Sanayi devriminden sonra dünyayı yöneten kapitalist ülkelerdeki çok uluslu şirketlerin aşırı kar hırsı ilk önce dünyanın damını delmekle işe başladılar. Damı delinen yerküremiz her türlü olumsuz duruma açık hale geldi.
Dünyanın yer üstü ve yer altı kaynaklarını sonsuz kaynaklar gibi tüketenlerin, geldiği nokta Korona virüsü salgınıdır. Emperyalist ülkeler bugün virüs karşısında çaresiz kalıyor. İngilizlerin içinde Korona Virüs taşıyan hastalar olduğu için kıyılarına yanaştırmadığı gemiye, Kübalılar ‘insanlık adına’ sahip çıkıyor. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğa da, dün açıkladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Birlikte aşacağız” dedi. Yani, kamunun öncülüğünde bir araya gelen konunun uzmanları Korona Virüsünün tahribatına ülkemizde çözüm bulacak. Bir dizi ekonomik kararlar bizlerle buluşacak.
Küba ve Çin aşıyı üretirken, Almanya üretme çalışmaları yaparken, ABD başkanı Alman firmasına aşı üretildiğinde 1 milyar dolar karşılığında kendisine verilmesini istiyor. Yani, üretim yok. Ama hazıra konma var. Asker gönderip, ülkeleri işgal etme var.
TEK DİŞİ KALMIŞ
Yani, kapitalizm artık son şamasına gelmiştir. Emperyalizmden sonra gidecek bir yer yoktur. O zaman milli devletleri güçlendirme ve karma ekonomiye geçme dönemi gelmiştir. Sırbistan Cumhurbaşkanının sözlerinden herkes ders çıkarmalıdır. Yugoslavya’yı yıkanlar bugün diyor ki:” Avrupa maske bile satmıyor. Karaborsadan Sırbistan’a tıbbi malzeme alıyoruz. Çin devlet başkanına mektup yazarak yardım istedim. Yardıma geliyorlar”. Mehmet Akif’in daha geçen yüzyılın başında İstiklal Marşı’nı yazarken Türk milletine Korkma diye seslenirken, bu batılıları tek dişleri kalmış canavar olarak nitelemişti. İşte, Mehmet Akif 100 yıl sonrada haklı olarak, karşımızda duruyor. Şükranla anıyoruz.
BİLİMDEN AYRILMAYALIM
Çok kişi paça çorbası, turşu ile işi çözmeye çalışıyor. Televizyonlara bakıyorsun, bir gün Suriye’yi tartışan aynı ekip ertesi gün Korona Virüsü hakkında ahkâm kesiyor. Ekranlardan Arap sabunu içine yoğurt katıp yiyenler bile var.
YAŞAM DEĞERLİDİR
Evlerimizde zorunlu ikametler, dünyanın ve yaşamın insan hayatında ne kadar kutsal olduğunu tekrar bize hatırlattı. Evlerde zorlu ikametlerde, yurttaşlarımız bu belanın bir an önce başımızdan defolup gitmesini temenni etti. Ölüm ve ölümsüzlüğün ne anlama geldiğini kendi kendimize sorduk. Bir anlamda yaşamı sorguladık. Dileğimiz bu günler geçince, çıkardığımız dersleri unutmamaktır.
MASKEYİ DE DOKTOR YAZACAK
10 TL’lik kolonya 50 TL’ye çıkarsa, 2 liralık maskeler 25-50 TL’ye çıkarsa, Sağlık Bakanlığı ve devletin ilgili kurumları da mecburen önlem alır. İlaç için nasıl reçete yazdırıyorsak, maske içinde bundan sonra reçete yazdıracağız. Stokçular ve maske vurguncuları da dertlerine yanacaklar. Hâlbuki her yurttaş kriz anlarında sorumluluklarını bilse, Sağlık Bakanlığı da böyle bir tedbir almazdı.
HARVARDLI TÜRK NE DİYOR?
Kocaeli Üniversitesinde öğrenim görürken, başarısı ile kendisini bir anda Harvard Üniversitesinde bulan ve Endokrinoloji üzerine ihtisas yapan bu toprakların yetiştirdiği Dr Mehmet Furkan Burak, Amerika’daki Türk diplomatlarının isteği üzerine virüsle ilgili kısaca şu bilgilendirmeyi yapıyor:”Bizim jenerasyonun çok alışık olmadığı türde bir virüs. Çok bulaştırıcı, elit, zengin, fakir, Avrupalı, Asyalı seçmiyor. Öldürücülüğü yaşa ve altta yatan diğer hastalıklara bağlı değişen bir baş belası. Öncelikle en iyi bildiğimiz şey, bilimsel olarak çok da bir şey bilmediğimiz. Sorunda buradan çıkıyor zaten. Belirsizlik toplumları yıpratıyor, dedikoduları, komplo teorilerini alevlendiriyor ve ‘hadi oradan bize bir şey olmazcıları arttırıyor. Türkiye de çok kritik bir haftanın içinde. Bunun da tek yolu var, sosyal izolasyon. Ama biraz değil, sonra değil, azcık değil, sadece birileri için değil, Bugün herkes için ve ödünsüz. Ok yaydan çıktı, herkes topyekûn evine sığınsın, 2-3 hafta hiç çıkmayacak kadar hazırlık yapsın, toplantılarını, ev gezmelerini, törenlerini, davetlerini, toplu ibadetlerini, dışarıda yemeklerini, alışverişini, ofis işlerini, kısacası evi ve ev ahalisi dışındaki-dışarıdaki bütün mesaisini acilen iptal etsin. Aşıyı saymazsak bu işin kendi seyrinde tamamen bitmesi için Amerika’da 100-150 milyon insanın, Türkiye’de ise 40 milyon insanın bu süreçten geçmesi demektir” dedi. Düşünün ki eski çağlarda önemli bir kaleyi savunuyoruz. Sürekli ama az sayıda atakları püskürtebiliyoruz ama ani ve çok büyük sayıda unsura sahip bir atağı kaldıramayabiliriz. Gelin bu kaleyi düşürmeyelim”.
![]() |
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!