Bazı arkadaşlar, şehrimizde belediye başkanlığı değişikliğinde ‘bale’nin ne olacağını sorguluyorlar. Muhtemel belediye başkan adaylarından biri de “Hiçbir şey olmaz” cevabını verince, bu kez kendilerine muhafazakâr havası verenler, belediye başkan adayını tanımayacaklarını söylüyorlar.
Her şeyden önce Türkiye’de ‘Bale’ eğitimi veren iki üniversite var. Biri İstanbul’da diğeri ise Ankara’da bulunuyor. Her ikisi de Türkiye’nin ilk üniversiteleri olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye’de ilk kez bale 19. Yüzyılda İstanbul Beyoğlu’nda kendisini gösterdi. Yurt dışından gelen bir bale topluluğu Beyoğlu’nda gösteriler yaptı. 1947 yılında ise İngilizler Türk balesini kurmak için ülkemize geldi. 1948 de ilk bale okulu açıldı. Türk beşleri adını taşıyan Adnan Saygun ‘Bir Orman masalı’ adlı bale oyununu Rus balesinin önemli isimlerinin desteği ile yazmıştır.
RUSYA’DAN HOCA GETİRMEK GEREKİR
Mesela, Anadolu Üniversitesi Yunus Emre Kampusunun içindeki Devlet Konservatuvarının kapısında ‘Bale ve müzik okulu’ yazar. Ancak, sadece müzik eğitimi verir. Anadolu Üniversitesi bale bölümünü açmak istese bile açamaz. Çünkü Türkiye’de İstanbul ve Ankara’daki devlet üniversitesinin konservatuvarları dışında bale hocası bulmazsın. Eskişehir’de bu bölümü açmak istesen hocaları Rusya’dan getirmek zorundasın. Bale sanatı dünyada önemli bir sanat dalıdır.
EĞİTİM HANGİ AŞAMADA BULUNUYOR?
Peki, belediyelerin açtığı bale kursları ne anlama geliyor? Burhan Sakallı döneminde, açılan saz, keman gibi kurslara Odunpazarı Konservatuvarı adı verildi. Bu duruma itirazlar oldu. Yargıya bile başvuranlar çıktı. Benimde canım sıkılmıştı. Çünkü konservatuvar eğitimi ciddi bir eğitimdir. En az 11 yıl sürer. Bugünkü Odunpazarı Belediyesinin açtığı bale eğitimi 11 yıl sürecek mi? Elbette hayır. Birkaç ay süren kurstan öte bir durum yok. Odunpazarı belediyesi duvar panolarında bile konservatuvar kelimesini yanlış yazıyor. Yanlış yazma olayını haber yaptığımız için bazı ‘taraftarlarda’ bizi eleştirmişti. Şimdi, bir gazeteci bale devam edecek mi diyor. Kendilerine muhafazakâr süsü veren bir başka grup, bale istemiyoruz diyor. Sürecek mi veya istemiyoruz diyenler önce Türkiye’de niye bale eğitiminin büyüyemediğini araştırmalıdırlar. Tabii bu arada, balerin veya baletlerin ayakkabıları çok özeldir. Türkiye’de yapılıp yapılmadığını bilemiyorum. İstanbul’daki konservatuvarın bale bölümünü bitirerek, balerin olan bir genç kızımız anı olarak kalması için tabanında tahta olan özel yapım bale ayakkabısını kızıma hediye etmiş. Kızım da zaman zaman o ayakkabı ile evde geziyor. Bu durum beni rahatsız ediyor. Çünkü çok ses çıkarıyor. Bale sanatının her şeyi özeldir. Öyle rast gele tartışmakta olmaz.
ATATÜRK’ÜN BÜYÜK ESERİ
Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, en büyük eseri olarak Cumhuriyet’in ilan edilmesini göstermiştir. Cumhuriyet’ten daha büyük bir olay hayatımızda yoktur. Eğer, Atatürk ve arkadaşları Cumhuriyet’i ilan etmemiş olsalardı, şimdi Anadolu’da batılı ülkelerinin güdümünde küçük devletler vardı. Hem İstanbul da, hem de Anadolu’da Türkçe konuşulmuyor olacaktı. Ülke yönetimi olarak da, Afganistan gibi olurduk. Yani, Atatürk’e, Cumhuriyet’e çok şey borçluyuz. Bugün Cumhuriyet’i ve Atatürk’ü hiç kimse tartışmıyor. Herkes ikisinin de büyüklüğünü kabul ediyor. Atatürk ve Cumhuriyet’ten yararlanmak isteyenlerde, duvarlara kendi fotoğraflarını Atatürkçülük adına asıyor. Herkes de bu duruma gülüyor.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!