Dün sabahleyin vilayet meydanında karşılaştığımı bir dostumun elinde kamera vardı. Babasını çekeceğini belirterek, “Babam 86 yaşında Köy Enstitülerinin yıldönümünü kutlamak için vilayet meydanına gelecek. Benden video çekimi istedi” dedi.
Az sonra, ellerinde bastonlar ile 80’li yaşlarda olan çok sayıda Köy Enstitülü vilayet meydanın da yerini aldı. Kiminin yürüyecek gücü olmasa da, Köy Enstitüsü töreni olduğu için vilayet meydanına gelmişti. Çünkü Köy Enstitülüler disiplin ile yetiştirdiler. Enstitüde edindikleri bilgiler ile uzun yıllar köylerdeki, şehirdeki okullarda öğretmenlik yaptılar.
Yıllar önce, bizim kayınpeder de Köy Enstitülü olduğu için her yıl Haziran ayında Köy Enstitüler, köydeki evimizde bir araya gelirdi. Uzun bir masa kurulur. Yemekler yenilir, Köy Enstitülü günler anılırdı. Masadan ayrılma vakti geldiğinde ise gelecek yıl masada kimin olmayacağı tartışılırdı. Belki bir-iki yıl içinde değil ama birkaç yıl içinde masadan Köy Enstitüler eksilmeye başladı. Bugün o masada hiç Köy Enstitülü yok. Hâlbuki her yıl Haziran ayında köydeki evimizde kurulan o uzun masada, en az 10 Köy Enstitülü bir araya gelirdi. Masa zaman içinde dağıldı. Köy Enstitülüler, atlarına binerek bu dünyadan ayrıldılar.
Geride kalan çok az sayıdaki Köy Enstitülü de, bastonlarına dayanarak, katıldıkları törenlerde o ruhu anlatıyorlar. Köy Enstitülerinin kurulmasının ardından tam 78 yıl geçti. Bugün gelinen noktada siyasi yelpazenin her tarafındaki etkili ve yetkili kişiler Köy Enstitülülerinin kapatılmasının yanlış olduğu noktasında birleşiyorlar. Eğer, Köy Enstitüleri her kesim açısından siyasi malzeme yapılmasaydı, bugün köyler bomboş olmazdı. Çiftçiler tarımdan kopmazdı. Tarımsal üretim devam ederdi. Şehirlerde gecekondular bulunmaz. Varoşlardan söz edilmezdi. Köy Enstitülerin geri gelmesi mümkün değildir. Onları aratmayacak, bir eğitim sistemini milletin önüne ve hizmetine sunmamız gerekir. Köy Enstitülerinin yetiştirdiği 17 bin öğretmen ülkeyi aydınlatmıştır. Köy Enstitülerinde yetişen 1600 sağlık memuru da önemli görevlerde bulundu. Bunları saygı ile anıyoruz. Hayatta olanlara uzun ömürler diliyorum. Aramızdan ayrılanların da mekânları cennet olsun.
Eskişehirli baba ailesi ile birlikte İzmir’de yaşıyor. Ailenin doğuştan görme engelli olan bir çocukları var. Bu çocuk aynı zamanda Eskişehirpor taraftarı. İzmir’den babası ile Eskişehir’e maça geliyor. Eskişehirspor, Samsunspor’u 5-0 yenerken, görmeyen çocuğa babası maçı ve Eskişehirpor’un gollerini anlatıyor. Çocuk mutlu oluyor. Samsun’da yaşayan bir arkadaşımız maçı televizyondan izleymiş, galibiyet karşısında gözyaşlarını tutamadığını söyledi. Benim aklımda görme engelli çocuk ile babasının televizyon ekranlarına bile yansıyan bu görüntüleri kaldı. Yaşam böyle bir şey? Kimin ne olacağı belli değil. Bir büyüğüm, sürekli olarak ‘Ne olduğun önemli değil, ne olacağın önemlidir’ derdi.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!