Aylardır küresel salgın ile yatıp kalkıyoruz. Yaşamımızın bir parçası oldu. Yurttaşlarımız moral bulacak, konular arıyor. Sporcu kızlarımızın Avrupa’dan şampiyonluk ile dönmesi hepimizi sevindirdi.
İnsanlarımız, yurttaşlarımız salgının yarattığı etkileri azaltmak veya bir kaçış olarak yeni hobiler geliştiriyor. Evine evcil hayvan alıyor. Akvaryum kuruyor. Ya da kendisini saksı çiçek yetiştirmeye veriyor. Anadolu Üniversitesi öğretim üyesi Serkan Berber de, hayvanları çok seviyor. Akbaş yetiştiriyor. 20 Akbaş cinsi köpeği var. Berber, Eskişehirliliği de bir adım öne çıkararak, Akbaş köpekleri ile safari düzenlemeye başladı.
AKBAŞ’I GELİŞTİREMİYORUZ
Akbaş’ın öyküsünü daha önce anlatmıştım. 40 yıl önce bir Amerikalı Akbaş Çoban köpeklerini keşfetti ve Sivrihisar’a geldi. Yanında çevirmeni Türk ile köy köy dağ bayır gezerek Akbaş Çoban köpeklerini topladı. O tarihlerde Amerikalı ile karşılaştım. Köyümüzdeki dağda koyunlara baktığım sonbahar mevsiminde Amerikalı ve çevirmeni cip ile dağda yanıma kadar geldi.
İlk önce madenci veya yollarını kaybetmiş olduklarını düşündüğüm, Amerikalı, çevirmeni aracılığı ile beyaz köpek aradıklarını söyledi. Ardında da köpekte düğme kadar bile olsa başka renk istemediklerini söyledi. Aklımızın erdiğinden bu yana Amerikan karşıtlığımızın güçlü olması nedeniyle çevirmeni aracılığı ile Amerikalıya neden beyaz köpek topladığını sordum. Beyaz köpekleri sevdiğini söyledi. Amerikalının, Türk çevirmeni ile söyledikleri iyice canımı sıktı.
Yanıma çağırdığı iki Akbaş’a Amerikalı hayran kaldı. İyi de fiyat verdi. Satmadım. Birini satsaydın diye tutturması da, beni iyice huylandırdı.
O zaman bizdeki iki kardeş olan Akbaş çoban köpeklerini çok sakin oldukları gerekçesiyle beğenmiyordum. O günden sonra Akbaş çoban köpeklerini sevmeye başladım. Kafama da Amerikalının bu köpekleri niye topladığı takılmıştı.
Yıllar sonra bu olaydan belki de 20 yıl sonra Selçuk Üniversitesi Veterinerlik Fakültesinde bir hocamız Türkiye’de en değerli üç çoban köpeğinden birinin Sivrihisarlı Akbaş Çoban köpekleri olduğunu söyledi. Amerikalı bizden çok öndeymiş. Selçuk Üniversitesindeki hocama Amerikalıyı anlattım. Bana fotoğrafını gösterdi. Kendisinin de bu ırkı ondan öğrendiğini söyleyince, değerlerimize daha çok sahip çıkmamız gerektiğini bir kez daha düşündüm.
Akbaş’a olan sevgimiz bugün azaldığını da düşünüyorum. Akbaş’ı öğrenince işe çok hızlı girdik. Tüm Eskişehirliler Akbaş Çoban köpeklerinin önemini ve değerini anladı. Ancak, istediğimiz ölçüde bu köpeklerimizin neslini koruyarak geliştiremedik. Irkı bozduğumuzu bile düşünüyorum. Amerika da çiftlik kuran o Amerikalının çiftliğinde, Sivrihisar’dakinden daha çok çok Akbaş olduğunu biliyorum.
SERKAN BERBER’İN YAPTIĞI İŞ
Anadolu Üniversitesinde akademisyeni Serkan Berber’in 20 Akbaş’ı var. Kendisini kutluyorum. Bu işte akademisyenliğin bir parçasıdır. Berber, bisiklet ve Akbaş’lar ile safari düzenliyor. Berber’in tanıdıkları safariye katılıyor. Akbaş ile yürüyüş yapmanın keyfini yaşıyorlar. Üstelik hocamız bu işten parasal bir beklenti içinde değil. Yani, safarisi ücretsiz. Bende bir gün hocama katılmak isterim. Eskişehir’in ve ülkemizin değerlerini ön plana çıkararak korumalıyız. Geliştirmeliyiz.
![]() |
İl Sağlık Müdürümüz Prof. Dr. Uğur Bilge, Şehir Hastanemiz Başhekimi Uzman Dr. Yaşar Bildirici ile Yunus Emre Devlet Hastanesi Başhekimi Uzman Dr. Mustafa Karagülle arka arkaya korona virüse yakalandı. Sağlık Müdürü ve başhekimler hastanede ve evlerinde tedavi gördüler. Tedavileri tamamlanan Sağlık İl Müdürü Prof. Dr. Uğur Bilge ile Şehir Hastanesi Başhekimi Uzman Dr. Yaşar Bildirici hemen cepheye geri döndüler. Her ikisinin de morallerinin yüksek olduğunu gördüm. Karagülle’nin ise tedavisini hastane aşaması tamamlandı. Şimdi evinde tedavisi devam ediyor. Yakında Yunus Emre Devlet Hastanemizin başhekimi Karagülle’de cepheye geri dönecek. Üçü de mücadeleye kaldıkları yerden devam edecekler.
![]() |
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!