Atatürk döneminde, bizzat Atatürk’ün girişimi ile hem balkan ülkelerine hem de doğudaki komşularımıza yönelik paktlar kuruldu. Atatürk’ün Türkiye’yi ziyaret eden İran şahına Türk ve İran dostluğunu anlatan ‘Özsoy’ operası yazdırması boşuna değildir. Atatürk’ün yazdırdığı operada sahne Türklerin simgesi kurt ile İranlıların simgesi kaplan’ın sahneye çıkması ile sona erer. Yani, iki ülkenin ayrılmaz dost olduğu İran şahına anlatılır. Şah da ülkesine dönerken, bindiği trenin penceresinden cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’e, “Doğuda bir askeriniz olduğunu unutmayın. Emirlerinizi beklerim” diye seslenir.
Elbette, köprülerin altından çok sular aktı. Atatürk’ten sonra onun kurduğu paktlar bir süre daha devam etti. Sonra, NATO gibi emperyalist kuruluşlara katıldık. Katıldığımız kuruluşların, biz Barış Pınarı ya da Afrin hareketlerini yaparken, teröristlere binlerce tır silah verdiğine şahit olduk. Eğer, Atatürk’ten sonrada kurulan paktlar devam etseydi, komşularımız ile sıkı ilişkiler sürseydi siyasi ve ekonomik olarak iyi sonuçlar elde ederdik. İran, Irak ve Suriye dostluğu ve bu ülkelerin meşru yönetimlerle sıkı işbirliği yapılsaydı, bölgemize gelerek haritaları değiştirmek isteyen başta ABD, İsrail ve batılı ülkelerin, ordularına göz açtırılmazdı.
BULGARİSTAN İLE İLİŞKİLER
Bugün sıfır sorun olan komşularımızın başında Bulgaristan geliyor. Tarihi süreç içinde Bulgaristan’dan Türkiye’ye yapılan göçlerin yanlış olduğunu düşünüyorum. Türkiye’nin yöneticilerinin zaman zaman ayranı kabararak, “Kapıları açıyorum. Gelsinler” türünden söylemleri yanlış olduğunu bugün daha iyi anlıyoruz. Özellikle Özal döneminde Bulgaristan’dan Türkiye’ye teşvik edilen göç dalgası yanlıştır.
Neyse, geçmişe takılıp kalmanın da bugün bir faydası yoktur. Bulgaristan bugün AB üyesidir. Ancak, AB üyeleri içinde belki de Türkiye’ye en yakın ülkedir. Daha geçen hafta ata yurdumuz olan Bulgaristan’ın Şumen iline giderek, oradaki köyümüzü ve akrabalarımızı ziyaret ettim. 70 yıllık anıları canlandırdık. 70 yıl önce donma sürecine giren ilişkilerimiz bundan sonra artarak sürecek. Bulgaristan da, Türkiye’den giden işadamlarının çeşitli yatırımları var. Ancak,çap ve sayı olarak yetersiz olduğunu düşünüyorum. Şumen yakınlarına fabrika kuran Paşabahçe’nin yaptığı gibi yatırımların Bulgaristan’a gitmesi gerekiyor. Bulgaristan’a Alman işadamları yatırım yapmaz. Ama Türk işadamları yapmalıdır.
Bu çerçevede, Nisan 2019 tarihinde Eskişehir’e gelen Bulgar-Türk işadamları derneği önceki gün yine geldi. Eskişehir Ticaret Odası’nın davetlisi olarak gelen heyet Eskişehir’deki fuarı gezdi. Tepebaşı Belediye Başkanımız Ahmet Ataç’ı ziyaret etti. Heyetin içinde Nedelino’nun belediye başkanı da vardı. Karşılıklı heyetler gidip gelmelidir. Ancak, sonuçta çıkmalıdır. Sonuca yönelik daha sıkı işbirliği ortaya çıkarılmalıdır. Bulgaristan üzerine işadamlarımız düşüncelerini arttırmalıdır.
Bence, Eskişehir Ticaret Odası’nın Tüyap eliye düzenlediği fuarlar zincirinde en fazla ilgiyi en son açılan İnşaat Fuarı olduğuna inanıyorum. Mesela, tarım sadece çiftçinin, tarımla uğraşanların ilgisini çeker. Kitap fuarı okuyanın ilgisini çeker. İnşaat ise herkesin ilgisini çekti. Sonuçta, herkes bir evde oturuyor. Daha iyi evde oturmayı düşünür. Televizyonlarda emlak programları niye ilgi çeker? Dünyanın bir yanında, emlak programları televizyon kanallarında niye çok reyting alır? İşte, Eskişehir’deki ilk kez kapılarını açan İnşaat Fuarı bize pek çok şey öğretti. Fuara, inşaat sektörü ile hiçbir alakaları olmayanlar bile gitti. Eskişehirliler kadar, çevre illerden de İnşaat Fuarı’nı görmeye gelenler oldu. Yurttaşlarımız yapı malzemelerinden, banyo, mutfak seramik ürünlerine kadar pek çok yeniliği görmenin mutluluğunu yaşadılar. Fikir sahibi oldular. Fuardaki etkinlikler ve konferanslarda büyük ilgi çekti.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!