Tepebaşı Belediyemizin Sağlıklı Kent Konseyi üç mahallede 100 çocuğa haklarını anlattı. Gelişen dünyada ‘Mahallenin Çocukları Haklarını Öğreniyor’ etkinliği ile Tepebaşı Belediyemiz önemli bir etkinliğe imza atıyor. Eskişehir Barosunun gönüllü kadın avukatları belediye ile işbirliği yaparak geleceğimiz olan çocuklarımızı yetiştiriyor. Baro üyesi avukatlar, çocuğun yaşam hakkı, eğitim hakkı, katılım hakkı, ayrımcılık yasağı gibi konularını ele alıyorlar.
Keşke her kurum ya da kuruluş ya da aileler, kişiler Tepebaşı belediyesi kadar duyarlı olsa sorunlarda daha kolay çözülecektir.
UCUZ İŞ GÜCÜ
Tepebaşı Belediyesi üzerine düşeni bu konuda da yapmaya çalışıyor. Ancak, çocuklar özellikle yaz tatilinde ucuz işgücü olarak görülüyor. Ücretsiz emek gücünün adı değişmiş, çocuklar okuldan kalan zamanlarını iş yerlerinde üretim araçlarının başında geçirmeye başladılar. Bu durum tüm dünyada var. Artan nüfus ve kaynaklarda ortaya çıkan kıtlıklar, çocuğun bir an önce bir meslek edinip iş yaşamının bir parçası olmasının istenmesi, ailelerin çocukları için duyduğu gelecek kaygısı, sermaye sınıfının çocukları ucuz iş gücü olarak değerlendirmesine neden olurken, bir tık ötesi ücretsiz emeği oluşturuyor. Eve çocuğun ücret getirmediği takdirde aile zorunlu ihtiyaçlarını karşılayamıyor ise çocuklar süresiz çalışma ilişkisinin bir parçası oluyor.
KAÇ ÇOCUK İŞÇİ VAR
Türkiye’de 2 milyona yakın çocuk işçi bulunduğu tahmin ediliyor. TÜİK’in rakamlarına göre ise bu rakam 700 bin civarında. Bu rakama mülteci çocukları dâhil etmeyen TÜİK verilerinin doğruluk payı olmadığı da söyleniyor. Çocuk işçiliğinde en büyük oranı oluşturan tarım işçileri için yaz mevsimi bütün yılın kazancını sağlamak zorunda oldukları bir dönemdir. Okulların kapanmasıyla birlikte bütün aile çoğu zaman şehir değiştirerek fındık, patates, soğan tarlalarına yevmiyeci olarak gidip çalışırlar.
Birkaç gündür çalışmadan arta kalan zamanlarda arşivimi düzenliyorum. Elbette, ciddi bir çalışma ile arşiv ancak, bir yılda düzenlenir. Arşivcilik çok önemlidir. Geçmiş yıllarda yaptığımız fotoğraflara baktığımda insan ister istemez, geçmiş yıllara da gidiyor.
Bugün köşeye aldığım fotoğraf birden bire mahalle konumuna gelen Kırka da çekildi. Bugün Kırka’dan mahalle diye söz ediyoruz. Bir tarihte Büyükşehir Belediye Başkanımız Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen Kırka’ya seçim çalışması için gitmişti. Bende izlemek için katılmıştım. Yılmaz Hoca, bir çocuğun boynunda Halıç meyvesini gördükten sonra da kendisi de satın alarak boynuna asmıştı. Pazarda Yılmaz Hoca’nın bu hali ilgi çekti. Çocukluğunda kirazı küpe veya Halıç’ı kolye yapmayan yoktur.
İLETİŞİM SANAT
1999 yılında Yılmaz Hoca, Büyükşehir Belediye Başkanı olduktan sonra, Eskişehir’de değişim başladı. Her yer kazıldı. Yılların caddesi 2 Eylül birden trafiğe kapatıldı. İsmet İnönü aynı şekilde, bu caddelerde yaşayanlar ve alış veriş merkezleri bulunanlar ilk önce yeni duruma alışamadılar. Homurtular arttı. O günlerde bizde değişimi savunduğumuz için homurtulardan nasibimizi alıyorduk.
O dönemde İletişim Fakültesi Dekanı ve Rektör yardımcısı olan kulakları çınlasın Prof. Dr. Haluk Gürgen, bana” Biz iletişim sanatını hocadan öğrendik. Bugün homurdananlar, bir yıl sonra teşekküre giderler. Elini öperler. Sen gelişmeleri izle” demişti. Tam bir yıl sonra caddeleri trafiğe kapatıldığından şikayetçi olanlar, Yılmaz Hoca’ya giderek, caddelerinin trafiğe açılmamasını istediler. İletişimin sanat olduğu o gün bir kez daha ortaya çıktı.
![]() |
![]() |
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!