8 Mart’ta niteliğinden uzaklaşmış etkinlikler yapılıyor. Geçen yıllarda böyleydi, bu yıl da aynı olacağını düşünüyoruz. Bize Batıdan dayatılan, bizim kadınlarımızın gerçek sorunlarını içermeyen, emekçi kadının hiçbir sorununa değinmeyen, içi boşaltılmış etkinliklerle aslında kadın ve erkek ayrımı körükleniyor. Her alanda ayrıştığımız bu dönemde kadın ve erkeği birbirine düşman eden söylemler ortada dolaşıyor.
ABD VE RUSYA
ABD’de 8.3.1857’de yaşamını yitiren 129 kadın işçinin ve Rusya’da 8.3.1917’de Şubat Devrimi’nin fitilini ateşleyen Petrogradlı dokuma işçisi kadınların anısına 8 Mart, Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanmaya başlandı. Bu karar, Alman sosyalist kadın önder Clara Zetkin’in önerisiyle 1921’de Moskova’da yapılan Üçüncü Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda alındı. Çok sonra 1977’de Birleşmiş Milletler Genel Kurul’unda 8 Mart ‘Dünya Kadınlar Günü’ olarak ilan edildi ama bu tarihçeye hiç yer verilmeden. Türkiye’de ilk kez 1921’de kutlanan Emekçi Kadınlar Günü, 1970’lerin ortasında İlerici Kadınlar Derneği’nin öncülüğünde sokaklarda yaygınca kutlanmaya başlandı. Son yıllarda 8 Mart, kimi çevrelerce işin rengi biraz değiştirilerek kapitalizmin özel günler ekonomisi düzleminde piyasaya canlılık getiren bir gün kimliğine de bürünmüştür.
Oysa dünya kadın emekçilerinin çıkarları, kapitalizmin özel günler ekonomisiyle de pompaladığı israf ekonomisine karşı direnmek ve üretkenlik ekonomisini savunmakla hayat bulabilir. İsraf ekonomisi bir anlamda kapitalist mantığa dayanır. Gereksiz tüketim-aşırı üretim ekonomisidir. Aşırı üretim olduğu için aşırı tüketim pompalanmaktadır. Aşırı üretimin nedeni de ‘kâr’dan kaynaklanmaktadır.
HERKES İÇİN TUZAK
Bu tuzaklar başta kadınlar ve günümüz çocukerkil ailelerinde çocuklar için kurulmaktadır. Bu yüzden emekçi kadınlar bu tuzakları iyi algılamalı ve direnmelidirler. Tuzakların kimileri ev içi tüketimle ilgili olurken, kimileri de kadınlara yönelik mal ve hizmetlerde kurulabilmektedir. Evlerde tüketilen malzemelerde de doğal tüketimin yerini kapitalizmin endüstriyel, yapay, sentetik ürünlerinin tüketimi almaktadır. Örneğin, Arap sabunu yerine deterjan, doğal sabun yerine şampuan, kumaş havlu yerine kağıt havlu, saklama kutusu yerine streç film, doğal ve mevsimlik besinler yerine ambalajlı, hazır ve zararlı endüstriyel biçimde yetiştirilmiş sebze-meyveler tüketmekte israf ekonomisine örnek olarak gösterilebilir.
PARAM VAR HARCIYORUM
Bir önemli tuzak da ‘harcıyorum öyleyse varım’ düşüncesidir. İnsan sevinince de üzülünce de harcamaya eşdeyişle şeyleri satın almaya ve biriktirmeye başlar. Şeyleri biriktirdikçe onların kölesi olmaya başlar, derken insanın kendisi şeyleşmeye ve hiçleşmeye başlar. Emekçi kadınlar israf ekonomisine karşı, üretken ekonominin 5 ilkesini savunmalı, çocuklarına bu bilgiyi aktarmalı ve yaşama geçirmelidirler.
Reddet ve üretici olmak. Sürdürülebilir tüketim için gönüllü olunmalıdır. Atığı katık yapmak gerekir. Yapay ve zararlıyı terk etmek gerekir. Materyallerden yararlanma süresini uzatabildikçe uzatmak insanın elindedir.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!