Eskiden Milli Eğitim Bakanlığı aldığı karar ile okulları açar. Yarıyıl tatilinin ve okulların ne zaman kapanacağına karar verildi. Şimdi ise Milli Eğitim Bakanlığı veya bakan Ziya Selçuk tek başına karar veremiyor. Sağlık Bakanlığı ile Korona virüsle mücadelede etkili olan Bilim Kurulu üyelerine danışıyor. Bu yıl ve gelecek yıl da okul çağındaki çocuklar için zor geçecek.
Komşumuz Bulgaristan’ın 6.5 milyon, Yunanistan’ın ise 7 milyon nüfusu var. Bizim ise okula giden 20 milyon öğrencimiz ve çocuğumuz var. Avrupa’nın Almanya ve Fransa dışındaki ülkelerinin neredeyse, toplam nüfusu kadar okula giden çocuğumuz ve gencimiz var. Avrupa Birliğine alınmayışımızın nedeni bu durumdur. Genç nüfusumuz korkuya neden oluyor. Küresel salgın koşullarında Milli Eğitim Bakanlığı okulları açmaya çalışıyor. Küresel salgında her şeyden önce okulların temizliğini sağlamak zor bir olaydır.
İlkokul, ortaokul ve liselerin yan ısıra üniversitelerin açılmasına bile zor gözü ile bakılıyor. Bir öğretim üyesi arkadaşım 125 öğrencisi olduğunu ders yapmak için kendisine verilen sınıfın ise küresel salgın koşullarında sadece 20 öğrenci alabileceğini söyledi. Sıkıntı eğitimimiz her yerinde büyük olduğu görülüyor.
Elbette olayın öğretmenlerin aldıkları üç kuruş maaşa indirgenmesi yanlıştır. Peki, okulları hiç açmayı düşünmek doğru bir sonuç olarak görülebilir mi? Küresel salgın olduğu için sokağa hiç çıkmayalım anlayışı doğru bir sonuç vermez. İki yıl çocuklar için zor geçeceğini düşünüyorum. Çünkü daha önceki küresel salgınlarda, bilim bu kadar gelişmemişti. Ayrıca, bilim adamları en kötü salgının iki yıl sürebileceğini söylüyorlar. Eğer virüs kendisini yeniden değiştirirse veya salgın iki yıldan fazla sürerse, bilimin ilerlediğini düşünürken etkili olacak aşı ortaya çıkarılmazsa, o zaman ne olacak?
ALPAY’IN ŞARKISI
Milli Eğitim Bakanlığı ya da sistem elindeki okulları küresel salgın koşullarında en iyi şekilde değerlendirecektir. Ya da çalışacaktır. Okul bir kişinin hayatında ortalama 16 yıla kadar sürebiliyor.
Bizim okullu olduğumuz dönemde Alpay’ın meşhur şarkısı vardı. Biz öğrenci milletine sesleniyordu: ”Tatil geldiği zaman / Ağlarım ben inan / Gidiyorsun işte / Arkana bakmadan. / Eylül’de gel...” Geçen yıl Eskişehir'de Uğur Mumcu gecesinde ağırladığımız Alpay, bu şarkısını söylermiş, ama bayılmazmış. İnsanların niye bu kadar da sevdiğini anlamazmış. İnsanlar sevdiği için Alpay da, mecburen şarkıyı yıllarca söyledi. Bugünde bu şarkı eskisi gibi olmasa da söylenmeye devam ediyor.
Mevsim dönerken, yaz biterken her yıl veliler ve öğrenciler için okul telaşı tatlı bir telaştır. Siyah önlük giymiş, beyaz yaka takmış bir neslin temsilcileri olarak, bizde okul işine kafa yoruyoruz. Okulların açılacağı kafamız yatmıyor. Küresel salgın koşullarında okullar açılmadan önce eğitim seminerlerine bile öğretmenler korkarak gitti. Okullarda hizmetli sayısı da sınırlıdır. Salgında temizlik önemli olduğuna göre burada da bir açık vardır. Bu sayı bir anda artırılamaz. Ya da ne kadar artırılabilir.
Bunun için uzaktan eğitim önem taşıyor. Özel okullar kendi sistemlerini kurdu. Devlet okulları TRT’nin kanallarından öğrenciye ulaşacaklar. İnternet üzerinden ulaşılacak olanlarda ise internet ve bilgisayar sıkıntısı var. Bakanlık bu konuyu aşmaya çalışıyor.
BİRBİRLERİNİ SELAMLIYORLAR
Birleşmiş Milletler Dünya Çocukları Koruma Örgütü UNICEF bugün sitesine Bakakenga ve Sabina, isimli iki öğrencinin Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nde okula döndükleri ilk günlerinde birbirlerini selamladıkları fotoğraflarını koydu. Evet, Okul öğrenimden daha fazlasıdır. Çocuklara oyun oynamalarını, büyümelerini ve kendilerini ifade etmeleri için alan sağlar. Kovid-19 kısıtlamaları azalmaya başladığında, okulların yeniden açılması öncelikli konu olmalıdır. Her çocuk kaliteli eğitimi hak eder. Avrupa'da ise sıralar, çerçeveler ile kapatıldı. Dünya çocuklarının işi zor. Olayları anlayarak yorumlamalıyız. Bazı konular politikaya kurban yapılmamalıdır.
![]() |
![]() |
![]() |
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!