AK Parti’nin Eskişehir Çevre Şehir ve Kültür Başkanı Neslihan Çavdar, Büyükşehir Belediyesinin Kültür Evi’ni niye 11 yıldır tamamlayamadığını sordu. Ben hemen söylüyorum. Tamamlayamaz.
Çavdar veya Eskişehirliler, binayı dışarıdan görüyorlar. Acaba içeriden gören var mı? İçeriden görenler binanın iki bahar daha atlatacağını rahatlıkla söyleyebilirler. İçeriden çekilmiş fotoğrafları bende mevcuttur. Ancak, binanın takibini siyasilere bırakıyorum. Parti ayrımı yapılmadan, bir komisyon oluşturursun, bu bina başta olmak üzere diğer binaların içlerine bakılsın, sonrada kamuoyuna açıklansın. Bu bina kaç mühendisin sürgün olmasına neden oldu. Eski genel sekreter durumu daha da karıştırdı. Hem de sürülen mühendisler, bugün rastgele konuşan yöneticiler gibi, ellerinde dümenden pankartlar ile hak, hukuk diye yürüyenler değillerdi. Bu mühendisler, herkesin korktuğu günlerde tutuklu ünlü gazetecilerin köşelerinde karikatür bile çizdiler.
Neslihan Çavdar, CHP milletvekili Jale Nur Süllü’ye de çağrıda bulunarak, “Sayın vekilin olimpik yüzme havuzu için gösterdiği hassasiyeti şehrimizde belediye eliyle yapılan ve yılan hikâyesine dönen diğer yatırımlar için de göstermesini temenni ediyoruz” diyor. Ben Süllü’nün yerinde olsam, Çavdar ile şu binanın içini gezerdim. Milletvekilliği nasılsa günün birinde bitecek. Biterse, kahramanca bitmiş olur. Şu binanın bir de içine girin. Beni arayan okurlarıma binanın içinden çekilmiş son fotoğrafları da yollarım. Her şeyi gazetecinin çözmesini beklemek biraz yanlış oluyor. Üzerine sorumluluk düşenlerde, sorumluluklarını yerine getirmelidir.
MAHALLE AYNI MAHALLEDİR
Büyükşehir Belediyesi önceki gün Yahnikapan mahallesinde gençlerin çiftçilere yardım ettiğini söyleyen basın bültenlerini gazetelere geçti. Büyükşehir Belediyesi 30 gençle, mahalleye çiftçilere yardıma gitti. Tabii ki bu durum alkışlanacak bir durumdur. Aynı mahallenin bir benzeri olan Sücaattin Veli Mahallesi sakinlerinden Ziraat Mühendisleri Eskişehir Şubesinin de kurucularından olan Mahmut İzzet Erol, geçtiğimiz Ekim ayında davet üzerine Büyükşehir Belediyesinde daire başkanı olarak görev yapmaya başladı. Sonra görevine son verildi.
Hayatında haksızlıklarla mücadele etmiş olan Mahmut İzzet Erol, Büyükşehir Belediyesi üst yönetimini solcu zannederek, konuşmak istediğini iletti. Onu davet edenler, onunla konuşmaya yanaşmadı. Görevine son verildi. O da üyesi olduğu odasına giderek, oda yöneticileri ile basın toplantısı yaptı. Toplantıyı basın kuruluşları göremedi. Biz de çağrılmadık. Odanın solcu yönetimi de, Büyükşehir Belediyesine karşı bir açıklama yaptı. Solcu örgütlerle, solcu olduğunu söyleyen belediye yönetimleri karşı karşıya gelmeye başladılar. Bu sürecek gibi görünüyor. Demek ki, güç zehirlenmesi solculuktan uzaklaştırmayı gerekiyor. Karl Marks, sosyal demokratlar için bazen ‘lümpen proletarya’ deyimini kullanırdı. Lümpen Almancada paçavra anlamına gelir. Mahalle baskısı birilerine karşı giderek artacak, durum onu gösteriyor. Sadece mahalleri seçim döneminde hatırlamak yetmiyor. Bir gün bir bakarsın, tüm mahalleler sana karşı birleşmiş.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!