Geçenlerde ondan bahsetmiştim. Bizim mahallenin sütçüsünden. Her sabah köyünden ineklerini sağarak, belirlediği mahallerde abonelerine süt dağıtan sütçünün bir aydan bu yana karamsarlığı iyice arttı.
Eskiden ‘Fabrika çalışıyor mu?’ sözüme çok gülen sütçü, bir aydan bu yana” Çalışıyor da, nasıl çalışıyor, birde onu sor” sözünü ekledi. Yeme gelen sürekli zamlar ineklerden kurulu fabrika sahibi olan sütçümüzü de zorluyor. Dün mahalledeki fırının sahibi unun çuvalının bir haftada 270 liradan 350 TL’ye çıktığını söyledi. Fırıncı bir ekmeğin fiyatının 4 TL’ye yükselebileceğini sözlerine ekledi. Lokantacı arkadaşımın, o bilinen marketlerden ikişer ikişer Ayçiçek yağı topladığını biliyorum. Belki de, 30-40 yıldır piyasadaki 4 teneke Ayçiçek yağının sadece bir tanesini Türkiye’de üretilebilir. Diğerleri, homojen halde ithal ederek yağ fabrikalarımızda işleniyor. 4 teneke yağ üretebilecek, Ayçiçek yetiştirme kapasitesine sahibiz.
Sadece hububat veya yağ üretiminde mi fiyatlar yükseliyor. Evdeki ‘Badem’in yani kedinin maması az kaldığı için sürekli mama aldığım yere gittim. Kiloda 5 TL zam gelmiş. En son gelen bir kamyon mamada farkın 11 bin lira olduğunu öğrendim. Satıcı, sokaklarda hayvan besleyenlerinde zorlanacağını, hayvanların daha az yem yemek zorunda kalacağını söyledi.
VARDA VAR…
Sonrası da var. Eve gelirken, tanıdığım bir aile kızına önümüzdeki günlerde düğün yapacak. Pahalılığın, küresel salgından daha kötü olduğunu söylediler. Niye sorumuza ise” Geçen hafta bilinen markaları satan bir mağazaya takım almak için gittik. Fiyatı öğrendik. Bir yere daha bakıp geleceğimizi söyledik. Yarım saat sonra geldiğimizde o fiyatlardan satmaktan vazgeçtiklerini söylediler. Çok üzüldük” diye cevap verdiler. Durum budur.
BİZ GEÇEN HAFTAYI HELALLEŞME İLE GEÇİRDİK
Siyasetçiler ya da ülkede yaşayanlar olarak çözmemiz gereken sorunlar var. Küresel pazarlardan ya da yurtiçi piyasalardan kaynaklanan sorunlar birleşince büyüyor. Aynı gemide olduğumuza göre sorunları hep birlikte sağduyu ile çözmeliyiz. Bir parti lideri bu şartlarda, pek çok işlerden, tarihteki bütün suçlardan partisi sorumluymuş gibi bir hava yaratarak tartışma başlattı. Bu kadar gürültüye gerek var mıydı?” Gelin bütün partiler helalleşelim” deseydi, bu kadar gürültü kopar mıydı? Sonra düzeltmeye çalışıldı. Ama nafile bir çaba gördük Diş macunu kabından çıkınca geriye sokulabilir mi?
Cumhuriyeti kuran iradenin koltuğunda oturan biri Cumhuriyet döneminin uygulamaları hakkında sadece partisi adına özür dileceği anlamını kamuoyuna verebilir mi? Cumhuriyetçi kesimin anında konuşmaya öfke göstermesi en doğru harekettir. Bu kadar sıkıntı içinde iktidar programları hazırlanmalı ve program anlatılmalıdır. O programda Atatürk’ün programı ele hazırlanarak hazırlanabilir. Özellikle iktidara gelme iddiası taşıyan muhalefet, bir iktidar programı hazırlamalıdır. Kitlerde duyulan kuşku, muhalefetin iktidara geldiğinde hangi sorunu nasıl çözeceğini anlatması noktasında düğümleniyor. Vaatlerin karşılığı nerelerdedir? Proje ve çözüm yolları nedir? Vatandaş bunu arıyor.
NEREDEN Mİ BİLİYORUM?
Peki, bu konuları niye iddia ediyorum. Ya da nereden biliyorum. Elbette, halktan mahallemizin sütçüsünden biliyorum. Halkın belki her zaman sesi çıkmıyor. Ancak, iletişim çağını geçtik. Dijital çağda yaşıyoruz. Herkes olayları en ince ayrıntısına kadar takip ediyor. Sütçümüz diyor ki,” Bakıyorum. Tüm siyasetçiler eleştiride bulunuyor. Biz biliyoruz. Yem fiyatını, akaryakıt fiyatını. Yaşamın içindeyiz ve ta kendisiyiz. Zamları, piyasaları eleştirenler, ekonomi uzmanları da dâhil, çözüm yolarını da anlatmalıdır. Özellikle siyasetçiler eleştirilerde bulunduklarında biz şunları, şöyle yapacağız demeleri gerekir. Yoksa söylenen sözler kuru lakırdılardan ibarettir”. Hayatını sütçülükle kazanan, eğitimi az olan biri böyle diyor. Peki, kaç ders çıkaran siyasetçi var.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!