Dünyanın Korona Virüs salgınından ya da Covid-19 hastalığından çıkaracağı dersler var. İçinde bulunduğumuz koşullarda sağlık ön planda olduğu için, hiç kimse olayın ekonomik boyutuna pek bakmıyor. Birçok iktisatçı salgının sona ermesinden sonra İtalya ve İspanya’nın İngiltere’yi takip ederek Avrupa Birliğinden ayrılacağına işaret ediyor.
Liberalizm ülkemizde ‘Çikita muz’ ve Özal’ın “ Benim memurum işini bilir” sözleri ile başlamıştı. Ardından, özelleştirme furyası başladı. Özal ve sonrası iktidara gelenler liberalizm adına özelleştirmelere hız verdi. Devletin ayakkabı üretemeyeceği, hayvancılık veya kasaplık yapamayacağı söylendi. Sonra Tekel ortadan kalktı. Bu türden uygulamalar dünyanın her ülkesinde 80’ler de liberalizm ve özgürlük adına yapıldı.
Şimdi, dünya salgın bir hastalıkla mücadele ediyor. Amerikan valilileri ortaya çıkarak, maskelerin fiyatlarının en az 10 kat atmasını nedeniyle sağlık malzemesi üreten firmaların devletleştirilmesini istiyor. Liberalizmin öncüsü Amerika’nın karşı karşıya kaldığı çıkmazı herkes görüyor. Basit bir tahlil için binlerce dolar para isteniyor. ABD vatandaşları da, devletin ne işe yarayacağını sorguluyor.
Liberal ekonomilere sahip olduğu düşünülen İtalya ve İspanya’daki salgının boyutları iki ülkenin salgın sonrasında birlikten çıkmayı gündeme getirecek gibi görülüyor. Bir süre önce gittiğim Bulgaristan da aynı olayı gözlemledim. Herkes Almanya’nın bütün Avrupa’yı kendisine bağladığını ve her Avrupa ülkesine dayatmalarda bulunduğuna inanıyor.
AVRUPA’DA SAĞLIK VARDI
Hâlbuki bize Avrupa ülkelerinde sağlığa ve insan haklarına büyük önem verildiği söyleniyordu. Demek ki, söylenenler doğru değilmiş. Başta Fransa ve İspanya bugün yeniden kamuculuğa dönüşün çarelerini arıyor. Sağlık Bakanlığımız özellikle altını çizerek, Korona virüs tanısının ve tedavisinin ücretsiz olduğunu söylüyor.
Fransa da ekmeği ve insanca yaşama talepleri için direnen, emeklilik haklarına sahip çıkan göstericilere güvenlik güçlerinin nasıl saldırdığını bütün dünya televizyon ekranlarından izledi. Fransa’nın sağlık konusu da son yaşanan Korona virüs salgınına karşı nasıl hazırlıksız olduğunu gördük. Doktoruna, sağlık çalışanına, halkın güvenliğini sağlayan polise jandarmaya basit bir korunma aracı olan maske sağlanamaması, Fransız sağlık sisteminin durumunu gözler önüne serdi. 600 Doktor ve sağlık çalışanının oluşturduğu platform yeterli korunma araçları sağlanmadığı gerekçesiyle Başbakanlarına dava açtı.
Son 30 yılda Fransa’da gerçekleşen eylemlerde öne çıkan sorunların ancak güçlü bir sosyal devletin kamucu politikalarıyla çözülebileceği gerçeğini ortaya çıkardı. Fransız sosyal güvenlik sistemi 19. yüzyılın son çeyreğinden bugüne kadar işçi sınıfının kanı, canı pahasına, tırnaklarıyla söke söke kazanılmıştı. 20. Yüzyılda ve sonrasında Fransa’da iktidara gelen sağcısı- sosyal demokratları kazanımları bir bir yok etti.
AVRUPA VE İRAN ÖRNEĞİ
İtalya’da mahkûmlar cezaevinde isyan çıkarmış, yatakhaneleri ateşe vermiş, kaçmaya çalışmışlardı. Devletin virüs karşısındaki tedbirlerine güvenmiyor, mahkûmları da yok saydığını düşünüyorlardı. 27 cezaevinde isyan patlamış, 6 mahkûm öldürülmüş, kaçanlardan 30’u yakalanarak yeniden cezaevine tıkılmıştı.
İtalya’nın mahkûmlara yaklaşımı böyle oldu. İran ise salgından etkilenmemeleri için, 85 bin hükümlüyü geçici olarak serbest bıraktı. Daha önce de 70 bin hükümlüyü serbest bırakmıştı.
İngiltere’de hükümet virüs için tedbir almayı pahalı buldu. “Sürü bağışıklığı” yolu ile ölen ölsün kalan sağlar bizimdir diyordu. Tepkiler üzerine “vazgeçtim” dedi. İngiltere’nin virüslüler var diye sahip çıkmadığı gemiye Küba sahip çıktı. Çin kısa sürede virüs engelledi. Normal yaşama dönüyor.
Küba bununla da kalmadı. Masraflı oluyor diye hastaları arasında ayrım yapan İtalya’ya da insanlık dersi verdi. 25 hekim, 10 ton tıbbi malzeme gönderdi. Emperyalist Batı’nın boğmaya çalıştığı Rusya, kendi salgını ile boğuşuyorken, ulaşabildiği her yere yardıma koştu.
Türkiye Avrupa Birliği dışındaki bir ülke olarak virüs salgınından aldığı tedbirler ile en az etkilenen ülke oldu. Ülke dışındaki öğrencilerimiz, yurttaşlarımız Avrupa’dan uçaklarla taşındı. Çin’in deneyimlerinden faydalanıldı. Tahlil yapmak için hem yerli üretime hem de Çin’den gelen kitler hastanelere dağıtıldı. Çin de kullanılan ilaç, Çin den sonra dünyada ilk kez Türkiye’de kullanıldı. Ankara’nın sadece batılı merkezli düşünmemesinin faydası Türk insanı tarafından da görüldü.200 ‘e yakın ülkeyi olumsuz etkileyen virüs salgının sona ermesinden sonra en az etkilenen ülkelerinin başında Türkiye geleceğine inanıyoruz.
İNSANLIK DA BİZDE
Ülkemizin her tarafında kaymakamlarımız ‘Vefa Sosyal Destek Grupları’ oluşturdu. Dünkü gazetemizde Sarıcakaya ilçemizde oluşturan grubun güvenlik güçleri ile birlikte kırsal alanda yaptıkları çalışmaları gördük. Gurur duyduk. Mehmet Akif’i bir kez daha analım, tek dişi kalmış canavarlar kötü günde daha iyi belli olur diyelim.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!