Kırım da yaşayan Türkler, Türkiye’yi çok yakından ilgilendiriyor. Eskişehir’i ise iki kez daha çok ilgilendiriyor. Ancak, sorunlara bölgede Rusya dışlanarak, bir çözüm bulma imkânı da yok. Çünkü bugünlerde Türkiye’deki bazı kişiler Kırım konusunda Amerika ve Ukrayna çizgisine getirilmeye çalışılıyor. Eskişehir milletvekili Utku Çakırözer ile Kazım Kurt da Amerika ile Ukrayna çizgisine yakın bir yerde duruyor. Bu yazıyı bunun için yazıyorum. Bölgeyi yakından bilen Rus gazeteci Diana Kadi, Kırımda yaşananları kendi penceresinden anlatıyor.
Kırım kökenli, Rus kadın gazeteci, yazar Diana Kadi, gazetecilik faaliyeti çerçevesinde ‘Rusya’da Kırım Tatarları’ konusunda bir video söyleşi hazırladığının altını çizerek, çalışması kapsamında Kırım da, sanat, eğitim ve iş dünyasının önemli kişileri ile görüştüğünü söylüyor.
TATARLARI TEMSİL ETMİYORLAR
Kadi, bir Kırım Tatarı olarak amacının Kırım’ın etnik yapısını vurgulamak ve Türk asıllı, çalışkan ve barışçı kişileri ortaya çıkarmak olduğunu vurguluyor. Kadi, bazı yorumcuların konuları bilmeden geçen yüzyıla atıfta bulunarak Kırım Tatarlarını ‘ faşistlikle’ veya elektrik hatlarını sabote eden, gıda yardımlarını engelleyen ve Rus karşıtlığı ile suçladığını belirtiyor. Kadi, Kırım Tatarları arasında birkaç kişinin yaptığı faaliyetlerin bütün Kırım’ı bağlamayacağını yazısında net bir şekilde vurgularken, şunları belirtiyor:” Bu eylemlerin sorumlusu Kırım Tatar Milli Meclisi isimli oluşumun yanı sıra bu oluşuma liderlik eden M. A. K. ve R. Ç.’dır. Bu grup, Kırım’a giden gıda yardımını bloke etmiş ve özellikle 2014-2015 yılları arasında yarımadadaki elektrik altyapısını tahrip etmiştir. Maalesef dünyanın ve Rusya’nın diğer bölgelerinde yaşayan vatandaşlara, bu isimlerin Kırım Tatarlarını temsil etmediğini anlatmak kolay değil. Kurdukları Meclis adlı yapının hiç bir meşruluğu olmadığı gibi Kırım Tatarlarını da temsil etmiyor”.
RUSYA’YA ONAY
Kırım kökenli Rus kadın gazeteci-yazar Kadi, yazısının devamında Kırım Türklerinin de dahil olduğu Kırım halkının yüzde 96.75’inin Kırım’ın Rusya’ya katılmasına onay verdiğini belirterek, şu görüşleri okuyucuları ile paylaştı:”16 Mart 2014’te düzenlenen referandumda Tatarların da dahil olduğu Kırım halkının yüzde 96,75’si, Kırım’ın Rusya’ya katılmasına onay verdi. Referandumdan sonra Meclis ve üyeleri, Kırım’ı terk ettiler. Şu anda Ukrayna’yı operasyon merkezi haline getirmiş durumdalar. Örgütün liderlerinden birine ait televizyon kanalı, Kiev’den yayın yapmaya devam ediyor. Meclis adlı yapının Kırım Tatarları ve Kırım’la hiç bir bağı kalmadığını söylemek yanlış olmayacaktır. Ayrıca Meclis liderlerinin yolsuzluğa bulaşmış oldukları da biliniyor. Kırım’ın Ukrayna’ya bağlı olduğu dönemde, Türkiye’den durumu kötü olan Tatar ailelere yapılan yardımlara el koyduklarına şahit oldum. Meclisin bazı liderleri, Ankara’dan gelen yardımları başkalarıyla paylaştılar. Ankara’ya sunulan yardıma muhtaç aileler listesine, kendi ailelerini eklediler. Söz konusu listeleri, Meclis’te çalıştığım dönemde kendi gözlerimle gördüm. Meclis üyelerinin, Rusya karşıtı bir siyasi pozisyon almasının altında, şahsi çıkarlarını koruma kaygısı yatmaktadır. Batı ve Rusya arasında süren çatışmada, Kremlin karşıtı faaliyet gösteren grup ve şahıslara Batılı devletler tarafından yardımlar veriliyor. Ukrayna gibi istikrarsız alanlarda, bu tür yardım ağlarının kurulması daha kolay olduğu için Meclis’in burada faaliyet gösterdiğini söyleyebiliriz”
BATININ KIRIM DA ELİ VAR
Rus kadın gazeteci, Kırım Meclis liderlerinin sürekli olarak Batı basınında yer bulduğunu ve Kırım’daki gelişmelerle ilgili yalan yanlış bilgiler paylaştıklarını yazısında ortaya koyuyor. Kırım’da yasadışı bir Rus işgali olduğunu iddia edenler batılı medyanın, aynı söylemi Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki varlığı içinde kullandığına dikkat çekiyor.
Kırımlı aşırılık yanlılarına karşı yapılan operasyonlar, Batı basını tarafından “siyasi baskı” olarak tanımlanıyor. Kırım ve Ankara arasındaki mesafenin yaklaşık 500 kilometre olmasının batılıları kaygılandırdığını ve Rus düşmanlıklarını ortaya koydukları belirten Kadi, “Kırım Tatarları” kartının Türk-Rus ilişkilerini bozmak için batılılar tarafından kullanıldığını savunarak, yazısını bitiriyor. Bilmeden batılıların emperyalist tavırları yakın duran siyasetçilerimize ve hemşirelerimiz bu yazıdan dersler çıkarmalıdır.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!