Önceki akşam gazeteden çıktıktan sonra, bir mağazalar zincirinin Eskişehir’deki mağazalarından birine girdim. Mağazada çalışanlar, çeşit çeşit temizlik malzemelerini diziyorlardı.
Mağazanın müdürü ise, müşteriye “Vallahi yetiştiremiyoruz” dedi. Ben de espri yaparak, kolonya bulamayan mağaza müdürünün gitmesi gerektiğini söyledim. Mağaza müdürü hemen kolonya yerine bana sıvı jel vermeyi önerdi.
Bir gün sonra ise alışveriş yaptığım eczanenin teknisyeni Çarşı camisinin oradaki bir kolonyacıdan kolonya aldığını belirterek, “Ağbi her yerde bir litre kolonyanın fiyatı 30 TL’ye çıktı. Ben 20 TL’ye aldım” dedi. Az sonra gelen eczacı ise iki gündür maske siparişi vermesine rağmen, maskelerin bir türlü kendisine teslim edilmediğini söyledi.
İKİ KATINA KOLONYA
Eskiden eve gelen misafirlere kolonya ile şeker ikram edilirdi. Sonrada çay veya kahve içimine geçilirdi. Yıllar önce kolonya ikram edilme modası sona erdi. Çünkü bazılarımız keskin limon kolonyası kokusunu köylülük olarak değerlendirdik. Zaman içinde parfüm yerine limon kolonyası sıkana ilkellik gözü ile baktık. Demek ki, limon kolonyası ikram edildiği günlerde eve gelen misafir dezenfekte ediliyormuş, biz anlamamışız.
Eczacı teknisyeninin sözü üzerine Çarşı camisinin çevresindeki kolonya satıcılarını ziyarete gittim. Hepsinin kapısının önünde uzunda olmasa bir kuyruk vardı. Dükkânın içinde kartlı satış, dışında ise peşin satış yapılıyordu. Bir kilo kolonyanın 25 ile 40 TL arasında bir fiyata satıldığına tanık olduk.
ESKİ GÜNLERİ ÖZLEMİŞİZ
Bizim kuşak hatırlayacaktır. Yağ, sigara, tüpgaz, akaryakıt kuyrukları vardı. 1980’li yıllara doğru, tüpgaz, akaryakıt, yağ, sigara ve çay bulmak herkesin harcı değildi. Tabii ki, normalin iki katına fiyatına karaborsada bulunuyordu. Şimdi, rakısını bile herkes kendi yapmaya başladı. O günlerde Tekel idaresi rakıya katacak, anasonu bulamıyordu. Rakılar bu nedenle beyazlaşmıyordu.
O dönem dünyada ciddi bir ekonomik kriz vardı. Şimdi ise biz krizi kendimiz yaratıyoruz. Korona Virüsü nedeniyle kolonya ve maske fiyatları tavan yaptı. Her kriz döneminde mutlaka fırsatçılar çıkıyor. Fırsatçılarla ilgili devletin kurumları üzerine düşeni yapacaktır. Yapıyor da. Ancak, insan vicdan sahibi olmalıdır. Kriz dönemleri sadece toplumsal dayanışma ile aşılabilir. Unutanlara hatırlatalım. Sonuç olarak, gelecekte tüm dünya kolonya kullanmasını öğrenecek. Türk firmaları krizi fırsata çevirebilir.
***
Sivrihisarlı hemşerim 57 yaşındaki Mustafa Karatepe’ye 1992 yılında dönemin Sivrihisar Kaymakamı Nasreddin Hoca kılığına girme görevi verdi. Karatepe o dönemde ilçedeki Halk Eğitim Merkezinde memur olarak görev yapıyordu. Nasreddin Hoca’nın Sivrihisarlı olmasına karşın, onu anmak adına ilk ciddi adımın 1992 yılında atıldığına tanık olmuştur. Onun elinde megafonu, eşeğin üstünde Nasreddin Hoca giysileri ile törene katılanlara ilk kez seslendiğine tanık olduk. O dönemde Milliyet’te çalışıyoruz. Hemen ‘Modern Nasreddin Hoca’ başlıklı fotoğraflı bir haber yaptık. Yani, 30 yıldır Sivrihisarlı, bugün için emekli olan Mustafa Karatepe, Nasreddin Hoca olmayı çok sevdi. Sivrihisar Belediye Başkanı Hamid Yüzügüllü ona sadece yılda bir kez törenlerde değil, sürekli Nasreddin Hoca olma görevi verdi. Bence iyi de etti. Sivrihisar son iki yıldır çok turist almaya başladı. İnşallah virüs salgınından etkilenmez. Sivrihisar’a gelen her turiste Sivrihisar’ın simgesi olan Nasreddin Hoca ile karşılaşmak ister. Karatepe, turistleri Nasreddin Hoca kıyafetleri ve eşeği ile karşılıyor. Belediyenin rehberi ile birlikte turiste Sivrihisar hakkında bilgi veriyor. Önemli olan turist memnuniyetini sağlamaktır.
***
İkinci Dünya Savaşında bile uçaklar şehirleri bombalarken, Avrupa’daki tiyatrolar, senfoni orkestraları, operalar sahnelerini kapatmamıştı. Şimdi, tüm dünyada konserler ve salon toplantıları iptal ediliyor. Bu durum da Korona Virüsünün ne kadar tehlikeli olduğunu gösteriyor. Savaşların yapamadığını bir virüs yaptı. Büyükşehir Belediyemiz ve diğer belediyelerimiz etkinliklerini iptal etmek zorunda kaldı.
İstanbul’daki üç önemli üniversitemizin konservatuvar veya müzik bölümlerinde görev yapan kadın üyelerden oluşan İstanbul Flüt Topluluğu da, Korona virüsü yasaklarından önce son konserlerini vermiş oldular. İstanbul Flüt Topluluğunun konseri çok beğeni topladı. Virüs alarmı geçinceye kadar, bellerimizden bu konser silinmeyecek.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!