Yerel seçimlere 4 aydan biraz fazla bir süre kaldı. 15 gün sonra Eskişehir de dâhil ülkemin birçok yerindeki adaylar belli olacak. Partiler ve adaylar yarışa başlayacaktır.
CHP’de tartışmalı bir biçimde genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu, Parti Meclisinden yetki aldı. Adayları bizzat kendisi belirliyor. Onun için, şu aday şuna kızdı. Büyükşehir adayı şu adayı istemedi, gibi sözlerin bir anlamı yok. AK Parti’de de temayül yoklaması yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, temayül yoklamalarına göre son sözü söyleyecek. MHP ve İyi Parti de kararı genel merkez verecek.
BAŞKANLIKLARA HÜCUM VAR
Artık, siyasetçiye belediye başkanlığı daha cazip geliyor. Cumhurbaşkanlığı sistemi sonrasında, siyasetçiler milletvekilliğini değil, belediye başkanlığını tercih ediyorlar. Siyasetçiler fikirlerini bir kenara bırakarak, parti ayrımı yapmadan adaylık başvurunda bulunuyorlar.
BENCE OLURLAR
Mesela, Eskişehir’de herkesin bildiği aday, klan gibi davranarak, partiyi bir kenara itti. Kendisine yakın kişileri, milletvekili, belediye başkanı ve meclis üyeliği listelerine yazıyor. Partide siyaseti düşünenler, ön seçimin önemine inanlar ne yapacak? Başka partilerden CHP’de siyaset yapanlara çok adaylık teklifi var. Bu kişiler, kendi partilerinde kapıların kapanması karşısında başka partilerden aday olamazlar mı? Bence olurlar. Ön seçim yoksa siyaseti düşünen kişi de başka partiden aday olabilir. O kişiye hiç kimse sen neden buradan aday oldun diye soramaz. Bu soruya oyunun kurallarını değiştiren, kendine uyduran kişi cevap vermelidir.
ÇAĞIRDIK GELMEDİ
Şehrimizdeki adayın, adaylığı ‘Teslim’ lafı ile kesinleşti. Adaylığı kesin olmasına karşın, henüz yarış başlamadan televizyon kanallarına çıkarak sağa sola meydan okumak niyedir? Yüzünü eskitmenin bir anlamı yok. Gerilim yaratmaya hiç gerek yok. Bu kişi 1999 seçimlerinde DSP’den adayken, uluslararası yarışmalarda Eskişehir’in adını duyuran, biz Eskişehirlileri de onara eden Eskişehir Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hikmet Karakoç ile Kanal 26’da seçim programı yapıyorduk.
Öbür televizyon o dönemde sadece müzik yayını yapıyordu. Eskişehir’de seçime katılan partiler ve tüm adaylarını istinasız programımızda sırasıyla konuk ettik. Hatta adaylar birlikte programımıza konuk oldu. Birbirleri ile yapacakları işleri tartıştılar. Anadolu Üniversitesi rektörlük seçiminde başka bir adayı desteklediği için bugünlerde televizyonlarda boy gösteren aday Hikmet Karakoç Hoca’ya kızıyordu. Bana da o günlerde muhalifliğim nedeniyle canı sıkılıyordu. İkimiz için “Onlar benim muhaliflerim” diyerek Kanal 26 televizyonundaki programımıza katılmadı. Biz “soruları da kendisi belirlesin” diyerek haber yollamamıza karşı değişen bir şey olmadı. Şimdi, ortalıkta bir şey yokken, iki de bir kendine yakın televizyon kanalına çıkması ne anlama gelmelidir? Hatta bazıları sosyal medyada onu eleştirerek, artık televizyon kanalına çıkarak olmayacak şeyler söylemesini istemiyorlar.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!