Karantina günleri arifesinde şehrimizdeki bir kamu bankasının arkadaşım olan müdürünü ziyaret etmiştim. Müdür arkadaşım, dünyanın giderek krize sürüklendiği bir ortamda, ülkemizde kamu bankalarının kalkan olarak görev yaptığının altını çizmişti. Krizlere kamu bankaları olarak hazır olduklarını söylemişti. Çok geçmeden virüs belası görüldü. Kamu bankaları ekonomik tedbirlerin alınmasına öncülük yapıyor.
Yani, tüm dünyada özellikle de, Amerika gibi emperyal ülkelerde ekonomi balonu devam ederken, bu balonu ‘Korona virüsü’ iğne gibi deldi. Zaten balon patlayacaktı. Bu kez Amerika gibi kapitalizmin merkezlerinden kamulaştırma feryatları yapılmaya başlanıldı. Dünyayı küresel köy yaptığını ilan eden ülkenin valileri hükümetlerine seslenerek, “Kamulaştırın şu özel şirket vahşetini” diye seslenmeye başladı.
Kısacası hata kabul etmeyen günlerdeyiz. Virüs belasını en az hata ile aşmamız gerekiyor. Ülkemizin hükümeti bazı kişiler tarafından bu zor günlerde gelişi güzel eleştiriliyor. Bu zor günlerde iyi ve doğru yönler öne çıkarılarak, eleştiriler gelişi güzel, değil yapıcı olmalıdır. İnsanlık küresel salgından ders alarak, Amerika valililerinin yaptığı çağrılar gibi, kamulaştırmaların tekrar önünü açarak, Atatürk’ün yaptığı gibi karma ekonomilere ulaşacaktır.
Rahmetli Demirel döneminde Erdal İnönü, Çiller, Murat Karayalçın birlikte hükümetler kurmuştu. Daha sonra Deniz Baykal da bu ekibe katıldı. Mesela, DYP-CHP ortak hükümeti beş ayda Sümerbank ve bankası satıldı. Birçok KİT ile Eskişehir Basma Fabrikası bu dönemde özelleştirildi. Kısa adı SEK olan Süt Endüstrisi bu dönemde satıldı. Oyakbank Hollandalılara satıldı. Turban tesislerinden, Orüs’e kadar, THY’nin üç uçağı bile bu dönemde satıldı. Yani, mesela bugünün meseleleri değil, ülkemizdeki ana muhalefet partisi birkaç gün önce önlemler listesi açıkladı. Keşke, geçmişinde şu saydıklarımın ve saymadıklarımın da özelleştirişini bir yapsaydı ne doğru bir hareket olurdu. Sonrada Atatürk’ün yoluna dönmeye çalışacaklarını söyleseler, hepimizin hoşuna giderdi. Eleştiri de bir yere kadar yapılmalıdır.
Gazetemizin binasının bulunduğu İstiklal mahallesinin muhtarı Hüseyin Alpaslan, ilginç çalışma yöntemleri ile hem mahalle sakinleri, hem de Eskişehirlilerin gönlünde taht kuruyor. Muhtar Alpaslan bir gün AFAD ile mahalle sakinlerine yönelik depreme hazır olmaları için çalışma yapıyor. Bir başka gün, virüsün ortaya çıkması ile polisler ile birlikte risk grubuna giren mahalle sakinlerine ücretsiz ekmek ya da ihtiyaç ve gıda maddeleri dağıtıyor. Kriz döneminde muhtarlar yaptıkları çalışmalar ile hatırlanacaklar. Bu muhtarlardan biri de asker kökenli Hüseyin Alpaslan’dır.
![]() |
Her şeyden önce cins evcil hayvan işine karşıyım. Her hayvan cinstir. Her hayvanın kendine özgü doğal özellikleri vardır. Şehrimizde en başta üniversite öğrencileri sonrada hemşerilerimizin bir bölümü bakamayacakları halde evlerine kedi, köpek gibi evcil hayvanlar alıyorlar. Bizim evimizde her ikisi de var. Köpeğimiz bahçede, kedimiz ise evimizde yaşıyor. Korana Virüs olayları çıktıktan sonra, şehirde evcil hayvan sahiplerinin bir bölümü, hayvanlardan insanlara virüsün bulaştığını belirterek, evcil hayvanlarını sokaklarda açlığa terk ettiler.
Bu hemşerilerimiz tanıdıkları bir veterinere veya uzman kişiye sorsalardı, virüsün hayvanlardan insana geçmediğini kolaylıkla öğrenirlerdi. Bence, evcil hayvanlarından kurtulmak isteyen hemşerilerimiz bir bahane arıyordu. Sonunda bahaneyi bulmuş oldular. Şimdi, bu hemşerilerimizin hatasının ceremesini belediyelerimiz çekecek. Hayvanlar sokaklarda aç kaldı.
![]() |
Bazen eğitimlimiz bile gelişi güzel konuşuyor veya sosyal medyayı kullanıyor. Virüs ile ilgili ne diyorlar:” Tuzlu suyla gargara yapın, Türklere az bulaşır veya Kelle-paça için”. Bu söylemler bazılarımızın aklını bulandırdı. Rehavete neden oldu. İzolasyonda önlemleri geciktirdi. Uzmanlar tespit edilen her vakaya karşı 10 vakanın atlatmış olabileceğini söylüyorlar. Bunun için sosyal izolasyon ve hijyenden taviz vermememiz gerekiyor. Virüs konusunda uzmanlarımızın uyarılarına dikkat etmeliyiz. Pandemiye kof kabadayılık sökmüyor. Sağlık çalışanlarımız canla başla mücadele ediyor. Belediyelerimiz üzerine düşeni yapıyor. Fotoğrafta görülen Tepebaşı Belediyemizin virüs savar timi, neredeyse günün 24 saati özel giysileri ve ekipmanı ile virüsü kovalıyor. Bizde bizim için çalışanlara yardımcı olmalıyız.
![]() |
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!