Bugün milli mücadelede ve kurtuluş ile cumhuriyete giden yolda Eskişehir’in önemi gündeme geldi. Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ün Eskişehir’e ilk gelişinin 102. yıl dönümünü kutladık.
Atatürk’ün yurt gezileri içinde İstanbul’dan sonra en çok Eskişehir’e geldiğini biliyoruz. Atatürk Eskişehir’e tam 23 kez geldi. Bu da Eskişehir’in cumhuriyetin kurucuları gözünde önemli bir yere oturtuyor. Eskişehir’de, bir cumhuriyet kenti olduğunu her zaman şükranla hatırlıyor. Unutmuyor.
İLK KINAMA
Cumhuriyetten önce 10-15 bin nüfuslu bir yerleşim yeri olan Eskişehir idari ve ekonomik açıdan Kütahya ve İnegöl’e bağlıydı. Mesela, 1. Dünya Savaşı öncesinde Eskişehir’e tramvay getirmek için bir şirket kurulur. Şirketin kuruluşuna İnegöl ve Kütahya destek verir. Kurtuluş savaşı yıllarında Yunanlılar ve İngilizler tarafından işgale ve zulme uğrayan Eskişehirli Cumhuriyetin ilanına giden yolda hep Kuvvayi Milliye’ye destek verdi. Yunanlıların İzmir’i işgalinde ilk kınama mitingi Eskişehir ve İstanbul’da yapıldı. Bazı şehirler Yunan kralına fahri hemşerilik beratı verirken, Eskişehir ülkenin kurtuluşu için canını dişine taktı.
Kurtuluş Savaşında Eskişehir cephe ikmal merkezi konumuna geldi. İnönü ilçemizde kurtuluş savaşını başarıya ulaştıracak, terk giden talih yenildi. Sonra bu topraklarda şiddetli çatışmalar yaşandı. Hatta o günlerde Atatürk tarafından Eskişehir’in başkent olması da gündeme geldi. Ankara’nın daha iyi olacağına karar verilince, Eskişehir’in başkentliğinden vazgeçildi.
KALABAK SUYUNUN ÖNEMİ
Cumhuriyetin ilanından sonra Atatürk’ün belki de Eskişehir için ilk yaptığı şey, şehre ‘Kalabak Suyu’nun getirilmesidir. Daha sonra, Cumhuriyetin ilanı ile ortaya çıkan devlet yatırımlarının önemlileri Eskişehir’e yapmıştır. Bugün Eskişehir tarif edilirken demiryolu ve havacılık kenti olduğu sözcüklere mutlaka ekleniyor. Bu eklemelere neden Atatürk’ün Eskişehir’e yaşadığı dönemde verdiği önemin ve attığı adımların bugün meyvelerini vermesidir. O adımları o gün atmasaydı. Bugün demiryolu ve havacılık sektörümüz bu kadar gelişmezdi. Kendisini şükran, saygı ve özlemle anıyoruz.
![]() |
Tüm Türkiye’deki basın örgütleri bugünlerde ayaktalar. Konu meclis gündemine bugün taşınacak olan ve kamuoyunda 'dezenformasyon yasası' olarak yansıyan teklif, her türlü eleştiriyi suç haline getiriyor.
Meclis gündemine gelen bu yasa teklifinin doğrudan basın özgürlüğünü hedef aldığını düşünüyoruz. Hazırlanan yasanın beraber, düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik yeni kısıtlamalar getireceğini görüyoruz.
Yalnızca engellemelerden söz etmiyoruz. Sosyal medyada yazılan, paylaşılan, haber olarak sunulan tüm bilgiler muğlak suç tanımının süzgecinden geçecek. Bu yasa teklifi, hali hazırda zamanının büyük bir çoğunluğunu adliye koridorlarında haklarında açılan davalarla harcamak zorunda kalan gazetecilerin, muğlak bir tanımla birer suçluya dönüşmesi anlamına gelmesi büyük olasılıkla mümkündür.
Bu yasa teklifi, sosyal medyada tek bir paylaşımla 3 yıl hapis cezası alınabileceği anlamı taşıdığına da inanılıyor. Bizim işimizin tanımı: Gerçeğin ortaya çıkmasına aracılık etmek ve bu uğurda çok sesli bir topluma katkı vermektir. O yüzdendir ki bu yasa teklifinin, gerçeklere ulaşmak, sesini duyurmak isteyen herkesi hedef alarak özgürlüklerinden alıkoyacak düzenleme olarak görülüyor. Türkiye’nin önemli gazeteci örgütleri ve çalışan gazeteciler bu yasanın çıkmasını istemiyor. TBMM de görev yapan milletvekilleri gerçekçi bir karara varması gerekiyor.
![]() |
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!