Aylardır takip ettiğimiz bir duruşma vardı. Kırmızı Toprak Mahallesinin muhtarı Hidayet Elbir geçen dönem mahallesine muhtar olarak hizmet ederken, bir açılışta Odunpazarı Belediyesinin Özel Kalem Müdürü ve güvenlik görevlileri tarafından konuşmasının engellenerek, darp edildiğini söyledi. Eskişehir Barosu üyesi avukatı Evren Bay ile Adliye’de soluğu aldı. Özel Kalem Müdürü ve güvenlik görevlilerinden davacı oldular. İlk önce dosyayı Cumhuriyet Savcısı inceledi. Eskişehir 8. Asliye Ceza Mahkemesi davaya baktı.
Ben de ilginç bu davayı açıldığından sonuçlanana kadar takip ettim. Bu önemli dava ile ilgilenen başka meslektaşımda olmadı. Meslektaşlarım, cinayet, kız kaçırma, kumar gibi davaları takip etmeyi tercih ettiler.
Davanın nasıl sonuçlanacağını gerçekten merak ediyordum. Her mahkeme ayrı bir aksiyon içinde geçiyordu. Muhtar olarak başladığı davayı Hidayet Hanım, mahalle sakini olarak tamamladı. Seçimi kaybetmesinin nedeni olarak da,davalı olduklarının aleyhine kampanya yürütmelerine bağladı.
Eski muhtar Hidayet Elbir’in bazı şahitleri zaman içinde ortadan kayboldu. Avukatı Evren Bay, olayın meydana geldiği açılışın yapıldığı belediyeye ait binanın kaybolan kamerasının peşine düştü. Kamera bulunamadı. Mahkemede eldeki delilleri en iyi şekilde değerlendirerek, Özel Kalem Müdürüne 3 bin TL para cezası verdi. Güvenlik görevlileri de cezalandırıldı.
HAYAT ARKADAŞIM
Benim aklıma her nedense, belediye başkanı ve belediye yönetiminin her fırsatça ‘solcu’ ve ‘halkçı’ takılmaları nedeniyle aklıma Nazım Hikmet’in ‘Kimi der ki kadın’ şiiri aklıma takıldı. Nazım Hikmet şiirinin sonunda diyor ki, ”Kimi der ki hayalimdir, Boynumda taşıdığım vebalimdir. Kimi der ki hamur yoğuran. Kimi der ki çocuk doğuran. Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal. O benim kollarım, bacaklarım, başımdır. Yavrum, annem, karım, kız kardeşim, hayat arkadaşımdır”.
Demek ki, Elbir’e mahkeme kararı ile şiddet uyguladıkları tespit edilen Odunpazarı görevlileri, Nazım Hikmet’i bilmiyorlar. Dünyada herkesin tanıdığı ‘solcu’ şairden haberleri yok. Ya ortaçağda, ya da Arabistan’da yaşıyorlar. Solculuk oynuyorlar.
Peki, belediyenin en yetkilisi, katılımdan, solculuktan, sosyal demokrasiden, eleştirilmekten korkmadığını niye söyleyip duruyor. Belediyede 44 kişinin yeri değiştiği için eleştirilere cevap vermeye çalışan kişi, çevresini niye görmüyor. Belediye personelinin bu şiddet sever hareketleri Eskişehir’deki sol harekete de zarar veriyor. Soldan geçinilmeye ve oynanmaya son verilsin.
Yıllar önce şehrimizin iki önemli kuruluşunun hentbol takımları vardı. Ligde başarılı maçlar çıkarırlardı. Sonra iki kurumunuzun kadın ve erkek 4 hentbol takımı lig den çekildi. Yılar sonra basket takımımız ile gurur duyduk. Başarılı takımımız lig den aniden çekilerek kapatıldı. Şimdi de Selka hentbol takımımız Avrupa’dan ve liglerden çekildiğini duyurdu. Kapatılan bu takımlarımızın hepsi Eskişehir’e mal olmuştu. Eskişehirli ayrım yapmadan maçlara gidiyor. Tribünleri dolduruyordu. Seyirci ve şehir sakini üstüne düşeni yaptı. Bu takımları kuranlarda, hem Türk sporuna katkı hem de kendi reklamlarını yapmak için takımları kurdular. Şimdi ise kapatmaya bahaneler aranıyor.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!