Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü 80. ölüm yıldönümünde özlemle anıyoruz. Cumhuriyeti yoktan var edenler, ülkenin tapu senedini almaya Lozan’a gidecek takım elbiseleri yoktu. Atatürk döneminde Cumhuriyetimiz dünyada en hızlı kalkınan iki ülkeden biri olmuştu. Bu açıdan 10. Yıl marşı gerçekten önemli bir marştır.
Atatürk’ü ölüm yıldönümünde hepimiz gerçek anlamda anmalıyız. Atatürk’ü anlamak onun eserlerine devrimci bir ruhla, anlayışla sahip çıkmakla olur. Yoksa Atatürk’ü anmak heykel Atatürkçülüğüne veya balmumu Atatürkçülüğüne indirgemekle olmaz. Kimileri bugünde Atatürk aramakla meşguller. Bu da yanlış bir tutumdur. Hepimiz Atatürk olmalıyız. Atatürk gibi düşünmeliyiz.
TAM BAĞIMSIZLIKTAN YANAYDI
Bence Atatürk’ün en önemli anlayışı emperyalizme karşı olması ve mandacılık anlayışından uzak olmasıdır. Yani o tam bağımsızlıkçıydı. Ya İstiklal, Ya Ölüm onu en iyi tarif eden sözdür. Cumhuriyet ilan edildiğinde Lozan’a gidecek heyete zor elbise bulunmasının yanı sıra, ülkede erkeklerinin çoğu savaşlarda şehit olmuştu. Okuma-yazma oranı yüzde 3’dü. Ülkede bulabilenler Fransız köselesinden ayakkabı, Amerikan bezinden elbise giyer. Fransız patiskası kullanırdı. Sümerbanklar bu yoklukta ortaya çıktı. Bugünlere kolay gelinmedi.
UÇAK SATAN ÜLKE KONUMUNA GELDİ
Cumhuriyetin kuruluşundan on yıl sonra ise uçak üreten ülke konumuna gelmişti. Yurtdışına bile uçak satılıyordu. 10 yılda dünyanın kendi kendine yeten 7 ülkesinden biri olmak, öyle kolay başarılacak bir iş değildir. Atatürk ve arkadaşları kısacası cumhuriyeti kuran zihniyet bunu başardı. Atatürk milletine hiçbir zaman yalan söylemedi. O her zaman halkına karşı, dürüst ve samimi oldu. Milletin sorunlarını çözmeyi kendine şiar edindi. Bölge ülkeleri ile hep kardeşlik ilişkileri kurdu. Hep şunu söyledi: “Suriye Irak ve Türkiye kardeştir, bir ittifak kurup silahlarınızı emperyalistlere çevirin” Bugün de Atatürk’ün bu öngörüsü bölgemizde gerçekleşiyor. Suriye’deki emperyalist yayılma, Türkiye dâhil, İran ve Rusya’yı birleştirdi. Bir anlamda tarih kendisini tekrar ediyor.
AKLA VE BİLİME İNANIRDI
Atatürk, işgal altındaki İstanbul’dan işgal altındaki Anadolu’ya milli mücadeleyi başlatmak için yola çıktığında boğazda İngiliz Devriyeleri tarafından durdurulup silah ve cephane araması başlayınca gülümseyerek,” Silah götürdüğümüzü sanıyorlar. Kafa götürüyoruz” dedi. Aklın ve bilimin silahlardan daha üstün olduğunu biliyordu.
TEŞKİLATÇIYDI
Atatürk’ün teşkilatçılığı çok iyi bildiğini halkı milli mücadele için teşkilatlandırmayı başardığından öğreniyoruz. Atatürk bu konuda şunları söylerdi:”Kuvayi Milliye, namuslu bir insanın yastığının altındaki tabancaya benzer, namusunu kurtarması için hiçbir ümit kalmadığı anda, hiç olmazsa intihar etmeye yarar”
GENÇLERE VE ÇOCUKLARA EMANET
Atatürk kadınlardan sonra en çok gençlere ve çocuklara ilgi gösterildi. Avrupa ülkelerinden çok önce Türk kadını seçme ve seçilme hakkına sahip oldu. Cumhuriyetin kuruluşuna giden yolda iki önemli bayramın birini gençlere diğerini ise çocuklara armağan etti. Bağımsızlığın korunmasına ve cumhuriyetin devamını gençlere bıraktı. Bunun için gençlerin ve çocukları eğitimi ülkenin geleceği için büyük önem taşıyor.
ÖZLEM VE SAYGI İLE
Cumhuriyet kurulduğunda toplu iğne bile üretemeyen ülkeden bugün dünyanın en önemli sanayi ürünlerini üreten ülke konumuna geldik. Elbette, eleştirilecek yönlerimiz ve eksik yapılan bir şeyler olabilir. Yokluk içinde sıfırdan bir millet yaratmışız. O Türk Milleti Atatürk’ün ve Cumhuriyeti kuranların yol gösteriliciliği sayesinde bugünde daha büyük atılımlar yapacak gücü kendinde buluyor. Dünya var oldukça Atatürk’ün ve arkadaşlarının kurduğu cumhuriyette yoluna devam edecektir. Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ü ölüm yıldönümünde özlemle ve saygı ile anıyoruz.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!