Dün gaziler gününü ülkemizin her yerinde coşku ve kıvançla kutladık. Ülkemizin en büyük gazisi, Kurtuluş savaşımızın milli mücadelenin son gazisiydi. 2008 yılında 110 yaşında aramızdan ayrılan Kurtuluş savaşımızın son gazisi Yakup Satar’ı da saygı ve özlemle anıyoruz. Önünde eğiliyoruz.
1895 yılında Kırım da doğan Yakup Satar, ailesi ile birlikte Eskişehir’e göç etmişti. Satar, yaşamının sonuna kadar da bu topraklara bağlı kaldı. Gençliğinde Eskişehir’de çeşitli işlerde çalışırken, Osmanlı Devleti 1. Dünya Savaşına katılınca, askere alındı. Basra cephesinde savaştı. 20 yıla yakın askerlik yapan Yakup Satar, en son kurtuluş savaşına katıldı. Mustafa Kemal’in askeri olmayı yaşamı boyunda gururla taşıdı.
ARAPLARA BÜYÜK TEPKİ DUYARDI
6 çocuk ve 50 torunu olduğunu bildiğimiz Yakup Satar ile sağlığında uzun bir söyleşi yapma olanağı buldum. Yaptığım söyleşide gazetemiz 2 Eylül ile çeşitli gazetede ve dergilerde yayınlandı. Satar’ı sağlık durumu açısından iyi bir günde yakalamışsanız, çok güzel bir röportaj ortaya çıkardı. Satar’ın en çok Araplardan yakındığını gözlemledim. Her konuşmasına Arapların Türkleri sattığının mutlaka altını çizdi.
Basra da, Irak da, ağır makineli tüfek operatörü olarak savaşa katılan Gazi Yakup Satar, 1915 yılında gittiği askerden, Kurtuluş Savaşından sonra gelebildi. Basra’da Arapların desteği ile İngilizlerin kendilerini tutsak ettiğini bana anlatan Satar,” Araplara hiçbir zaman güvenmeyeceksin. İngilizlere bizleri sattılar. Ermenilerde onları destekledi. İngilizlerden fena muamele gördük. Daha sonra bizi bir gemiye bindirerek, Basra’dan İstanbul’a gönderildik. Savaşın bittiğini ve özgürlüğümüze kavuştuğumuzu düşündük. İstanbul’a geldiğimizde İstanbul’un işgal altında olduğunu gördük. Anadolu’ya geçtik. Mustafa Kemal’in ordusuna katıldık. Uzun uğraşlardan sonra ülkeyi kurtardık” dedi.
TİCARETLE UĞRAŞTI
Yakup Satar gibi Kurtuluş Savaşına katılan Türk Ordusunun askerleri, savaş biterek, milli mücadele kazanıldığında hiçbir şey beklemeden gönül rahatlığı ile sivil hayata geçtiler. Satar da, bakkallık mesleğini seçti. Satar soyadını da onun için aldı.
Milli mücadelenin tamamlanmasından sonra, ülkeyi kuranların, insani yönlerini de anlatan Satar’ın ölümünden önce tarihe geçen son sözleri ise şöyleydi:” İstiklal Mahkemeleri kuruldu ve kaçakların idam edileceği ilan edildi. Ancak, çoğu Mustafa Kemal’in emri ile affedildi. Büyük hainlikler yapanlar, yabancılarla işbirliği yaparak, insanlarımızın ölümüne neden olanlar infaz edildi. Bir sabah Polatlı yakınındaki tugayımızda, tüm askerlerin kamp meydanına toplanması emredildi. Genç, çakı gibi bir yüzbaşımız vardı. Çizmelerinin topuklarını birbirine vurarak meydanın ortasına doğru ilerledi. Kükreyen bir sesle, "15 asker kaçağı, 15 sefil, 15 vatan haini bu günün gecesini göremeyecek. Savaş meydanında aslanlar gibi çarpışmadıkları, arkalarına bakmadan kaçtıkları için rezil bir çakal gibi yok olup gidecekler'' dedi. Silahlı muhafızların arasında meydana doğru 15 adam getirildi. Yüzbaşının işaretiyle önce beş kişi meydanın ortasına getirildi. Karşılarına mitralyözlü bir asker dikildi. Komutan kolunu gökyüzüne doğru kaldırdı. Mitralyözün sesi duyuldu. Gözlerimi açtığımda kaçakların bedenlerinin havalarda uçuştuğunu gördüm. Komutan yine muhafızlara dönerek aynı hareketi yaptı. Tugayda çıt çıkmıyordu. Beş kaçak asker daha meydana çıkarıldı. Başka mitralyözlü geçti karşılarına ve vaziyet aldı. Bu sırada tugay komutanımız ağır adımlarla yüzbaşının bulunduğu noktaya doğru yürüdü. Onlar affedilmişti.''
HEPSİNİ SAYGI İLE ANIYORUZ
Bacağım, kolum ve gözüm olmadan yaşayabilirim. Ancak, vatanım ve toprağım olmadan yaşayamam diyen gazilerimizi şükranla anıyoruz. Bu millet daha çok gaziler çıkaracaktır.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!