Bir dönem CHP il başkanlığı yapan, CHP’nin Eskişehir tarihinde de ilk kadın il başkanı olan Sevgi Akmen, herkesin bildiği gibi Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğinin Eskişehir Şube Başkanlığını da yapıyor. 12 Eylül öncesi CHP ile özellikle Kılıçdaroğlu’ndan sonraki CHP’yi birbirinden ayırmak zorundayız. Şartlar, gelinen nokta farklıdır.
Bazıları eski ve yeni CHP diye ayrım yapıyor. Bu kesim acaba haksız mıdır? Geçtiğimiz günlerdeki CHP grup toplantısında muhafazakâr genç kadınlara Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun; “Şuna inanmanızı isterim: CHP eski CHP değil, siz eski siz değilsiniz. Artık beraberiz, artık birlikteyiz; aynı değerleri savunuyoruz, aynı değerleri savunmaya devam ediyoruz. Buna da inanmanızı isterim” demişti. Atatürk döneminde yapılanlara bakılınca, Atatürk’ün CHP’sinin bugün çok farklı olduğu çok açıktır.
LİBERAL SOL OLDU
1863 yılında Prusya’da siyasi işçi hareketi olarak ortaya çıkan Sosyal Demokrasi akımı, 1869 yılında Marksizm’in hedeflerine barışçıl yöntemlerle ulaşılması düşüncesiyle görüşlerde değişiklik yapıldı.. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Marksizm’den hızlı bir biçimde koptu. Bu kopuş sonucunda önce emperyalizmin, ardından da kapitalizmin savunucusu noktasına savruldu. Böylece üretim araçlarının devletleştirilmesi hedefinden, eğitim ve sağlıktan ücretsiz yararlanma hakkından vazgeçerek, serbest pazar ekonomisini ve özelleştirmeleri savunarak bugünkü konumuna geldi. Küreselleşen dünya masalıyla birlikte sosyal demokrasi, liberal sol olarak anılmaya başladı ve sosyal demokrat partilerin, muhafazakâr partilerden farkı kalmayınca da, sosyal demokrasi iflas etti. Başlangıçta Marksist hedeflerle açılım yapan sosyal demokrat partiler, günümüzde tüm dünyada küresel sermayeye hizmet etmeye başladılar.
LİBERAL SOL OLDU
1863 yılında Prusya’da siyasi işçi hareketi olarak ortaya çıkan Sosyal Demokrasi akımı, 1869 yılında Marksizm’in hedeflerine barışçıl yöntemlerle ulaşılması düşüncesiyle görüşlerde değişiklik yapıldı.. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Marksizm’den hızlı bir biçimde koptu. Bu kopuş sonucunda önce emperyalizmin, ardından da kapitalizmin savunucusu noktasına savruldu. Böylece üretim araçlarının devletleştirilmesi hedefinden, eğitim ve sağlıktan ücretsiz yararlanma hakkından vazgeçerek, serbest pazar ekonomisini ve özelleştirmeleri savunarak bugünkü konumuna geldi. Küreselleşen dünya masalıyla birlikte sosyal demokrasi, liberal sol olarak anılmaya başladı ve sosyal demokrat partilerin, muhafazakâr partilerden farkı kalmayınca da, sosyal demokrasi iflas etti. Başlangıçta Marksist hedeflerle açılım yapan sosyal demokrat partiler, günümüzde tüm dünyada küresel sermayeye hizmet etmeye başladılar.
ATATÜRK’ÜN DÜŞÜNCELERİ
Atatürk’ün tüm yaşamı boyunca ülkemiz için ürettiği fikirler, projeler, eylemler ile bunların oluşturduğu sonuçlar Kemalizm olarak adlandırılmaktadır.
Kemalizm Altı Ok’tur, tam bağımsızlıktır, emperyalizm karşıtlığıdır; Kemalizm sürekli yeniliğe açıklıktır, kendini aşmaktır, geliştirmektir, çağdaş uygarlıktır. 1923 ile 1938 yılları arasında ülkemizde yapılanlar, yaşananlar, her alanda kalkınma hamleleri Kemalizm’in ürünüdür. Bu bağlamda Kemalizm ile sosyal demokrasinin farklı olduğu bilinmelidir. Mustafa Kemal Atatürk, akıl ve ilimi manevi mirası olarak göstermiştir. Kemalizm’in devletçilik ilkesi ulusal sermayeyi koruyan, sosyal adaleti benimseyen karma ekonomik görüşü savunurken, sosyal demokrasi devletçi modelden vazgeçmiştir. Kemalizm’in ilkelerinden biri ulusallıktır (milliyetçilik), sosyal demokraside ulusallık yoktur.
SOSYAL DEMOKRATLARIN TARİHTEKİ DURUMU
23 Aralık 1918 tarihinde İstanbul’da Dr. Hasan Rıza başkanlığında Sosyal Demokrat Parti kuruldu. Parti, emperyalist çıkarları koruyan ABD Başkanı Woodrow Wilson’un prensiplerine bağlı olduğunu açıklamış ve Kurtuluş Savaşımıza soğuk bakmıştır. Bu partinin 1922 yılında kendini kapatarak, dağıldığı bilinmektedir. Savaştan sonra Cumhuriyet Hükümeti’nden partinin yeniden kurulması için izin istenmiştir. Bakanlar Kurulu’nun 13 Mayıs 1925 tarihli kararı ile Sosyal Demokrat Parti’nin yeniden kurulmasına izin verilmemiştir. Bu Bakanlar Kurulu kararında Gazi Mustafa Kemal’in de imzası bulunmaktadır. 1930 yılında tekrar partinin kurulması için başvuruda bulunulmuş ancak yine kabul edilmemiştir.Türkiye’de Sosyal Demokrasi (1908-1998)” isimli kitabın yazarı Dr. Hasan İleri’ye göre Kemalizm ya da Atatürkçülük ile sosyal demokrasinin bağdaşması mümkün değildir. Sosyal demokrasi emperyalizmin ‘yedek lastiği’ olarak tanımlanmakta ve ulusalcılığın aşılması gerektiğini savunmaktadır. Yani hem Atatürkçü, hem sosyal demokrat olunmaz.
ÇİZGİ ÖNEMLİDİR
CHP’nin eski ya da yeni olması değil, çizgisi önemlidir. Yaşadığımız süreçte Kemalist CHP’ye her zamankinden daha çok gereksinim vardır. Mustafa Kemal, “sosyal demokrasi” yerine “halkçılık” ve “devletçilik” anlayışlarını benimsemiş ve uygulamıştır. Kemalist Devrim’in özelliği, emperyalizm karşıtı olmasıdır. İşte bu özellik, Kemalizm ile sosyal demokrasinin ayrıldığı temel noktalardan birisidir.
EYLEMCİ SEVGİ
Geçtiğimiz günlerde yitirdiğimiz CHP’nin genel sekreteri Tarhan Erdem Eskişehir’e gelerek il başkanı kim olmalıdır, çalışması yapıyordu. Erdem Doğan grubunda da çalıştı. Ben de o tarihte Milliyet’in Eskişehir temsilcisiydim. Bende il başkanının kadın olmasından yanaydım. Rahmetle andığımız Tarhan Erdem’e söyledim. Sonuçta, Sevgi Akmen il başkanı oldu. Akmen, İngiltere’ye oğlunu görmeye gitti. Eylemci her yerde eylemcidir. Orada da Boris karşıtı harekete katılarak, destek verdi.
![]() |
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!