Yıllardır çalışmalarını sürdüren ve Eskişehirlinin beğenisi kazanan Şehir Tiyatroları ile senfoni orkestrası bir ilk gerçekleştirdi. Şehir Tiyatroları genel sanat yönetmeni Ali Eyidoğan derlediği, uyarladığı ve yönettiği ‘Böyledir Bizim Sevdamız’ müzikalini Eskişehir seyircisinin karşısına getirdi. Biz de müzikalin ilk gösteriminde yerimizi aldık. Şimdi de, okurlarımız için müzikalle ilgili düşüncelerimizi paylaşmak istiyorum.
BİR ŞEY ANLAMADIK
Zülfü Livaneli’nin hayatından kesitlerin verilmesinden yola çıkılarak, yazıldığı açıklanan müzikalin ilk gösteriminden önce, özellikle şehir gençlerine açık gösterim yapıldı. Bu gösterim prova niyetine, sahnelendi. Bizden bir gün önce müzikale gittiğini bildiğim, tanıdığım gençlere müzikal üzerine düşüncelerini sordum. Gençler anlamadıklarını, Türkiye’nin bilmedikleri 1960 devrimi ile 12 Mart 1970 muhtırası, 12 Eylül darbesi gibi konuların ele alındığını söylediler. Yani, ‘Y’ ve ‘Z’ kuşağına tarihi başka bir tarzda anlatmalıyız. Günümüzde, siyasi yelpazenin neresinde durursa, dursun bu hatayı her türden siyasetçi de yapıyor. Bu iki kuşağın, anlatım dili çünkü çok farklıdır. Türkçe konuşmamıza rağmen, iki kuşaktaki gençlerimizi anlamakta güçlük çekiyoruz.
TORBA YASALAR GİBİ
Ali Eyidoğan, Livaneli’nin hayatını okuduktan sonra, ‘Böyledir Bizim Sevdamız’ müzikalini yazmış. Aslında Livaneli’nin hayatını ikiye ayırmak gerekir. Devrimci olduğu veya olmaya çalıştığı dönem ve olmadığı dönem şeklinde ayırmalıyız ki, Livaneli daha iyi anlaşılsın. Her şeyden önce siyasetin neresinde olursa olsun, partisiz mücadele edilmez. Livaneli yurtdışına kaçmadan önce eski TİP ve TKP çizgisinde olmasına karşın, müzikalde de belirtildiği gibi, bir öğretmenin ihbarı üzerine gözaltına alındığını söylüyor. Aydın sorumluluğu içinde değil, partili mücadeleyi ret ediyor. Bireysel takılmayı, kendisini ön plana çıkarmayı seviyor.
ŞEMSİYE AÇIYORLARDI
Avrupa’da ‘sosyalist’ kimliği ile ilgi görüyor. Şöhrete kavuşuyor. 12 Eylül’den sonra ülkeye geri döndüğünde Livaneli ne yapıyor? Devrimciliği ve sosyalistliği bırakarak, sosyal demokratlığın bile gerisine düşüyor. Sosyal demokrat bir partiden belediye başkanı olmaya çalışıyor. Ali Eyidoğan, Livaneli’nin son dönemine yani 12 Eylül’den sonraki yaşamına müzikalinde yer vermiyor. Bir yerde Livaneli’nin yaşam öyküsünü müzikalinde kesiyor. Livaneli gibi eski TİP ve TKP çizgisinde olanlar da, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra, partilerini ve çizgilerini terk ederek liboş çizgide yer aldılar. İsimleri boşta kalan partilerine başkaları sahip çıktı. Partilerinin isimleri gecekondu misali bir gecede işgal edildi. Bu partilerin sempatizanları, Sovyetler Birliği dağılmadan önce Moskova’da yağmur yağdığında, Ankara’nın 40 derece sıcağına rağmen şemsiyelerini açıyorlardı. Yani, Moskova ne söylerse, onlar burada aynı şeyleri söyleyerek, devrimcilik yaptıklarını, sosyalist olduklarını zannediyorlardı. Türkiye’ye özgü bir siyaset biçimi ortaya koyamıyorlardı. Bu siyasetin o günlerdeki temsilcisi, şimdi ilçe belediye başkanlarımdan biridir. O günlerden kalma alışkanlık ile bugün de siyaset geliştiremiyor. CHP’nin danışma kurulunda, yaptığı konuşmada 1930’lu yıllardaki gibi CHP’li olamayacağını, gerekirse yeni Atatürk bulacaklarını söylüyordu. Bu şahıs, 1930 yılında CHP’nin iktidarda olduğunu unutuyor. Ya da bilmiyor. İşte, bunlara da günümüz siyaset jargonu ile Yeni CHP’liler deniliyor. Kayyumlar bunun için geliyor. Suyun yatağını değiştirirsen, sele maruz kalırsın. Tutmaz.
BESLEME BASIN
Eyidoğan, Livaneli’nin liberal olduğu dönemi müzikalinde es geçerek, tarihten başka kesitler ekliyor. Eyidoğan’ın ekledikleri başka bir çalışmanın konusu olmalıdır. Eyidoğan kestiği yerlerde, en başta şehit edilen gazetecilerin yaşamlarına geniş ver veriyor. Bu durum hoşumuza gitti. Gazetecilerin çektiği çileyi iyi bilmek gerekir. Şehrimizde doğru haberlere, haberlerin doğru olduğunu kabul ettiğini belirtmesine rağmen ‘besleme basın’ söylemleri ile tepki gösteren, bir belediye başkanımız var. Gazetecilik yaptığını söyleyen, Evrenlere heykeller yapan bu başkan da, bu müzikalden dersler çıkaracaktır. Buğday başakları gibi, yükseldikçe alçakgönüllü olmayı öğrenecektir. Hayat derslerle doludur. Sonra Eyidoğan Livaneli’nin müzikalinde kestiği liberal dönemine gezi olaylarına kadar birçok konuyu eklemiş. Yani, iktidarın torba yasaları gibi bir durum ortaya çıkmış. Müzikali izlerken aklıma ‘torba yasalar’ geldi. Livaneli’nin ‘ağlak dönemini’ müzikalde güzel yansıtan Eyidoğan’ın yerine o liberal döneminin de neler yapılabileceğini düşündük. Bir şey bulamadık.
SON SÖZ
Eyidoğan, ilk kez komün çalışması yaparak, bir müzikal ortaya çıkarmıştır. Bu çalışmalarına devam etmelidir. Bertolt Brecht, Sabahattin Ali, Nazım Hikmet üzerine çalışmalar yapmak Eyidoğan’a yakışacaktır. Orkestra şefi Aytuğ Ülken ve orkestra Livaneli müziklerini Londra Filarmoni Orkestrası’dan daha iyi seslendirdi. Ben de Livaneli müziklerinden oluşan Londra Filarmoni Orkestrasının CD’sinin yanına, Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası’nın CD’sini koymak isterim. Livaneli şarkılarını dinlemek istediğimde, Leman Sam’ın, Londra Filarmoni Orkestrasının yanı sıra, şehrimizin senfoni orkestrasının CD’sini de dinlemek isterim.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!