Küresel Salgın şartlarında her türlü kural bozuldu. Var olan yasa ve yönetmelikler esnekleştirildi. Ancak, bu durum sonsuza kadar sürecek değildir. Sağlık raporları yenilenmeden, yıllar öce alınan sağlık raporlarına göre doktora gitmeden ilaçlar verildi. Vergi muafiyetleri tanındı. Küresel salgın yaşam biçimini değiştirdi. Yaygın aşılamadan ve virüsün varyant değiştirmesi alınan tedbirleri ve küresel salgın ayrıcalıklarının sona erdiğini gösteriyor.
Geçtiğimiz günlerde Bulgaristan’a gittim. Kısa bir balkan turu yaptım. Birkaç kişi dışında maske takan yoktu. Yani, küresel çaptaki salgının sonlarına gelmiş bulunuyoruz. İki yıllık süreçte vazgeçtiklerimiz tekrar önümüze gelecek. Eski günlere döneceğiz. Bu kez küresel salgının etkilerini temizleyeceğiz. Mesela, onu getirdiği ekonomik sorunlarla uğraşacağız.
KORSANLARLA MÜCADELE
İki yıllık süreçte salgından en çok etkilenenlerin başında, organizasyon şirketleri, oteller ile yeme ve içme mekânları geldi. Eskişehir’de düğün salonu işletmecileri ve organizasyon şirketleri bir araya gelerek, kısa adı EDOD olan ‘Eskişehir Düğün Salonu İşletmecileri Derneği’ kurdular. Dernek yasa ve yönetmeliklere uygun olarak çalışan vergisini ve sigortasını veren işletmeler tarafından kuruldu. Bir de kural tanımadan başka amaçlı kurulan ancak, korsan çalışan kuruluşlar var. Mesela kır lokantası çalıştırıyor. Masaları toplayarak düğünde yapıyor. Korsan işletmeler çok sayıda insanın mağdur olmasına da neden oluyor.
Eskişehir Düğün Salonları İşletmecileri Derneği korsan firmalara karşı Eskişehirlilerin mağdur olmamasına uğraşıyor. Bu nedenle dernek ilçe belediyelerinden yardım istedi. Ruhsatları olmayan işletmeler, gelişi güzel organizasyonlarda bulunarak yeni evlenecek çiftlerin mağdur edemeyecek. Dernek başkanı Cem Ekin ve yönetim kurulu üyeleri ilçe belediyeleri ile de tek tek görüştüler.
Başkan Ekin diyor ki,”Pandemi ile birlikte hayatımıza giren olumsuz yaşamın etkilerinin en büyüğünü gelin ve damatlarımız ile birlikte düğün salonu işletmecileri üstlendi. Şu an ise düğün merasimlerinin yapılması planlanan bazı yerlerin kanuna ve hukuka aykırı olarak düğün salonu işyeri açma ve çalıştırma ruhsatı olmadan düğün salonu gibi işletildiğini görmekteyiz. Bizler çok düğün salonu ruhsatlı işletmelerimizi ayakta tutabilmek için çok büyük kira yükü, personel maliyetleri gibi masrafların altına giriyoruz ve dünyanın bulunduğu ekonomik sıkıntılar içinde ayakta kalmaya çalışıyoruz. Nasıl bir tekel bayi, market, kafe, restoran, kahvehane ruhsatı olmadan işletilemiyorsa ya da bir markette restoran hizmeti verilemiyorsa. İşyeri çalışma ruhsatı konusu kahvaltı salonu, restoran, et mangal, havuz başı ya da herhangi bir ruhsat almış işyerlerinin düğün, nikâh, nişan ya da bir merasim yapması amacı dışındadır ve kanuna aykırıdır”.
DUYARLI OLACAK KURULUŞLAR
Belediyeler, Valilik, kaymakamlıklar, Çevre Şehircilik Bakanlığı bu konuda çalışma yapacak. Dernek başkanı ve yöneticilerin ziyaret ettiği Tepebaşı belediye başkanı ve belediye yetkilileri ruhsatların da düğün salonu yazmayan yerlerde düğün yapılamayacağının altını çizdiler. En başta gelin ve damadın daha sonra da alilerinde mağduriyeti baştan önlenmiş olacak.
![]() |
Türkiye Rusya dostluğu tarihte denendi. Ukrayna’nın ise geçmişi 30 yıllık bir devlettir. Tabii ki, devlet olarak kabul edebilirsen. Dün bir dostum aradı. Antalya’daki akrabasının ürettiği salatalıklara Pazar aradığını söyledi. Bir kamyon salatalık yollayacak hem de kilosu bir liradan. Arkadaşım karını üstüne koyarak satacak. Arkadaşımın işi bu olmadığı için teklifi uzun uzun düşündükten sonra ret etti.
İnsanlarımızda Rusya ile Ukrayna arasında kaldı. Türkiye’de yapılan bir araştırmaya göre Türklerin en güvendiği devlet Amerikan devleti olduğu ortaya çıktı. Ülkemizde önemli bir derginin sahibi olan başka bir arkadaşım ise şunları söyledi:”Bütün uyarılara karşı NATO’yu burnunun dibine kadar sokacaksın. Milyonlarca insanını yitirme pahasına kovduğu Nazilerin yeni yetmelerini darbe ile iktidara getirip kışkırtmalara başlayacaksın. Rusya da bunu kabul edecek, öyle mi? Yok öyle bir dünya! Bu trajedinin asıl sorumlusunun ABD emperyalizmi ve NATO olduğunu tespit etmeden söylenen her söz boştur”. Bu arkadaşım düşüncesi bu şekildedir.
İstanbul’da yaşayan liseden sınıf arkadaşım ise sosyal medya hesaplarından uzun uzadıya Rusya’nın tarihte Türkiye’ye yaptığı katkıları, kurtuluş savaşından başlayarak anlatmış. Arkadaşım yazısının en beğendiğim bölümü ise şudur:”
Neden Atatürk, “gözüm Sakarya’da, kulağım İnebolu’da” diyordu sizce? Kurtuluş Savaşı’nda ikmal teşkilatının başında bulunan Korgeneral Muzaffer Ergüder’in, 1925 yılında bu başarı için sarf ettiği “Kurtuluş Savaşı’nda bir avuç deniz subayımız ve laz takaları olmasaydı, ne İnönü’ler, ne Sakarya ve ne de Dumlupınar ve de dolayısıyla Kurtuluş Savaşı olmazdı” sözlerine ne eklenebilir ki? Cem Karaca ‘’Kavga’’ isimli şarkısında işte bu denizcileri anlatır. (Üç kardeş emaneti aldılar bir dereden/İlyas, Temel, Süreyya kürekler siya siya/Emanet makinalı, tüfekler hoçkis marka..)”
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!