Sağlıkçı fotoğrafını 25 gün hastanede yoğun bakımda Kovid-19 tedavisi gören ve tedavisi halen evde devam eden Dr. Nazan Hanım paylaştı. Diğerini ise, Odunpazarı’nın orta yerinde dernekleri olan Mihalıççıklılar paylaştı.
Önceki akşam Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’da sağlıkçıların korona virüs ile mücadelesini ve en son gelinen noktayı tüm Türk televizyonlarından halka anlattı. Bakan belki de önümüzdeki haftadan itibaren, bu haftanın sonuçlarına bakılarak yeni daha sıkı kısıtlamaların geleceğini belirtti. Eskişehir için konuşacaksak, önceki haftalarda günlük korona virüs taşıyan yani testleri pozitif çıkan hemşerim Bin 100’e kadar çıkmıştı. Bu hafta 800’e kadar düştü. Düşmeye devam ediyor.
Tabii ki, sağlık çalışanlarımız canlarını ortaya koydu. Sağlık müdürümüz, iki hastanemizin başhekimi korona virüsü kaparak, hastanede tedavi görmeye başladılar. Ölen sayımızda beş kat arttı. Henüz hayatını kaybeden hemşeri sayımızda bir düşüş olmadı.
Dr. Nazan Hanımın paylaştığı fotoğraf ’Fedakarlığın fotoğrafı’ dır. Ve bir sağlık çalışanı seruma bağlı olmasına karşın, Kovid-19’lu bir hastanın tedavisi ile yakından ilgileniyor. Bu sağlık çalışanı kolunda serum var. Ancak serumun şişesini, serumun düzenli akması için sırtına bantla yapıştırmış. Şükran ve hayran olmamak mümkün değil.
Odunpazarı’nın orta yerinde çok uzun yıllardır Mihalıççıklıların Derneği ve lokali var. Onlar için Odunpazarı bölgesini ilk keşfedenler denilebilir. Özellikle yaz mevsiminde Odunpazarı’nın tarihi bölgesini gezmeye gelenler, onların lokali önünde çay içmeden, yorgunluk çıkarmadan tarihi bölgeden ayrılmazlar. Cumhuriyete ve Atatürk ilkelerine bağlı Mihalıççıklılar, önemli günleride bayram havası içinde kutlarlar. Yıllar önceki bir öğretmenler gününde de, lokal müdavimi öğretmenler lokalin önünde halay çekiyorlar. Normal yaşam günlerini özleyen Mihalıççıklılar, o günün ansına özlemle bu fotoğrafı paylaştılar. İnşallah, yakın gelecekte bu özlemler giderilecek, sağlık çalışanları rutine dönecek. Ama çekilen acılar elbette unutulmayacak.
![]() |
![]() |
İspanya ve İtalya liglerinde harikalar yaratan Arjantinli futbolcu Maradona, dünya futbol tarihine ismini altın harfler ile yazdırdı. Arjantin’de fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen para ve şöhreti yakalayan Maradona’yı bitiren uyuşturucu olurken, onu biraz daha fazla yaşamasını sağlayan ve tedavi edende Küba oldu.
Ciddi sağlık sorunlarının olduğu yıllarda Maradona uzunca bir süre Küba ‘da yaşadı. Küba da tedavi gördü. Bu sıralarda o zaman hayatta olan Küba Devlet Başkanı Kastro ile de dostluk kurdu. Havana da,
Nobel ödüllü Amerikalı yazar Ernest Hemingway, Küba’ya 1928’de ilk kez ayak basmıştı. Karısına gönderdiği mektupta “Hayatımın geri kalanında Küba’yı anlamaya çalışacağım” diyordu. Köylülerle, aydınlarla dost oldu. Adada yazdığı “İhtiyar Balıkçı ve Deniz”le kazandığı ödülü balıkçılarla kutladı. Ve adadan ayrıldığında hayatına son verdi.
KÜBA’YA GİTMEK İSTEYEN ESKİŞEHİRLİ BALIKÇI
Eskişehir’de balıkçılar çarşısında çalışan genç bir emekçi var. O da Maradona gibi koluna Che Guevara resmi yaptırmış. Boynundaki kolyede Che’nin fotoğrafı var. O da Maradona veya Hemingway gibi Küba da yaşamak istiyor. Bakalım ne olacak?
Sağ koluna Che Guevara, sol baldırına Fidel Kastro’nun resmini yaptıran Maradona sürekli olarak şunnu söylerdi: ”Ben Arjantin’in çocuğuyum ve kahramanıyım - aynen Che Guevara gibi!” Toprağı bol olsun. İsmini altın harfler ile dünya futbol tarihine yazdırdı. Unutulmayacak.
![]() |
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!