanunla kabul edildi. 12 Eylül den sonra ise 19 Mayıs’ın adı, “Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı” oldu. Sonsuza kadar Türk’ün bu büyük gününü artan coşku ile kutlamaya devam edeceğiz.
![]() |
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!