Eskişehir’de eylemleri seven bir grup kadın, şehrimizin tanınmış bir kafeteryasında sabah kahvelerini yudumlayarak koyu bir sohbete dalmışken, birden karşıdaki tramvay yolundan koyunların geldiğini gördüler. Bazı koyunların yanında kuzuları da vardı. Çiftçilerin bir eylemi olduğunu zanneden şehrimizin sosyetik kadınları hemen telefonlarına sarılarak, olayı bana sordular. Eylem var dersem, hemen katılacaklar. Ben de koyunların ve kuzuların Ahmet Ataç’ın olduğunu belirterek, onları 7 Ekim tarihinde Muttalip mahallemizde yapılacak 3. Çoban Festivaline davet ettim. Günümüzde et fiyatlarını herkes biliyor. Koyun ve kuzu iyi para ediyor. Bizim köyün çobanı kurban bayramında Bin 300 Liramı aldı. Çobana teklif ettiğim fiyata ancak horoz alınacağını söylemişti.
KUTSAL MESLEKTİR
Çobanlık mesleği dünyanın en eski mesleğidir. Kutsal kitapların tümünde çobanlardan ve çobanlık yapanlardan övgü ile söz edilir. Ülkemizde yaşayanların önemli bir bölümü köy kökenlidir. Hiçbirimiz 7 göbek şehirli olamadığımız için köylü sayılabiliriz. Hangimiz acaba 7 kuşaktır şehirde yaşıyoruz. İstanbul gibi büyükşehirler, kırsal alanlardan yatağını ve yorganını sırtına vurarak, gidenler tarafından büyük bir köy haline getirildi. Ülkemizde bir dönem köyden şehre göç teşvik edildi. İnsanlar çobanlığı, çiftçiliği bırakarak şehirde boğaz tokluğuna buldukları işlere çalışmaya gittiler. Sonuçta, şehirler doldu. Geniş araziler ekilmemeye başladı. Hayvan varlığımız düştü. Dünyanın öbür ucundan et ithal etmek zorunda kaldık.
BASMA FİSTAN GİYEMEM
Bence bu işler Amerika’nın kötü süt tozunu bize okullarda içirmesi ile başladı. Sonra yine emperyalizm tarafından “Zeytinyağlı yiyemem. Basmada fistan giyemem.” türküsü ile bizler margarin ve trans yağlara alıştırıldık. Her şeyin sanayiden geçeceği düşüncesine kapıldık. Geldiğimiz noktayı bugün herkes görüyor. 1980 yılından sonra Özal’ın çikita muz ithalatı ve herkesin cebinde dolar olsun anlayışı ile başlayan yolculuk burada noktalandı. Artık her alanda üretmemiz gerektiği ortaya çıktı. Şehirdekiler köye dönmek istiyor. Köylerdeki evlerinin çoktan yıkıldığı görülüyor. Mesela bizim köydeki bir çoban uzun yıllar şehirde yaşadı. Şimdi tekrar köye dönmek istiyor. Ev bulamıyor. Tepebaşı Belediyesinin Çoban şenliği bir özlem olarak herkesin hoşuna gidiyor. Belki de önümüzdeki süreçte pek çoğumuz köyümüze geri döneceğiz. Hemen söyleyeyim Ahmet Ataç ile biz aynı köydeniz. Ataç’ı bilmiyorum. Ama gençliğimde, çocukluğumda nöbetçi çobanlık yaptım. Çobanın işi olduğunda koyunları ben güderdim. Çobanı dinlendirirdim. İşte, bugün o çoban şehirden geri dönmek için ev arıyor. Bizde artık koyun olmadığı için, köyün çobanına kurbanlık için bir dünya para ödüyoruz. Çobanlar her zaman değerlidir. Günümüzde gerçekten zor bulunuyorlar. Birçok köyde Afganlılar çobanlık yapıyor. 7 kuşaktır şehirde oturmayanlar köylerine geri dönebilirler.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!