Öngörü ilerisini görebilmedir. Lozan Antlaşmasının 94. Yılını kutladığımız bugünlerde bende Atatürk ile ilgili anı kitaplarını okuyorum. Lozan’ın yıldönümünde Atatürk’ün yeni öğrendiğim bir anısını sizlerle paylaşmak istedim.
Atatürk’ün Sovyetler Birliği’nin kurucusu Lenin ile arasının iyi olduğunu herkes biliyor. Sovyetler Birliği, kurtuluş savaşında Türkiye’ye yardım etmişti. Stalin döneminde ise ilişkiler hep inişli çıkışlı oldu. Stalin Sovyetler Birliği başkanı olduğu dönemde 1935 yılında şu açıklamayı yapar:”Herkes bilsin ki, Sovyetler, Boğazlar ve Ardahan'ı ele geçirme arzusundan asla vazgeçmeyecektir. Çok yakın bir zamanda bu davamızı halletmiş olacağımızı müjdeliyorum."Stalin’in Sovyetlerin 1935 yılındaki kuruluş yıldönümünde yaptığı bu açıklama Ankara’da geniş yankı bulur. Atatürk, Ankara’da Stalin’in demecini gece yarısına doğru alır. Rahatsız olur. Hemen Çankaya köşkünde emrini verir. Ankara’daki Sovyetler Birliği Büyükelçiliğine gidilecektir. Yola çıkılır. Elçiliğe varılır. Atatürk’ü kapıda dönemin Sovyet elçisi Karahan karşılar. Atatürk rahatsızlığını ileterek, telsizle Moskova’nın aranıp, Stalin’e konunun sorulmasını ister. Büyükelçi Karan’a şunları söyler:” Başkan bulanacak, tükürdüğünü yalayacak. Yalamazsa ben yapacağımı bilirim”.
Büyükelçi Karan telsizle Stalin’e ulaşır. Stalin sürçü lisans eylediğini belirterek, Sovyetlerin Türkiye topraklarında gözü olmadığını söyler. Mesele tatlıya bağlanır.
Mesele tatlıya bağlanmasına bağlanır ancak, Atatürk, Karan’a” Bu geceden sonra seni geri çağırırlar. Yaşatmazlar. Öldürürler. Sen gel Türkiye’ye iltica et” der. Karan, Atatürk’e kendisini tanımaktan mutlu olduğunu belirterek, Moskova’ya gider ve orada öldürürler. Atatürk, Hatay meselesinde de, Hatay’ın İtalya’ya verilmesini isteyen Mussolini ‘ye aynı şeyi yapar. Çankaya’daki köşke Mussolini Hatay’ın İtalya’ya verilmesi için temsilcisini gönderir. Atatürk sivil kıyafetler ile temsilciyi karşılar. Temsilci, Mussolini’nin isteğini iletir. Atatürk’ de hemen geleceğini söyleyerek, askeri kıyafetlerini giyerek, temsilcinin yanına gelir. Mesele hiç açılmamak üzere kapanır. Hatay Türk toprağı olarak kalır.
Ebru Sungar’ı artık Eskişehir’de tanımayanın kalmadığına inanıyorum. Beden Eğitimi ve dans öğretmeni olan Ebru Sungar, Eğitim-İş sendikasının Eskişehir Şube Başkanlığını da yaptı. Sendika şube başkanlığında başarılı olan Ebru Sungar, geçtiğimiz kongrede Eğitim-İş Genel Merkezi Uluslararası Basın-Yayın Sekreteri oldu. Şimdi, Eğitim-İş de yeni bir kongre süreci başladı. Sungar çalışmalarını sürdürüyor. Sendikanın yeni genel başkanı olabilir.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!