Yıllar ne çabuk geçiyor. Demek ki, 10 yıl olmuş. 10 yıl önce Türkiye’de ilk olarak Orman Bölge Müdürlüğü beşer beşer orman köylülerine su tankeri dağıtmıştı. Dağıtılan tanker sayısı 400’ü bulmuş. Ömür’deki Fidanlık Orman Müdürlüğünde törenle köy muhtarlarına dağıtılan su tankerlerinin, Türkiye’de bir ilk olmasının da önemi vardı. Daha sonra bu tankerleri dağıtılan orman köylerinde yerinde gördük. Köyün birinin muhtarı da ziyaret ettiğimiz de su tankerini övünçle göstererek,” Bu tanker köyü yanmaktan kurtardı” demişti. Basınçlı su atan tanker, küçük çapta yangını söndürüyor, büyük çapta yangının büyümesini engelliyordu.
Bazı köy muhtarlarının da, köy itfaiyesi gibi su tankını herkesin görmesi için, köy meydanına çektiğini gördük. Su tankerlerin dağıtıldığından birkaç yıl sonra, Han’ın Çukurca köyüne ormancılarla gittiğimde su tankını, köyün meydanında görmüştüm. O zamanki muhtar fotoğrafta görüldüğü gibi poz vermişti. Bende bu fotoğrafı saklamışım. Turistin çok gittiği mahcur köyünde, turistin çok olduğu zamanlarda muhtar su tankı ile meydanı da sulardı. Orman Bölge Müdürlüğünün desteği ile aldığı güneş enerjisi ile telefonları bile doldururdu. Son seçimde muhtar değişti. Köylüler, deneyerek gördüler ki kendilerine hibe edilen su tankları çok işe yarıyor. Köyü yanmaktan kurtarıyor, orman yangınlarına ‘Orman İtfaiyesi’ gelinceye kadar müdahale ediyor. Küçük yangınları anında söndürüyor.
O zamanda bazıları su tankerlerinin dağıtım işini, iktidarın seçim yatırımı olarak görmüştü. Bugünden bakınca, hele şu çıkarılan orman yangınlarını görünce su tanklarının ne kadar önem taşıdığı görülüyor. Bazıları ayrıca bugünlerde Eskişehir’in ilklerinden bahsediyor. İşte, su tankı projesi de Eskişehir’in Türkiye’deki bir ilkidir. Eskişehir’de çok ilk var. Görünenler var. Birde görünmeyenler, bilinmeyenler. Önemli olan bilinmeyenleri yazmaktır. Herkesin bildiğini yazmak, pek marifet değildir.
![]() |
Eskişehir’de çok sayıda işyerine, HES kodu ile giriliyor. Bu iyi bir olaydır. Kahveciler Odası Başkanı Zeki Çoban geçtiğimiz günlerde açıkladı. 2. Aşısını olmayan kahvehanelere giremeyecek. Çoban ve odanın aldığı karar yerinde bir karardır. Eskişehir Türkiye’de 100 bin diliminde korona virüs sayısının yüksek olduğu illerin başında geliyor. 2 doz aşı olmamız şart. Aşının dışında, var olan koruma tedbirlerine uymayı sürdürmemiz gerekiyor.
Odası Başkanı Zeki Çoban, geçtiğimiz günlerde bizlere basın notu göndererek,” İki doz aşısını olmayan kahvehaneye giremeyecek” dedi. Çoban’ın bu girişimi aynı zamanda üyeleri kahvehaneleri korumak içindir. Virüsün Eylül’de daha da artacağı söyleniyor. Doktorlar Eskişehir’e özel tedbirlerin alınması gerektiğine işaret ediyorlar. Peki, başta kahveciler sonra kafeteryalar ya da lokantalar yeni bir kapanmayı kaldırabilir mi? Kaldıramaz o zaman tedbirlere uyacağız. Eskişehir’de bazı işletmeler HES kodu kontrolü yapmıyor. YA da işin başında sıkı tuttukları, kontrolleri iki doz aşıdan sonra gevşettiler. Bugün üçüncü doz aşıyı konuşuyoruz. Yarın ise her sonbaharda aşı olmamız gerektiğini konuşacağız. Belki, virüsün kökü kazılana kadar grip aşısı gibi, her yıl sonbaharda korona virüs aşısı olacağız. Tedbirlere uyalım. HES kodu büyük bir önem taşıyor. Kartvizit gibi bir şey oldu.
Rahmetli Vali Refik Arslan Öztürk, 40 yıl önce Söğüt ilçesine kaymakam oldu. O zaman Söğüt’te sadece Çanakkale Seramik’in bir maden deposu vardı. Bu depodan madenler kamyonlarla Çanakkale’ye götürür, işlenirdi. Öztürk’ün ilçeye kaymakam olması ile toprak sanayi ilk önce Söğüt’te hayat buldu. Sonra, Bozüyük ve Bilecik’te toprak sanayi gelişti. Eskişehir’de nasibini aldı.
Seramik sanayinin bölgede gelişmesi rahmetli Refik Arslan Öztürk’ün Söğüt’te kaymakamlığı döneminde başladı. Onun gayretleri toprak sanayinin gelişmesinin önünü açtı. Sonra devletimiz Öztürk’ü İngiltere’ye görevli gönderdi. Geldiğinde bu kez onun Bilecik Valisi olması tüm Bileciklileri sevindirdi. Sonra, Erzincan, Niğde gibi illerde başarılı valilik görevlerinde bulundu. Emekli oldu. Ankara gazetecilerden Saygı Öztürk’ün de ağabeyidir. Değerli meslektaşımız Saygı Öztürk, onu anlatan ‘Vali Bey’ isimli bir kitap yazdı. Vali Bey’i Türk insanı İzmir’de dolmuşta, ayakta seyahat ederken, bir gazetemizin yazması ile tanıdı. Hâlbuki o bir bölgede sanayiyi geliştirdi. Hak, hukuk, adalet, vicdan ve tasarruf onun ilkeleriydi. İzmir’deki gibi sadece tasarrufçu yönüyle açıklanamaz. Kardeşi saygı Öztürk’ü kitabını henüz okumadım. Onunla benimde çok anım vardı. Kardeşinin gözünden valimizin ülkemize katkılarını okuyalım. Onu rahmet ve özlemle analım. Mekanı cennet olsun.
![]() |
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!