Herkesin süt içmesi, sağlıkla ilgili bir durumdur. Büyükşehir Belediyesi Halk Ekmek’in yanı sıra, Halk süt de satmaya başlayınca, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin 20 yıldır hem de sadece beş litrelik değil, bir litrelik sütün yanı sıra, çeşitli peynirlerde yaparak sattığını yazmıştım. Yani, olayın abartılmaması gerektiğini, büyükşehir belediyelerinin yıllardır bu işleri zaten yaptığını söylemiştim. Ankara’nın efsane belediye başkanının ‘Sütçü Dalokay’ diye tarihe geçtiğini de bizim kuşak iyi bilmektedir.
UZAY MEKİĞİ YAPMAKLA EŞDEĞER
Yani, yapılan işi uzay mekiği, yapay zeka yapmakla eş değer tutmanın bir anlamı yoktur. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Halk Ekmek de, rüşeym ekmekten, yulaflı, kepekli ekmeğe kadar pek çok ekmek çeşidini yapmıştı. Ekmek’e süt bile katmıştı. Bu ekmekler büyük kampanyalar ile tanıtılmıştı. Sonra ne mi oldu? Fotoğrafçı ekmekçi yapılınca, ekmek çeşidi ikiye düştü. O reklam kampanyaları boşuna gitti.
2.5 TL’YE SÜT
Mesela, Büyükşehir Belediyesi’nin yedilerdeki SGK İl Müdürlüğünün yanında ekmek ve süt satılan bir büfesi var. Bu büfeye 10 metre uzaklıktaki bir fırının çiftliğinden gelen açık süt her gün kilosu 2. 5 TL’den Eskişehirliler ile buluşuyor. Fırıncı kendi çiftliğinden gelen sütün bozulmaması için soğutucusu olan kazanlı bir süt saklama fıçısı da yaptırdı. Bende dâhil pek çok kişi buradan süt alıyor.
Yani, birilerinin dediği gibi bugün Türkiye’nin hiçbir yerinde süt üreticisi sütünün litresini 6 TL’den satmıyor. Eskişehir’deki ünlü markalarda dâhil, mandıralar sütün litresini üreticiden 1. 5 TL’ye alıyor. 6 TL rakamını duyunca, bu rakamı söyleyen kişiyi bazıları yanıltıyor. Ya da bu kişi işi abartıyor. Mesela benim Beylikova’da oturan akrabalarımın 300’ün üstünde inekleri var. Sütü, 1.5 TL’den satıyorlar. Bereket versin diyorlar. Ayrıca, her hafta Perşembe pazarına gelen üretici köylü kadınlarda sütün litresini 3 TL’den Eskişehirlilere satıyor. Bazen, üşenmezsem erkenden henüz kargalar bile uyanmadan pazara giderek bu kadınlardan süt alıyorum. Belediyenin sütünü de aldım. Pastörize yapmakta, başlangıca göre iyi ilerleme kaydedildi. Bunu da belirtmeliyim. Ben abartılan, pireyken, deve yapılan işlere karşıyım. Ayrıca, develerin dilini bildiğimi de geçmişte ispatlamıştım.
KOMÜNİZM NASIL BİR ŞEY?
Süt olayını ilk önce Bakkal ve Bayiler Esnaf Odası Başkanı İsmail Hakkı Ördek, eleştirdi. Ördek, Büyükşehirlerin büyük çoğunluğunda Halk Ekmek’in mahalle bakkallarında satıldığını, Eskişehir’de de ekmek ile belediyenin sütünü satmak istediklerini ancak, karşılık bulamadıklarından yakındı. Eskişehir Büyükşehir Belediyesinin büfeler kurarak, bakkallara rakip mi olduğunu sorguladı? Kucağına süt alan, nohut ve mercimekte satacağını söyleyince kafalar karıştı. Bunların dışında komünistliği, mercimek ve nohut satmak olarak gören bir başka belediye başkanı da var. Bu başkan da magazin basınında ilgi görüyor. Başkanlar, başkanlardan etkileşiyor. Hâlbuki iktisat diye bir bilim var. Marksist felsefeye girmiyorum bile.
Sözcü gazetesinde yazılar yazan işletme eğitimi görmüş, ülkenin en önde gelen kuruluşlarında yöneticilik yapmış olan Prof. Dr. Ege Cansen ise şunları yazdı:” Hocamız, şimdi de Eskişehir'de Halk Ekmek yanında bir de Halk Süt projesi başlatmış. “İşte bu olmadı hocam” diyorum. Bu proje için hazırlanan tanıtım filmini izledim. Aklımda kalanları yazayım. Halk Ekmek büfesinin tabelası “Halk Ekmek ve Halk Süt” olarak değiştirilmiş. Büfeci, bir süt güğümünden 5 litrelik bir plastik kaba süt dolduruyor. Büfenin penceresinden dışarıda bekleyen müşteriye uzatıyor. Müşteri rolündeki Yılmaz Başkan içi süt dolu kabı eline alıp, kameraya karşı mealen şunları söylüyor. İktisadi işletmeciliğe” esastan aykırıdır. Süt işine girmiş veya girecek fertlere karşı haksız rekabettir. Bu “B.İ.T” (Belediye İktisadi Teşebbüsü) belediyenin kanını emecektir. Başka türlü yaşayamaz. Artık emmesin dendiği gün ise ölür”.
CANSEN’İ YAKINDAN TANIYALIM
“1938 yılında Ankara'da doğdu. Liseyi İzmit Lisesi’nde, Üniversiteyi ise ODTÜ İdari Bilimler Fakültesi İşletmecilik Bölümü’nde tamamladı. 1961’de şeref mezunu olarak tamamladığı üniversite eğitiminin ardından Arçelik’te işe başladı. Arçelik’ten aldığı bursla gittiği Amerika’da, Wharton School’dan MBA derecesi aldı. Türk sanayiine yaptığı katkılardan ötürü, 1991 yılında ODTÜ’den takdir ödülü aldı.İş hayatında Arçelik’te Genel Müdür Muavinliği, Koç Holding’te Sanayii İşleri Koordinatörlüğü, Soyer Hafriyat’ta Müdürlük, Anadolu Endüstri Holding’te Murahhas Azalık gibi görevlerde bulundu.
1987-1999 yılları arasında Marmara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi master ve doktora öğrencilerine “İşletme Ekonomisi” dersleri verdi. Halen Yönetim Danışmanlığı yapıyor. 1983 yılında, Hürriyet Gazetesi’nde, “Oyunun Kuralı” başlıklı sütunda başladığı yazarlığa Sözcü de devam ediyor.”
KOLTUK VAR
Sonuç olarak şunu söylemekte fayda var. Önümüzde seçim var. Koltuk çok tatlıdır. Koltuğun gitmemesi için yapılanları bizlerde yakından takip ediyoruz. Ancak, hayatta her güzel olayın bir de sonu vardır. Bu doğanın kuralıdır.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!