Dün akşam editörümüz Murat Atikel, sosyal medyada hızlı bir şekilde yayılan ‘leylek’in öyküsünü’ bizlere gösterdi. İki Eskişehirli, iki atmacanın elinden kurtardıkları yaralı leyleği alarak, Hayvanat Bahçesinin kapısına getirirler. Yurdum insanı gerçekten iyi kalplidir.
Yaralı leylek başka bir ülkede olsaydı. Çoktan atmacalara yem olmuştu. Yurdum insanı işini gücünü bırakarak, leyleği koltuğunun altına sıkıştırarak, Büyükşehir Belediyesinin hayvanat bahçesine geliyor. Peki, niye veterinere götürmüyor da, leyleği hayvanat bahçesine getiriyor. Bunun iki nedeni vardır.
Birinci neden Büyükşehir Belediyesinin Hayvanat Bahçesi, gazetelere sık sık haber servisi yapıyor. Yapılan haber servislerinde annesiz kurtlara bakıldığı, yaralı pelikanların tedavi edildiğini belirtiliyor. Leyleği kapıp hayvanat bahçesinin kapısına dayanan iki hemşerimiz bu haberlere güveniyor. Ayrıca, hemşerilerimiz leyleğe iyilik yapıyor. Ancak, leyleği veterinere götürerek tedavi ettirecekleri paraları ceplerinde olmayabilir. Hayvanat Bahçesi kapısındaki yaşadıkları olayı videoya çekiyorlar. Çünkü elektrik çarpan rakunun başına gelenleri biliyorlar.
Sonuçta, hayvanat bahçesi yetkilileri, ilk önce iki hemşerimize niye Milli Parklar müdürlüğüne gitmediklerini söylüyorlar. İki hemşerimizden birinin koltuğunun altında leylek olduğu halde diğer hemşerimiz video çekince, leyleği kapıları açarak, içeriye alıyorlar. Milli Parklar Şube Müdürlüğü Afyonkarahisar ilinde faaliyet gösteriyor. Milli Parkların Eskişehir’de iki çalışanı var. Milli parklar ile Orman Bölge Müdürlüğü sürekli birbirine karıştırılıyor. Bu nedenle Milli Parklar Eskişehir Müdürlüğünü arayan da bulamıyor. Bulsa da bir şey değişmez. Çünkü Milli Parklar Müdürlüğünün Eskişehir’de veterineri ve bakım merkezi yok. Kendilerini bulanları, onlar da Büyükşehir Belediyesi Hayvanat Bahçesine gönderiyorlar. Kısacası, iki hemşerimiz bilerek ya da bilmeden en doğru kararı alarak kan kaybı içinde bulunan leyleği direkt oraya götürmüşler. Sonra ne olmuş. Biz de leyleğin sonucunu bilmiyoruz. Herhalde tedavi edilmiştir. İki hemşerimizin videosunu izleyerek, hemşerilerimiz kendilerine göre bir yorumda bulunacaklardır.
Değiştirilmek üzere sökülen kapıdan, üç ay sonra sokak köpekleri iki kez girerek, 9 ceylanı öldürmeleri ile başlayan olaylar zincirinin her anını sizler için gazetemizde dile getirdik. Radyasyona dayanıklı sıçanlar öldü. Çöl tilkileri kafeslerinden Ertuğrulgazi mahallesine doğru kaçtı. Egzotik kuşlar horoza benzetilerek, tavuk yemi ile beslenmek istendi. Telef oldular. Zebra kesildi. En son hayvanat bahçesinin iki timsahı birbiri ardından öldü. Ölen timsahlardan birine otopsi yapıldı. Karnından temizlikte kullanılan sünger çıktı. Daha birçok olay duydum. Hepsi olumsuz olaylar. Ancak, emin olmadığım için gazetemizde haber yapmadım. Tabii ki araştırmalarımız devam ediyor.
Ayrıca, Hayvanat Bahçesinin altından geçerek, bahçenin duvarlarının bittiği yerden arkadaki dereye çıkarılan borunun hikâyesini öğrenemedik. Bu borunun nereye bağlı olduğunu çözemedik. Geceleri, pompalar ile borudan atılan su nasıl bir su anlayamadık. Biz bu boruyu haber yaptıktan sonra, belediye yetkilileri borunun ucundan keserek kısalttılar. Çevreden görülmemesini sağladılar. Cevap bekleyen çok soru var. Hayvanat Bahçesinde yaşanan olaylardan sonra, bahçe sakinlerinden iki deve ile röportaj yaptık. Sorunlarını ortaya koymaya çalıştık. Bu nedenle deveye de ismimiz konuldu. Bugün hayatta olmayan yaşadığı dönem ve yaşamadığı bu dönemde dünyanın en büyük mizahçıları arasında gösterilen Aziz Nesin, şu hayvanat bahçemizin halini görse veya yaşananları duysaydı ne hikâyeler yazardı. Bizim deve röportajı onun yazdıklarının yanında hiç kalırdı.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!