Yaklaşık 20 yıl önce, Milliyet Eskişehir Bürosunda çalışıyorum. O günlerde de Eskişehirspor’da kriz var. Bizim büroda da kriz vardı. Futboldan hiç anlamama rağmen, mecburen Eskişehirspor muhabirliği de yapıyorum.
Bir sabah büroda yeni yeni uykumuz atmaya çalışırken, telefon çaldı. Telefonda Eskişehirspor’un başkanlığını üstlenen MİT Bölge Müdürü var. Bölge müdürü Eskişehirspor ile ilgili basın toplantısı yapacağını söylüyor. Toplantı hem de kahvaltılı olacakmış. Ben gazeteci refleksi ile “Müdürüm nereye geleceğiz” diye konuşma gafletinde bulundum. Müdür” Can tabii ki, MİT’e” dedi.
Bu köşeyi yazmaya çalışırken, spor müdürüm Erhan Ünal, gazete içinde aşağı-yukarı dolaşıyordu. Bir ara odama geldi:” Halil Ünal basın toplantısı yapacak” diye konuştu. Spor muhabirliği, yazarlığı başka muhabirlik dallarına benzemez. Spor muhabiri takımını canı kadar sever ve tutar. Takımının aleyhine bir haber varsa, gazetecilik örneği olacak bir haberde olsa kesinlikle yazmaz. Diğer gazetelerin muhabirleri ile de anlaşırlar. Ortaya başlarını bile koyarlar. Spor servisimizin Eskişehirspor konusunda canı çok sıkılıyor.
Yukarıdaki örneği bunun için yazdım. 30 yıla yaklaşan meslek hayatımızda Eskişehirspor’da dolu dolu sevinçli ve huzurlu bir sezon geçirdiğimizi hatırlamıyorum. Mutlaka kaos çıkar. Ödenmeyen futbolcu alacakları, federasyona ödenemeyen paralar. Hepsi ayaklarımıza dolaşır dururdu. Yine böyle bir günlerde, Eskişehirpor’un başkanı kulübün anahtarını verecek yer arıyordu. Anahtarı MİT Bölge Müdürü ile Eskişehir Emniyet Müdürü Atilla Aytek alıverdi. Rahmetli müdür Atilla Aytek, şehit verdiğimiz sevgili Ali Gaffar Okkan’a Eskişehirpor’u da yükledi. Polis o günkü şartlarda, Polisgücü Hentbol takımını Avrupa liglerine kadar çıkarırken, Eskişehirspor’u da yok olmaktan kurtardı. Eskişehirspor’un en karanlık günleri Eskişehir’de huzuru ve güveni sağlayan polis tarafından atlatılması sağlandı. Ben her zaman en kaotik ortamda bile ikinci bir seçenek olduğuna inanırım. Onun için Eskişehirpor’un ortada kalacağına inanmıyorum. Bir çözüm bulunacaktır.
1930’li yıllarda ailesi ile birlikte Balkanlardan gelerek, Eskişehir’e yerleşen ve Atatürkçülükten ödün vermeyen, oturduğu Atatürk bulvarındaki 10 katlı apartmanı her bayramda Türk bayrakları ile baştan aşağıya donatan bugün 80’li yaşlarda olan Ahmet Özarslan yaşını hiç göstermez. Hayat dolu bir insandır. Bayramlarda, törenlerde elinde Türk bayrağı ve Atatürk posteri ile yerini mutlaka alır. Ahmet Özarslan’a dün karşıdan karşıya geçerken, süratle seyreden otomobil çarptı. Vücudunun çeşitli yerlerinde kırıklar olan Ahmet Özarslan Tıp Fakültesi Hastanesinde tedavi altına alındı. Prof. Dr. Gaye Usluer, Ahmet amcanın başında bekliyor. O Deliormanlıdır, bu kazayı da atlatacaktır. Kendisine geçmiş olsun diyorum. Acil şifalar diliyorum. Tez zamanda onu tekrar ayakta görmeyi umut ediyorum.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!