Birkaç gün önce Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ile Ahmet Ataç’ın sosyal medyadan paslaşmasını dile getirmiştim. Paslaşmayı ‘Siyasette Aşk ve nefret’ söylemi olarak yorumlamıştım. Seçimin normal takvimi 2023 olarak görülüyor. Bende en azından erken seçim olsa bile 2023 tarihine yakın olacağını düşünüyorum.
Zaman zaman Eskişehir üzerine yapılan tartışmalardan biri de Eskişehir’in sağ mı? Yoksa sol siyasete mi? yakın olduğu şeklindedir. Orta Anadolu merkez sağ seçmen ağırlıklı olduğuna göre, milletvekili dağılımında sağ yelpazede bulunan milletvekili sayımızın fazla olması nedeniyle, Eskişehir’de sağ ağırlıklı yapılardan biri olarak görülebilir.
Belediyelerde durum ise değişiyor. Büyükerşen ve Ataç ikilisi, seçmenin tercihini etkiliyor. Değiştiriyor.
BAŞKA MAHALLE
Hangi seçim öncesiydi. Bilmiyorum. Yılmaz Hoca ile tesadüfen karşılaştık. Beni bir yere götüreceğini söyleyerek, arabasına bindirdi. Başka bir siyasi partinin tabanından olduğunu düşündüm kadın seçmenler gittiğimiz salonu ağzına kadar doldurmuştu. Toplantıdan yani Yılmaz Hoca’nın konuşmasından, nutkundan sonra kuyruğa girerek, fotoğraf çektirdiler. Kimde var makine. Bende, çek çek bitmiyor. Haber yapmayacağız diye de söz vermişiz. Kadınlardan birinin verdiği elektronik posta adresine fotoğrafları göndererek sildim.
Sonra toplantıdan keyifle ayrılan Yılmaz Hoca, “ Ne diyon” diye sordu. Seçimin bittiğini düşündüğümü belirterek, hayırlı olmasını diledim. Bugünde seçim yok deniliyor, çalışması sürüyor. Yıllardır Ataç topluyor. Adına da ‘Ataç gönüllüleri’ adı verilen geniş organizasyon çalışıyor. Seçimlere birkaç ay kala, her meslekten insan ellerinde Ataç’ın ve hocanın seçim broşürleri ile Eskişehir’i karış karış geziyorlar.
Ataç, Tepebaşı gönüllülerini 5 Aralık Dünya Gönüllüler Gününde bir araya getirdi. Heyecanı tazeledi. Eski DSP’liler ile eski yeni CHP’liler, Ataç ile bir araya geldi. CHP’nin ağır toplarından, efsane isimlerinden biri olan Abdülkadir Adar da, bu bir araya gelişe şahitlik etti. Mesajın gittiği adresler bellidir. Ataç’ın, safları sıkıştırmış olduğu görülüyor.
![]() |
Anadolu Üniversitesinin öğretim üyelerinden Prof. Dr. Kemal Yakut, aynı zamanda üniversitenin Odunpazarındaki Cumhuriyet Müzesinin de müdürlüğü görevine devam ediyor. Yakın tarih ve Eskişehir ile ilgili kitapları var.
Geçtiğimiz günlerde Kemal Hoca, 1923 yılında Eskişehir’de kurulan “Rumeli Muhacirin Cemiyet-inin belgesini paylaştı. Osmanlıca belgede şunlar yazıyordu:” Cemiyet maksad ve gaye olarak fakir ve yetimlerin ta’lim ve terbiyelerine rehber olarak refah ve saadetlerini teemmül ve bilhassa teşekküllerine meydan vermeyecek surette sanayi’ şubeleri küşad ve sa’y ve ameli sevk ederek hem cins arasında yalnız müstehlik değil, müstahsil olmalarını te’min maksad-ı ulviyesini rehber-i hareket edinmiştir.”
Yani, Eskişehir’e balkanlardan ve Rumeli’den gelenler, daha 1923 de bir araya gelebilmek, yeni geleceklere yardımcı olmak amacıyla dernek kurdular. Eskişehir’e göçler balkan savaşları veya 93 harbi denilen dönemde kesildi.
Sonra 1950 ile 1951 de Balkanlar’dan Bulgaristan’dan rejim değişikliği nedeniyle göçler başladı. 1951 göçü ile bizim aile de 12 kişi olarak Eskişehir’in Sivrihisar ilçesini tercih etti. Yani 1951 den bu yana ailecek dünyanın merkezindeniz.
ES BAL-GÖÇ
1980 den sonra göçlerin artacağı görülünce bu kez ilk önce Bursa’dan başlayarak, Balkan Göçmenleri Derneği kuruldu. Kısa adı ile Bal-Göç olarak bilinen dernekler Türkiye çapında bulundukları ilin kısaltılmış ismini de alarak kuruldu. Eskişehir’deki bu dernekte ES-Bal-Göç olarak faaliyetlerini sürdürüyor. Bine yakında üyesi var. Son aylarda dernek Bulgaristan seçimleri nedeniyle Eskişehir’in ve Türkiye’nin gündemine oturdu.
Eskişehir’de Bulgaristan seçimleri ile ilgili açılan sandığı üçe çıkardı. Eskişehir’de iki sandık, Bilecik’te açılan bir sandık ES-BAL-GÖÇ’ün çalışmaları sayesindedir.
Neyse, devam edelim. Kemal Hoca’nın ortaya çıkardığı bu belgenin 1980 yıllarından itibaren takipçisi doğal olarak bu dernektir. Tabii, suların bulandığı ortamlarda çeşitli dernekler, isimleri bilinmeyen, duyulmayan partiler bile ortaya çıkar. O derneklerden biri bir-iki ay önce Balkanlardan gelen kuşakların kuşakları ile kuruldu. Kemal Hoca’nın dağıttığı belgeden sonra da mirasçılığa soyunuldu.
Yine dernek, Eskişehir’de göçmenlerin kullandığı oylar ile Bulgaristan’da üçüncü sıraya oturan Türklerin partisinin başarısını, seçmen olmayan ve Bulgaristan ile hiçbir bağı olmayan kişilere bağladı. İlk önce Eskişehir’de oturan ve sandığı ES BAL-GÖÇ öncülüğünde patlatan Türklere teşekkür etmek gerekmez mi? Böyle iş ve dernekçilik olur m? Ezberle iş yürümez. Bilinç ve akıl gerekiyor.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!