Futbolda, gazetecilikte, parti yönetiminde her olayda ekibe bakmak gerekir. Ekip iyiyse, donanımlıysa mesele yok demektir. Olaylara solcu gözle bakmak gerekirse, bu kez halkçılık ortaya çıkar. İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyeleri Ramazan ayına günler kala 300 gram pideyi 1 TL’den halka ulaştıracaklarını açıkladılar.
Yaygın medyanın çok izlenen televizyonları ve Ankara hem de İstanbul Halk Ekmek fabrikalarına giderek, yöneticileri ile röportaj yaptılar. Ana haber bültenlerinde yayınladılar. Mesela, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Halk Ekmek günde 200 bin adet pide üretiyor. 300 gram pideyi 1 TL’den satıyor.
TRİBÜNLERE OYNUYORLAR
Bizim Eskişehir Büyükşehir Belediyesinin pide işi de dâhil bürokratlarının sosyal medya hesaplarına bakıyorum. Siyasetin içindeler. Sosyal medyada sürekli olarak çeşitli konularda bilgileri olmasa da paylaşımlarda bulunuyorlar. Bu kişilerin yaptığı işlere bakınca, başarısız oldukları görülüyor. Sözüm ona belediye CHP’li olunca bu kişilerde kendilerini Eskişehir’de sol kuramcı veya otorite olarak görüyor. Her telde çalıyorlar, ama kendiişlerine gelince başarısızlıkları ortaya çıkıyor.
En büyük yanlışlık, Atatürkçü olduğunu söylemekle Atatürkçülük olmuyor. Davranışlara ve tutumlara bakmak gerekir. CHP’li olduklarını söyleyen bu bürokratlar, CHP’nin üst düzey yöneticilerin söylediği gibi partinin altı oklu amblemini, babaanne veya dedelerinin fotoğrafı gibi duvara asmışlar. Geriye kuru bir Atatürkçülük söylemi ve bazı semboller kalmış. Altı ok Fransız ve Sovyet devrimlerinden esinlenerek Türkiye şartlarına göre geliştirilmiş ve uygulanmasında başarılar elde edilmiştir. Halkçılık oku da Sovyet Devriminden esinlenmiştir.
BİZİM GÖREVİMİZ
İstanbul ve Ankara’da Halk Ekmek’in 1 TL’den satılan pidesi Eskişehir’de 1.70 TL’den satılmaya başlanınca elbette ilk başta biz karşı çıktık. Sosyal medyadan başlarını kaldıramayan Halk Ekmek’in yöneticileri pide fiyatlarını araştırma bile gereğini duymadıkları belli oluyor. Halkçılık ilkesini ise babaannelerinin, dedelerinin fotoğrafları gibi duvara asmışlar.
Bizim haberimizden sonra demek ki, bir el Halk Ekmek’e değdi ve fiyat bir anda 30 kuruş ucuzladı. Biz dün de halkçıyız. Bugün de halkçıyız. Yarın da halkçı olacağız. Tabii ki, Büyükşehir’in en başındaki kişi Atatürkçülüğü balmumu ve heykellere indirmesi, kadroların oluşturulamaması işlerin bu düzeylere gelmesine neden oluyor.
Ne olmuş kadroları denilebilir? Hemen biz de söyleyeyim. FETÖ terör örgütü üyesi olmaktan 8 yıl hapis cezası alan bir kişi üç yıl ESKİ genel müdürlüğü makamında tutulabildi. Sonra meşhur genel sekreterin Danıştay üst düzey yöneticisi olduğu dönemde laikliğe kurşun sıkılarak Danıştay basıldı. Kameralar çalışmadı. Kapalıydı. Bu kameralardan kim sorumluydu? Büyükşehir’in daire başkanı kardeşi ile belediyenin başka bir birimini basarak sol görüşlü yüksek mühendise saldırmadı mı? Cumhuriyet gazetesinin ünlü karikatüristi Musa Kart, hapishaneye girdiğinde yerine çizen Büyükşehir’in bir başka yüksek mühendisi bir ihaleye itiraz ettiği için sürülmedi mi? Halkçılık ilkesinin ve diğer ilkelerinin geçersiz kaldığı her ortamda görülüyor. Heykel yapmakla Atatürkçü olunsaydı, Türkiye’nin en büyük Atatürkçüsü Kenan Evren olurdu. Atatürkçülük onun ilkelerine ve antiemperyalist mücadelesine sahip çıkmakla olur. Sosyal medya paylaşımları veya heykeller yaparak olmaz. En azından daha samimi olmak gerekiyor.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!