Her ilde mutlaka bir çevre derneği vardır. Eskişehir’deki çevre derneğinin ise 30 yıllık bir geçmişi var. Dernek 30 yıl önce Çağlayan iş hanının birinci katında kuruldu. İlk icraatı da, Kütahya Azot eylemi oldu. Bu eylem ile Türkiye’nin gündemine oturdu.
30 yıl önce çevrecilik, elit kesimin boş zamanlarını geçirdiği mekânlar olarak görülürdü. Ancak, dünyada ve ülkemizde yaşanan çevre felaketleri, çevreciliği en önemli bir yaşam biçimi olduğunu ortaya koydu. Eskişehir her konuda olduğu gibi Çevre Derneği ve çevrecilik konusunda da Türkiye’ye örnek olmaya devam ediyor. Son yaşadığımız Ege ve Akdeniz bölgesindeki 500’e yakın orman yangını, milletimizi çevre konusunda daha duyarlı hale getirdi.
KENT ORMANI
Eskişehirliler, orman yangınlarından ve küresel salgından önce soluklanmak veya spor yapmak için düzenli olarak şehrimizin hemen yanı başındaki ‘Kent Ormanına’ giderdi. Osmangazi Üniversitesinin bitiminde başlayan ‘Kent Ormanı’ 10 yıl önce ilçe belediyesine bir protokol ile devredildi. Küresel salgın ile birlikte gözden düşen ‘Kent Ormanına’ son bir yıldır sadece piknik meraklıları ya da sabah veya akşam spor yapanlar gidiyor.
Kent Ormanı son günlerde çöplük alan haline geldi. Bunu biz söylemiyoruz. Son bir haftadır, çevreciler, Çevre Derneği mensupları ilçe belediyesinin sorumluluğundaki bu alanı tartışıyor. Çevreciler, kafe ve büfenin gelmesinden sonra bu mekânın çöpleşmeye başladığına inanıyor. Çevre Derneği üyelerinden bazıları ilçe belediyesi nezdinde bazı girişimlerde bulundu. Kent Ormanının son durumunu fotoğrafladılar. Çevreciler birde hemen Kent Ormanının bitimindeki tarlaların bulunduğu alanda çok şişe ce cam kırığının olduğunun tespitini yapıyor. Yani, sıcak havalarda bu kırıkların yangına neden olabileceğinin altı çiziliyor. Ben bir köprübaşı veya Odunpazarı insanı olarak çevrecilerin gönderdiği fotoğraflara bakıyorum. Kent Ormanındaki kamelyaların kaldırılması da isteniyor. Çevreciler, sosyal medya üzerinden haberleşerek, bu hafta sonu Kent Ormanına kapsamlı temizliğe başlıyor. Destek olmak isteyenlere duyuyoruz.
![]() |
![]() |
Kırım ve Balkanlardan çeşitli tarihlerde göç ederek Eskişehir’e yerleşen Kırım Tatar Türkleri, gelenek, görenekleri ve yemek kültürleri ile Eskişehir’in kültürüne ve yaşam biçimine katkıda bulunmaya devam ediyorlar. Kırım Türkleri, her yıl bizim köyün yanındaki Karakaya köyünde ‘Tepreş’ şenlikleri düzenlerdi. Daha sonra bu şenlikler Eskişehir’e alındı. Yazın başlangıcı veya mevsimin bereketli geçmesi temennisi ile yapılan şenlikler, küresel salgın nedeniyle kesintiye uğradı.
Birkaç yıldır Balkanlar ile yakından ilgilenmem nedeniyle, Bulgaristan’daki Türkler ve Kırım’dan Bulgaristan’ın verimli ovalarına zaman içinde göçen Kırım Türkleri Deliorman da Tepreş’i beraber kutluyorlar. Deliorman da yaz mevsiminde çalışmalar bir yola konulduğunda hep beraber Tepreş şenliklerle kutlandı. Deliorman da Tepreş’i kutlayan akrabalar ve dostlarım bana da fotoğraf göndermeyi imal etmediler. Oralarda salgın pek etkili olmuyor. Fotoğraflardan ve törenlerde o anlaşılıyor.
![]() |
![]() |
Hz. Hüseyin'in 72 yakını ile birlikte 680 yılındaki Aşure gününde şehit edilmesi sonrası Muharrem ayı matem ayı olarak görülür. Bu matem atmosferinde tutulan oruç ise Anadolu'da Yas-ı Matem Orucu olarak adlandırılır. Anadolu ve Balkanlarda Muharrem ayının ilk 12 gününde oruç tutulur. Oruç ibadettir. Oruç ibadeti ile yas adeta birbirinin içine geçmiş ve tamamlanmıştır.
İmam Hüseyin için dökülen gözyaşları onun şahsında cümle iyilikleri, hakkaniyeti, güzellikleri sahiplenip içselleştirmenin, yüceltmenin, cümle yanlışları, haksızlıkları, zulümleri lanetlemenin, mahkûm ve reddetmenin sembolüdür. İyileri ve iyiliği yüceltmek, kötü ve kötülüğü reddetmek. İyilerden, haktan ve haklıdan yana olmak. Kötülüklere, haksızlıklara karşı olmaktır. Oruç tutan, ibadet eden cümle canların ibadetleri Hak katında kabul olsun.
![]() |
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!