Televizyonlardan şehrimizdeki bazı medya kuruluşlarına kadar, korona virüs uzmanı kesilen bir kesim ortaya çıktı. Bende bu grupları izliyorum. Haberlerin sitelerinde tıklanması için abartılı virüs haberleri yapıyorlar. Şu kadar kişi öldü. Eskişehir’de u kadar virüslü kişi var diye yazıyorlar. Her haftada, ellerindeki sayılara biraz ekleme yaparak, yeni bir haber şeklinde yaptıkları haberleri pazarlamaya çalışıyorlar.
Eskişehir’de Valilik, Sağlık Müdürlüğü, Pandemi hastanelerimiz Kovid-19 hastalarını iyileştirmek için üstün çaba gösteriyorlar. Can kayıplarımız var. Bu hemşerilerimize Tanrı’dan rahmet diliyoruz. Kent merkezindeki üç belediyemiz başta olmak üzere uzak ilçe diye nitelendirilen ilçelerdeki belediyelerimiz üzerine düşeni yapmaya çalışıyor. Bence yapıyorlar. Bu arada, rakamlarla uğraşanlar veya ‘tıbbi atık’ gibi konularda gelişi güzel yazılar yazanlar var. Yazdıkları yazı veya haberlerinde bir sonucu yok. Acaba ne söylemek istiyorlar.
KORKMA
Bizde Eskişehirlilerin rahat olmaları, korkmamaları ancak, tedbirleri elden bırakmamaları için ‘Sık dişini Eskişehir’ manşetleri atıyoruz. Virüslü günler için ne deniliyor? İnsanlığın İkinci Dünya Savaşından sonra karşılaştığı en büyük bela olarak yorum yapılıyor. Bir de olayın ekonomik boyutu var. Dünya salgın bitmediğinden şimdilik ekonomik boyutu ile ilgilenmiyor. Dünyanın dev ekonomileri ve gelişmiş ülkeler denilen ülkeleri çuvalladılar. Amerikan başkanı ilk önce 100 bin can kaybından bahsederken, şimdi rakamı 300 bin can kaybına çıkardı. İktisatçılar ekonomik yönden küresel salgını 1929 dünya ekonomik buhranına benzetiyorlar. Daha beter olduğunu söyleyenlerde var. 1929 ekonomik buhranından etkilenmeyen iki ülke vardı. Biri Türkiye diğeri ise Sovyetler Birliği idi. Bu krizden de Türkiye mutlaka başarı ile çıkacaktır.
TEDBİRİ UNUTMAYALIM
Eskişehirli elini, yüzünü yıkamada, maskesini takmada Eskişehirli başarılı oldu. Ancak, mesafeleri ayarlamada sorun olduğu görülüyor. Her şeye rağmen Eskişehir’deki ön saflarda Korona virüsü ile mücadele eden doktor ve üç hastane şehrimizdeki Kovid-19 hastalığına yakalananlarda aktif vaka sayısını 150-200 arasında bir çizgiye oturttular. Tedavi ettikleri hemşerimizin sayısını da 1000 rakamına yaklaştırdılar. Durum böyle olunca, bize de haberi yapmak düştü.
![]() |
Dışa bağımlığının ülkeleri felakete götürdüğü Küresel salgın ortamında açıkça görüldü. Herkes üretimin ve de yerli üretimin önemini anladı. Özal döneminde ‘Çikita muz’ ile başlayan Neoliberal dönemde kapanmak üzeredir. Bugün artık solunum cihazından, maskeye kadar herkes nasıl üreteceğini tartışıyor. Bir lisemiz maske üretmeye devam ediyor. İsteyene 1.5 TL’den satıyor. Tepebaşı Belediyemiz ise gecesini gündüzüne katarak, maske üretimde rekor kılıyor.
Ayrıca, bu salgın ortamına müziğin iyi geldiği, toplum moralini yükselttiği görüldü. Eskişehirlilerinde yakından tanıdığı keman virtüözü Cihat Aşkın ile opera sanatçısı Burak Bilgin'in önderliğinde Köy Enstitüleri'nin Ziraat Marşı yeniden kaydedildi. Sanatçılar marşı 'Yaşasın ziraat, yaşasın üretim' sloganıyla sundular.
Keman virtüözü Cihat Aşkın ve opera sanatçısı Burak Bilgili, Köy Enstitüleri'nin Ziraat Marşı'nı seslendirdi. Projede, Aşkın ve Bilgili'ye ek olarak Ozan Sarı, Mesut Caşka, Cihat Aşkın Filarmoni Orkestrası ve Genç Opera Sanatçıları da yer aldı. Köy Enstitüleri'ni selamlayan sanatçılar, Ziraat Marşı'nı 'Yaşasın ziraat, yaşasın üretim'' sloganıyla paylaştı.
Behçet Kemal Çağlar'ın sözlerini yazdığı, Ahmet Adnan Saygun'un bestelediği Ziraat Marşı'nı, tekrardan Ozan Sarı düzenledi. Eserin koro ve piyano düzenlemesini Bilgin'le birlikte Güneş Yakartepe yaptı. Cihat Aşkın Flarmoni Orkestrası'nın şefliğini Ahmet Hamdi Dizdar, koordinatörlüğünü Mesut Caka yaptı.
Cihat Hocayı ve ekibi kutluyoruz. Millete moral vermenin yanı sıra, tarımın önemini unutanlara bir kez daha hatırlattılar.
![]() |
Sağlıkçılarımız hastanelerde Kovid-19 virüsünü kapmış, hemşerilerimizi iyileştirmeye çalışırken, güvenlik güçlerimizde hastalığın yayılmaması için mücadeleye devam ediyor. Eskişehir’e girişi ve çıkışlar 15 gün daha uzatıldı. Polisler Eskişehir’e giriş yapılabilen 18 kapıyı 24 saat kontrol altında tutarken jandarma ve polisimizin hemen yanı başındaki sağlık çalışanlarımızda ateş ölçüyor. Biz geceleyin sıcak yatağımızda uyurken, onlar bizim sağlığımız için nöbetteler. Onlara şükran duymamak olur mu?
![]() |
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!