Arkadaşımız Murat Atikel, yaptığı ‘Şimdi AK Parti’nin Projesi Oldu’ başlıklı haberinde konuyu bir kez daha ayrıntıları ile ortaya koydu. Konu bir anlamda özetlenmiş oldu.
RANDEVU ALARAK PLANLARI GÖRDÜLER
2013 yılında hiçbir bilimsel dayanağa uygun olmadan Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na başvurusu ile 2013 yılının Mayıs ayında kent merkezindeki 8 mahalle 56 hektar alanlık bir alan Afet Riskli Alan olarak ilan edildi. Büyükşehir Belediyesi özellikle Porsuk Çayı etrafını boşaltarak, ıslah adıyla çeşitli yatırımlar yapmak için planlar yaptırdı. İstanbul da bir üniversite tarafından yapılan planlar, Nikah salonu boşaltılarak, koltukları da sökülerek, İstanbul da yaptırılan planların tanıtımının yapıldığı bir sonra dönüştürüldü. Bazı gazeteciler İstanbul’a götürülerek planlar orada anlatıldı. Sonra planların sergilendiği salona ‘Afet Riskli Alan’ içinde evleri bulunan yurttaşlar, hemşerilerimiz randevular verilerek eski nikah salonuna getirildiler.
İLK GÜN SÖYLEMİŞTİM
Büyükşehir Belediye Başkanı Büyükerşen, İstanbul’daki üniversiteye yaptırdığı planlar ile övünmeye başladı. İstanbul’dan gelen planları yapan üniversitenin hocaları eski nikah salonunda planları anladılar. Planların tanıtılmaya başladığı açılış toplantısına katılanlar hocaların anlattıklarından bir şey anlamadı. Hatta ben bazı gazetecilerinde fotoğraf çekerken engellenmek istendiği açılış toplantısının yapıldığı binanın üst katından o zaman ki genel sekretere “Bu iş olmaz. Boş işler ile uğraşıyorsunuz. Bu planlar hayata geçirilemez” şeklindeki sözlerimde en başta Büyükerşen tarafından daha sonraları malzeme konusu yapılmak istenmişti.
DERNEK ÇOK ÇALIŞTI
Bu işler kendisini sosyal demokrat diye nitelendiren bir belediye tarafından yapılmak istenirken bu mahallerde yaşayan doğuştan Eskişehirli hemşerilerimiz de bir araya gelerek, ‘Açık, Doğru, Bilimsel, Hakça Çözüm’ parolası ile kısa adı Afet-Der olan Eskişehir Afet Riskli Alan Mağdurları Derneği kurdular. Bu derneği kuranları tanıyorum. Büyük çoğunluğu kendilerini solcu, sosyal demokrat diye nitelendirenlerden oluşuyordu. Solcu olduğunu belirten yurttaşlar, solculuk adına çalışma yürüten belediyeye karşı haklarını savunmak için dernek kuruyorlardı.
TERS KÖŞE KİMSE OLMASIN
Afet-Der’in kurumsal kimliği ile konuyu yargıya taşıması mümkün değildi. Yasalar buna imkan tanımıyordu. Dernek de, üyeleri aracılığı ile konuyu yargıya taşıdı. Yargıda baktı ki, dar gelirli halkın yıllarca çalışarak birikimleri ile aldığı evler özel projelere gidiyor, konuyu iptal etti. Bu süreçte, ilginç gelişmelerde yaşandı. Bence en ilginç gelişme CHP milletvekili Utku Çakırözer’in o günlerde arası bozuk olan Büyükerşen tarafından yanlış bir bilgilendirme ile ters köşeye yatırılmasıdır. Yıllar önce yine ters köşe edilen bir gazeteci 15 bin TL tazminat ödemesine karşın, bugün şahsı savunuyor. İstanbul, İzmir, Ankara’nın şahsı kendi belediye başkan adayları olarak görmek istediğini gazetesinde yazıyor. Geçen günlerde gazetemizin başlığında Kadir İnanır esprisi vardı. Her gün bu başlığı atsak yeridir diye düşünüyorum. Eğitimli, sorgulayan insanların çok olduğu bir şehirde, evlerin kapılarından dağıtılan binlerce gazetenin arşivi dururken, ters giden işlerinin sorumluluğunu başkalarına yıkarak sıyrılmak nasıl bir iştir? İşte bu iş, Murat Atikel’in tam sayfa geçmişi geleceği toparlayan haberi ile sona erer.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!