Alpu’ya yapılmak istenen henüz bir çivi çakılmadığı halde tartışma konusu olan Uraysim projesini idare mahkemesi iptal etti. Alpu ovasında üretim yapanlar projeye karşı çıkmıştı. Yeniden seçilmek isteyen bir rektörün Eskişehir’e kazığı oldu. Bugün olmayan bir şeyi tartışıyoruz. Hem de boşu boşuna zamanımızı israf ediyoruz. Uzun yıllardır yaptığımız tartışmaya bir meslektaşımızda denemeler Tülomsaş’ın bahçesinde yapılmalıdır demişti. Hızlı tren denemeleri geniş alanlarda yapılır. O alana kilometrelerce giremezdin. Peki, Alpu’da hangi hızlı treni deneyeceksin. Mesela İtalya’dan ya da Çin’den denenmek isteyen tren tırlarla Alpu ovasına mı gelecek? Gıda güvenliğini dünya tartışırken, verimli ovayı deneme alanı mı yapacağız? Hızlı trenlerin denenmek istediği herhalde dünyada her halde bir başka ova yoktur. Bu durumun tartışması bile yapılmaz.
FİKİRLER FARKLI OLSA DA, ORTAK AKIL ORTAYA ÇIKMALIDIR
Bir dönem İl Genel Meclis üyeliği yapan genel merkezi Eskişehir'de bulunan TÜKDES yanı Tüketiciyi Destekleme Derneği genel başkanı Süleyman Bakal’ da Uraysim tartışmalarının tartışıldığı günlerde derneğin genel başkanı olarak yaptığı açıklamada, her yere sanayi kurmanın yanlış olduğunun altını çizmişti.
GIDA GÜVENLİĞİ ÖNEMLİDİR
Bakal açıklamasında, şu detaylara dikkat çekmişti: “Organize sanayi bölgelerini tarımsal üretim yapılamayan alanlara kurabiliriz, Küresel salgın da en öne çıkan konu güvenli gıdaya ulaşabilmektir. Gıda güvenliği bugün her şeyden önem taşıyor. Ülkemiz bugün gelinen aşamada, tekrar kendi kendi kendine yetebilen 7 ülkeden biri olmaya çaba gösteriyor”.
NEDEN GIDA GÜVENLİĞİ
Son yıllarda hepimiz gıda güvenliğinin önemini anladık. Mesela ben gittiğim markette gıda ve hububat alırken, Türkiye’de üretilip üretilmediğine bakıyorum. Yani, markete, bakkala gittiğimizde ülkemizde üretilen mercimek, kuru fasulye gibi ürünler arıyoruz. Başka ülkede üretilen ürünleri satın almıyoruz. Beslenmenin, insanoğlunun en temel ihtiyaçlarından biri olduğunu sağlıklı bir yaşam sürecinin de en temel kriterlerinden birisini oluşturduğunu acı tecrübelerimiz ile öğrendik. Sağlıklı bir yaşam süreci sağlıklı beslenme geliyor. İnsanlarımızın bu konuda bilinçlenmeleri, ülkede üretimin artmasını da tetikliyor. Hâlbuki Özal ile birlikte çiftçinin yük olduğu söylemi insanların kafalarına yerleştirilmiş, üretmektense yurtdışından getirmenin karlı bir iş olduğu söylenmişti. Bugün ise geldiğimiz noktada sağlıklı beslenmenin en önemli esaslarından birinin tarladan-sofraya ulaşan güvenli gıda olduğunu iyi biliyoruz.
OVALARIMIZIN BÜYÜKLÜĞÜ
Gıda güvenliği, üretim aşamasından tüketiciye ulaşana kadar tüm aşamaları kapsar. Sözü fazla uzatmaya gerek yok. Bakal’ın dediği gibi tarım alanlarına organize sanayi bölgesi yapılmamalıdır. Eskişehir’deki ovaların büyüklükleri, Alpu Ovası 51 bin hektar, İnönü Ovası 24 bin hektar ve Günyüzü Ovası ise 2 bin hektar yüzölçümüne sahiptir. Kısacası Alpu'ya termik santral dışında bana göre Uraysim’de yapılmamalıdır. Ben Sivrihisar’a veya başka bir ilçemizde oluşturulmaya çalışılan Organize Sanayi Bölgelerine de karşıyım. Eskişehir’de Türkiye’nin en büyük sanayi bölgesi var. Bugün onlarca kapalı fabrika bulunuyor. Yeni sanayi bölgesi yerine bu kapalı fabrikalar değerlendirilmelidir. Gelecekteki gıda güvenliğimiz için yarın pişman olacağımız işler yapmayalım.
İdare Mahkemesi, URAYSİM Projesi ile ilgili açılan davada "yürütmeyi durdurma" kararı verdi. Yaklaşık 10 yıl önce başlanan ve yılan hikayesine dönen projeye İdare Mahkemesi, "kamu yararı olmadığı" gerekçesiyle yürütmeyi durdurma kararı verdi.
Mahkeme akademisyenlerden oluşan bilirkişinin olumsuz raporu üserine yürütmeyi durdurdu. Gerekçeli kararda dikkat çekti. Mahkeme kararında şu görüşlere yer verdi: "Bilirkişi raporunda belirtilen nedenlerle hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceğinden, 2577 Sayılı kanunun 27. maddesi uyarınca teminat alınmaksızın dava sonuna kadar yürütmenin durdurulmasına karar verilmiştir" denildi.
BAKALIM KAYMAZ NE OLACAK?
20 yıl oldu mu? O zaman Milliyet’te çalışıyordum. Kaymaz’ın hemen yanındaki Paşakadın köyü bizim köyümüzdür. Orada evimiz var. Küresel salgında evimizi kapsamlı bir tamirden geçirdik. Kaymaz halkı ilk önce altın madenine karşı çıkmıştı. Sonra belediye öncülüğünde izin verildi. Altın madeni büyüdükçe büyüdü. Havuzları bizim köye dayandı. Şimdi yeni büyük bir havuz yapılması düşünülüyor. Kaymaz da yapılacak toplantıda bugün bu olay tartışılacak. Kaymaz ‘a öyle bir sistem kuruldu ki, birkaç yıl sonra çıkarılacak altın madeni kalmayacak. Ama başka yerlerde rezerv getirilerek, Kaymaz madeni açık olacak, çalışacak. Dünyada böyle bir sistem var mı bilmiyorum.
![]() |
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!