Komşum Aydın Bey’i Eskişehir’de bilmeyen kalmadı. Bizim gazetede dışında, haber ajansları da, hiçbir yerden yardım ve destek almadan yıllardır, 20-30 kediye günün 24 saati bakar. Kış mevsimi geride kaldı. Ancak o kışın sokak kedilerinin telef olmaması için üstüm gayret gösterdi. Geceleyin eksi 10 veya 20‘ler de sokakta onu gördüm. Kedilerin bakımı ile ilgilendi. Kiraladığı bir yeri de küçük çapta kedi barınağı haline getirdi.
Bu arada, bizim evde bir kedi var. Bir kediye bakmakta zorlanmıyoruz. Ama 20 kedimiz olsa ne yapardık? Gerçekten Aydın Bey ve kendisine yardımcı olan eşinin üstlendikleri görev hepimiz adına ama çok zor olduğu görülüyor.
BELEDİYELERİM BU KONUDA İŞİ DE ZOR
Evlerine kedi ve köpek alanlar sonra sıkıldıklarında bu hayvanları niye sokağa veya evlerine uzak bir alana atarlar. Çevre illerden, ilçelerden veya kırsal alanlardan getirilen kedi ve köpekler niye Eskişehir sokaklarına bırakılır. Belediyeler ne kadar bu başıboşluğun önüne geçebilir.
Tepebaşı Belediyemiz, zaman zaman sokak hayvanları ile ilgili çalışmalarını sayısal olarak açıklıyorlar. Bir yılda iki bine yakın sokak hayvanı sahiplendiriliyor. Binlercesi kısırlaştırılıyor.
Komşumuzun mektubu “Sevgili Can’ İftarımı yarıda bırakmak zorunda kaldım, yirmi köpek parklarda arabaların altında, nerede kedi bulurlarsa boğuyorlar, tam bir katliam’ bu gece en az üç kedi köpeklerin, saldırısından kurtardım özelikle geceleri sürü halinde geziyorlar nerede bir kedi bulurlarsa, derhal hep birlikte saldırıyorlar, kedilerin genelde kurtulma şansı yok. Hayvan severlerden ses çıkmıyor anlaşılır gibi değil, biz gördüğümüz için insanın tüyleri diken diken oluyor, bu katliamın önüne birileri geçmeli ve durdurmalı, vicdan merhamet duygular yok maalesef? Bir canlı başka bir canlıya zarar vermemeli, burası kent nihayetinde, biz getirdik bu hayvanları, onların yaşam hakkını korumalıyız, seyirci kalmak çok derin yaralar bırakır böyle giderse ki gidiyor”.
KİM KOYUYOR?
Bir de Odunpazarı sokaklarına renkli mamalar konuluyor. Bu mamaları ne kediler ne de köpekler yiyor. Sokaklarda savrulup giden bu mamaların yerine sürekli yenileri konuluyor. Özellikle kediler mamalarda çok seçidir. Sokak kedisi de olsa fark etmez. Kedi kötü mama yemez. Kötü veya iyi mamanın fiyatla bir ilgisi de yok. Mamanın kötü veya iyi olduğunu fiyatı belirlemiyor. Demek ki, belediyeler kadar, evcil hayvan sahiplerine ya da hayvan severlere de büyük görev düşüyor.
![]() |
İngilizlere yaranmak isteyen Son Osmanlı yöneticileri düzmece mahkemeyle 10 Nisan 1919'da idam ettirdiği Boğazlıyan Kaymakam Kemal Beyin son sözleri: “Ecnebi devletlere yaranmak için beni asıyorlar. Eğer adalet buna diyorlarsa, kahrolsun böyle adalet!” kaymakam Kemal Bey, TBMM'nin 14 Ekim 1922 tarihli kanunuyla "Millî Şehit" sayılmıştır. 103 yıl önce kaybettiğimiz Kemal Bey’i bugünde saygı ve özlemle anıyoruz. Mekânı cennet olsun.
![]() |
Bugünlerde bazılarımız Rusya-Ukrayna kapışmasında batılı kaynakların yalanlarına inanıyor. Ukrayna başkanı Zelenski’yi övüyorlar. Başka kardeş şehirlerden vazgeçip, Ukrayna’dan kardeş şehir seçiyorlar.
Ukrayna Devlet Başkanı Viladimir Zelenski, önceki gün telekonferans yoluyla Yunan Parlamentosu’na konuştu. Zelenski’ye iki Azov Taburu komutanı eşlik etti. Zelenski, 19. yüzyılda Osmanlı’ya isyan eden ve Mora’da on binlerce Türk’ü katleden ve Ukrayna’nın Odessa şehrinde kurulan Filiki Eterya örgütünü övdü. Yunan Parlamentosu, Zelenski’yi ayakta alkışladı.
Ukrayna lideri, 1821’de Osmanlı’ya isyan eden ve Mora ile Girit’te on binlerce Türk’ü katleden ve Türkçe’de “Dostluk Cemiyeti” anlamına gelen Filiki Eterya örgütünü şu sözlerle övdü: “Filiki Eterya, burada, Odessa’da kuruldu. Yunan devrimcileri, dün ya bağımsızlık ya da ölüm diyorlardı. Biz de bugün aynısını söylüyoruz. Tıpkı geçmişte olduğu gibi şimdi de Helenizm’in merkezi olan Odessa tehdit altındadır. Bugün Yunanistan ve Ukrayna arasında da bir Filiki Eterya kurulabilir.”
TARİHTE NASIL KURULDU?
Filiki Eterya 1814’te kuruldu. İstanbul ve Batı Anadolu’yu ele geçirerek “Megali İdea” yani Türkler mallarını teslim ettikten sonra ise Filiki Eterya tarafı, anlaşmaya ihanet etti ve Türklere saldırdı. Üç binden fazla Türk katledildi. İskoç tarihçi George Finlay, olayı şöyle anlattı: “Yaralanan kadınlar, kollarında bebeklerle denize koştu. Yunan güçleri, kadınların üzerine ateş açtı. Bebekler kayalara vurularak öldürüldü. Üç-dört yaşındaki çocuklar denizde boğularak öldürüldü.”
Mora Yarımadası’nda, bugün hiç Türk yaşamıyor. Filiki Eterya örgütü ve Yunan güçlerinin katliamlarından önce 80 bin Türk yaşıyordu.40 binden fazla Türk katledildi. Hayatta kalanlar Mora’yı terk etti.
Kısacası, bugün tarih bilmeden, geleceğin vizyonunu çizmeden gelişi-güzel işler yapmayalım. Tarihten ders çıkaralım.
![]() |
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!