Şehrimizdeki bir sendikacının dün basına yaptığı bir açıklama vardı. Sendikacı, müteahhit tarafından beton kalitesi düşük olarak inşa edilen bir kamu binasına yapılan masrafı, hemşerimiz işadamı Cafer Güven’in üstlenmesini istiyordu.
10 yıl önce devletimiz her ildeki valiler aracılığı ile işadamlarına çağrıda bulunarak, okul yaptırmalarını istedi. Bu çağrı bazı illerde yankı buldu. İşadamları bir adım öne çıkarak, okullar ve okulların kullanacağı tesisler yaptırdı. Bazı işadamları ise paraları olmalarına rağmen seslerini çıkarmadı. Sonuçta bu ülkede kazanan işadamı ülkenin geleceği olan gençlere yardımcı olmak, onların önünü açmak için okullar yaptırdı.
Eskişehir’de devlete katkıda bulunacak işadamı olmasına rağmen, çoğu otaya çıkmadı. Çıkanlar bir elin parmaklarını geçmedi. Yine de en az 10-15 arasında okul yaptırıldı. Milli Eğitime bağışlandı.
Nasıl yaptırılıyor?
Milli Eğitim istediği okul binasının projelerini hazırlatıyor, ihalesini yapıyor. Hayırsever işadamı da parayı veriyor. İşadamı parasını harcıyor, ismini okula veriyor. Ortaya çıkan okul veya okulun binası devletin malı oluyor. Türk çocukları burada eğitim görüyor.
Cafer Güven’in yaptırdığı ve Türkiye’de az bulunan turizm lisesinin eğitim oteli de işadamımızın babasının adını taşıyor. Güven, Milli Eğitim İle görüşmelerden sonra oteli yaptırdı. Türk eğitimine bağışladı. Müteahhitten, yapı denetimine kadar, sorumlular inşaatın her aşamasını denetlediler mi? Yıllar sonra binaya destek yapılmasına ihtiyaç niye ortaya çıktı?
Suikast sonucu aramızdan ayrılan gazeteci Uğur Mumcu’nun “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayın” sözü aklıma geldi. Demek ki, araştırmadan bir konu hakkında ortaya söz söylemek doğru davranış biçimi değildir. Her dönemde siyasetten güç aldığını düşünler vardır. Kraldan çok kral olmaya niyetlenenler ortaya çıkabilir.
Olayın öğrettiği
Biz her zaman hakikatin peşinde olduk. Sendikacının açıklamalarından sonra, dün telefonda Cafer Güven Bey ile uzun uzun konuştuk. Eskiden tanımama rağmen, oldukça uzun bir süredir kendisini görmüyorum. Çünkü Cafer Bey ortaya çıkmaz. Hayırseverdir. Ancak yaptığı hayrı bize haber olmasın diye duyurmaz. Biz başka yerlerden duyarsak haber yaparız. Dün kendisi de,” Ben hayır yapmasını severim. Ama Allah rızası için yaparım. Beni yaratanın takdir etmesini isterim” dedi.
Bu haberi takip ederken, hemşerimiz işadamı Güven’in Huzurevi yaptırdığını tesadüfen öğrendik. Kendisine bu durumu da sorduk. Konuşmak istemedi. Hayırlı olsun.
++++++++++++++++++++++++++++++
Jandarmamızı kutluyoruz
İl Jandarma Komutanımız Albay Ercan Atasoy olduktan sonra, jandarma daha şehirle bütünleşen bir konuma geldi. Jandarmamızın yaşlılar gününde kentimizde tespit ettiği yaşlıları ziyaret etmesi, yaşamın her alanında görülmesi bizleri de sevindiriyor. Şehirde polis, kırsal da jandarma vardır, anlayışı da değişti. Güvenlik güçlerimiz her yerde vardır. Onlar bizlerin huzurunun güvencesidir. Asayişi tam olmadığı ortamda bir şey olmaz. Eskişehir’in dünyanın sayılı güvenli şehirlerin başında gelmesi bizleri mutlu ediyor. Birçok konuda şehrimizin öncü olması, önde gelmesi hepimizi mutlu ediyor. Jandarmanın başarı öykülerini de eskisine göre gazetemizde daha fazla görüyorsunuz. Kendilerini kutluyoruz.
++++++++++++++++
Mesajı yanlış vermeyelim
Günümüzde gelişen teknoloji ile birlikte dilimizde değişikliklerde oluyor. Çok kişi pek çok kişinin almadığı kelimelerle konuşabiliyor. Türkçemizin bozulmaması için üzerimize de düşeni yapmalıyız. Gönderdiğimiz mesajları da doğru göndermesini bilmeliyiz. Güzel bir karikatür, sizlerle paylaşmak istedim.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!