Önceki günkü yazımda Türk Birliğini ve Avrasyacılığı yazmıştım. Bugün Bulgaristan’da yaşayan Türk hemşerilerimden bir mesaj gelince, kendimin de ilginç bulduğum Bulgaristan Türklerinden konuya devam etmek istedim.
Her şeyden önce geçtiğimiz günlerde televizyon kanalında Bulgaristan Türkleri ile yalan yanlış konuşan profesör büyük tepki çekti. Onu Bulgaristan’a götürmek isterim. Bulgaristan’daki Türklerin gururla Türk olduklarını söylediklerini görmesini isterim. Bulgaristan’daki Türk çocukları bile İstanbul Türkçesine yakın Türkçe konuşurlar. Türkiye’den Avrupa’ya giden Türklerin üçüncü kuşaklarının zor Türkçe konuştuğunu herkes biliyor. Balkan coğrafyasının Türk’ün elinden çıkalı yüzyıllar olmasına rağmen, Türkçe her geçen gün daha düzgün konuşuluyor ve yazılıyor.
ÜÇ GÜN ÖNCE NE OLDU?
Bulgaristan’ın Türkçe olarak Hacıoğlu Pazarcık şehrinde Bulgarcasıyla Dobriç de, faaliyet gösteren Mevlana Halk Kültür Evi’nde, Mevlana’nın 813. Doğum yıldönümü ile ilgili etkinlik düzenlendi. Etkinliğe katılan Şumnu Nazım Hikmet Halk Kültür Evi ve Varna Türk Kültürü Derneği Dobriç’teki etkinliğe katılarak, söyleşi ve şiirlerle katkı verdiler. Mevlana Hazretlerinin ruhu, söyleşilerle, sazlı sözlü nağmelerle, şiirlerle katılanların kalbine de yansıdı. Türkiye dışındaki Türkler bizlerin haberi olmadan, bir araya gelerek Türk kültürünü yaşatıyorlar. Dobriç’teki bu kültür evini başkanı Nurten Hanım, kendilerine miras kalan kültürü yaşatmak ve gelecek kuşaklara aktarmakla yükümlü olduklarını söylüyor. Azerbaycan olayında olduğu gibi birleşmek gerekiyor. Bende Eskişehir’de oturduğum yerden onları takip ediyorum. Yılda birkaç kez de giderek, daha yakından yaptıklarını görüyorum.
![]() |
![]() |
![]() |
Bu yazıyı yazdığım saatlerde milletvekilimiz Arslan Kabukçuoğlu’nun Kovid-19 olarak Ankara’da hastanede tedavi altına alındığını öğrendik. Kendisine geçmiş olsun dileklerimizi buradan gönderiyoruz. Ayrıca, dünde hastanede zorlu bir tedaviden sonra evinde dinlenmeye çekilen işadamı İbrahim Eldem bize vapsap’tan ‘Güneşli Günler göreceğiz’ mesajı gönderdi. Hepsine geçmiş olsun diyoruz. Tedavide virüsün yük miktarı önem taşıyor. Yani, virüsün bile az alınması tedavide başarıyı arttırıyor.
Yunus Emre Devlet Hastanesinin İdari ve Mali Hizmetler Müdür yardımcısı Aydan Karavil de geçtiğimiz günlerde korona virüsü yendi. Hastanede tedavi gören diğer hastaların yararlanması için Karavil ikinci kez "immün plazma" kan bağışında bulundu. İlk bağışı bir hastaya hayat verdi. Aydın Karavil, " Hastalık sürecini atlattıktan sonra vicdani bir sorumluluk olarak bağış yapmaya karar verdim. Bundan sonraki süreçte de yoğun bakımda yatan tüm hastalarımıza şifalar diliyorum. Ayrıca bu hastalığı atlatmış ve uygun olan tüm hastalarımıza da gönüllü olarak bağış yapmaya davet ediyorum” diyor.
Bugün herkes için çember daralıyor. Plazma nakli önem taşıyor. Bu da hastalığı atlatmış kişilerden 30 gün sonra alınıyor. Yurttaşlarımızın duyarlı olduğu görülüyor. Hastalığı yenen 30 gün sonra Kızılay’a koşarak, plazma bağışında bulunuyor.
![]() |
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!