Bu yıl 8 Mart’ta herkes fikrini söyledi. Kimisi, kadınlar üstüne bildik söylemlerini söyledi. Kimisi meselenin bam teline bastı. Gazetemizin editörleri 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkinliklerini eşit şekilde sizlere iletmek için çaba sarf etti. Kimi partilerin kadın kolları meydanlarda açıklama yaptı. Kimi partilerin kadın kolları ağaç dikti. Herkes kendi cephesinde olaya bakışını anlattı.
Aklıma Nazım Hikmet’in şiirinin şu dizlere geldi:” Kimi der ki hamur yoğuran,
Kimi der ki çocuk doğuran. Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal, O benim kollarım, bacaklarım, başım, yavrum, annem, karım, kız kardeşim, Hayat arkadaşımdır..
Dünya Emekçi Kadınlar gününde, en çok Samsun’daki boşanmış eşin küçük kızının önünde sokak ortasında yaptığı şiddet gösterisi geldi.
ÖZBABALIK’IN DEDİĞİ
Sosyal medyada Eskişehir Bilecik Tabip Odası’nın önceki başkanlarından Prof. Dr. Demet Özbabalık, şunları yazdı: ”Kadın konusu, erkek konusudur. Erkek konusuysa henüz kadın konusu olamamıştır. Bir toplum, kadına tavrıyla sınanır. Kadınların çektiği acılar ve cinsler arası eşitsizlik, insanlığın en köklü, en taşlaşmış sorunudur. Bir devrim, kadına getirdiği kişilik ve özgürlük kadar devrimdir. Bir devrimin ne kadar devrim olduğunu anlamak için kadının durumuna bakmak gerekir. Kadın; Yangındadır, Kafestedir, Tuzaktadır, Ama aynı zamanda; Aşk biriktirendir, Savaşandır, Tarih yazandır, Güneşi doğurandır,
Yarınların gerçek yaratıcısıdır ve Cumhuriyet’tir. Jean-Jacques Rousseau, “İnsanlar hür doğar, hür yaşar” söylemiyle demokratik devrimin temel programını özetlemişti. Kadınların hür doğduğu ve hür yaşadığı gün, demokratik devrimin görevi tamamlanmış olacaktır”.
YENİ GÖREVLER VAR
8 Mart bize yeni sorumluluklar yüklüyor, önümüze yeni görevler koyuyor. Bu açıdan 8 Mart her yıl bütün insanlığa yapılan bir toplumsal vicdan çağrısıdır.Bu evrensel gün her şeyden önce bir ayrıştırma, kendi emeğine yabancılaşma değil, toplumsal mücadele içinde birleşme, üretme, bütünleşme günüdür. Çünkü hiçbir hareket toplumdan soyutlanarak başarıya ulaşamaz .O nedenle 8 Mart, bir anma-kutlama günü olmanın ötesinde, daha gerçekçi anlamlar taşıyor. Bugünün mücadelesi içinde bizlere görevlerimizi hatırlatıyor. Her 8 Mart’ta irademizi tazeliyor, güçleniyoruz. Görevimiz, geçmişi sadece onurlandırmak değil, bugünü de anlamlı kılmaktır. Burada Cumhuriyet devrimimizin öne aldığı Üç Devrim Yasası’nın kazanımlarının bilincinde olduğumuzu belirtmek isteriz.
GAZETECİLER ÇALIŞIR
Gazetecilerin tatilli olmadığı 8 Mart gününde bir kez daha görüldü. Üç belediyemiz başta olmak üzere, çok sayıda kamu ve özel kuruluş kadın çalışanlarına dün izin verdi. Elbette iyi oldu. Bu uygulamayı yapan kamu ve özel kuruluşlarımızı kutluyoruz. Basın emekçisi kadınlar ise, görevlerin başındaydı. Gazetecinin tatili olmaz. Ya kadın gazetecilerde tatil yapsaydı, haberleri kim takip edecekti. Kadın kuruluşlarının 8 Mart’taki seslerini duyurmakta, görevinin başındaki kadın gazetecilere düştü. Onlar şikâyetçi olmadan görevlerini yaptılar. 8 Mart anısına da bir fotoğraf çektirdiler.
![]() |
Sabahleyin, Büyükşehir Belediyesinin arkasındaki binada, yaşlıların uzun kuyruğunu gördüm. Kısıtlamadan kurtulan yaşlı hemşerilerimiz, ellerinde bastonları ile Büyükşehir Belediyesinin verdiği ücretsiz tramvay ve otobüs kartlarını HES kodu ile uyumlu yapmaya gelmişler. Belediye hemen karar alarak, kuyruğu ortadan kaldırdı. Kartların süresini Haziran ayına kadar uzattı. Demek ki, insanlarımız sokağa çıkmak istiyor. Belli bir yaşın üstünde olanlar, evlerinde sıkıldığı görülüyor. Halbuki devletimiz 65 yaş üstü yurttaşlarımızı korumak için onları aşılattı. 90 yaşından geriye doğru aşılama başladı. Biz çalışıyoruz, bize henüz aşı sırası gelmedi.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!