Her şeyden önce ‘köşe yazarlığı’ Türkiye’ye özgü bir olaydır. Köşe yazarlığını zaman içinde ortaya çıkaranlar, herhalde hazır, pişmiş düşünceleri okuyucuya iletmek istemişler. İlk önceleri köşe yazarlarının hepsi gazetecilerden oluşurdu. Kıdemli gazeteciler gazetelerinde daha kıymetli sayfalarında yazılarını yazarlardı. Sonraları, gazetecilikle ilgisi olmayanlarda köşe yazarlığına başladı. Eskişehir’deki gazetelerde de, gazetecilik mesleği dışından çok köşe yazarı var.
Bu köşe yazarlarına ne iş yaptıkları sorulduğunda, gazeteci olduklarını söylerler. Hâlbuki gazetelerde, gazeteci olmadan köşe yazanlar doktorluktan, esnaflığa kadar pek çok iş de çalışıyorlar. Gazeteciliğin böyle çekici bir durumu var. Uğur Mumcu, gazeteci olmadan köşe yazarlığı yapanlara,”Bilgisi olmadan fikir beyan edenler” nitelendirmesi yapardı.
Şimdi, bakıyorum da, Eskişehir’deki bizim dışımızdaki bazı gazetelerde yazan gazeteci olmayan köşe yazarları erken seçim söylemleri artınca, siyasete dalmaya başladılar. Takım tutar gibi, kafalarındaki milletvekili ve belediye başkan adaylarını övüyorlar. Erken seçim olur mu? Elbette bugünden bilemiyoruz. Ancak, bu köşe yazarlarının dışında, şehrimizde önümüzdeki dönemde yani ilk yapılacak genel veya yerel seçimde aday olmak isteyen bürokratlarda da bir kıpırdanma var. Bu bürokratlar siyasi havayı koklamaya başladı.
Biz klan diyoruz ya, klanın çevresinde de listelere girebilmek için mücadele başladı. Gazetelerde bu işe alet oluyor. Bir gün, şehrimizin bir gazetesinin manşetine öbür gün bir seçilmişimiz destek veriyor. Bir gün sonrada bu seçilmişimiz, partisinin en yüksek yerindeki göreve hazır olduğunu, genel başkanında destek verdiğini söylüyor. Yani, seçime hazırlık tam gaz gidiyor.
Seçimin erken veya normal sürede olması önemli değil. Onlar şimdiden pozisyonlarını alıyorlar. Sonuçta ne çıkarsa bahtlarına olacak. Demek ki, harcanacak paraları var. Yine de, siyasetin sol cenahındakiler klana dikkat etmeleri gerekiyor.
Son günlerde şehrimizdeki pek çok olumsuz konuyu bizim dışımızdaki bazı gazeteler yazamıyor. Bu arkadaşlara konular aktarılınca, bunlarda 2 Eylül gazetesinin yolunu gösteriyorlar. Bizleri yakından takip edenler bu durumun farkındalar. Son günlerde şehrin sorunlarını bizlere iletenlerden çok telefon alıyorum. Başkalarının ilgilenmediği, yazamadığı konuları bizlere iletiyorlar. Özellikle ban bu konudan memnunum sonuçta, gazetecilik mesleğini kendimiz için değil, okurlarımız için yapıyoruz. Okurla sürekli iletişim içinde olmamız, okurumuzu tanımamız önem taşıyor. Bunu gerçekleştirdiğimize inanıyorum.
Her gazetenin bir genel yayın politikası vardır. Özellikle son dönemde gazeteniz 2 Eylül’ün Eskişehir’in genel havasını yansıttığına ve okurları ile bütünleştiğine inanıyorum. Özellikle bendeniz şehrimizle ilgili hiçbir sorunu bırakayım geçsin diyemiyorum. Onu ortaya koyarak okurun bilgisine sunuyorum.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!