Ortadirek söylemini ilk kez 12 Eylül’den sonra Özal döneminde duyduk. Bir ülkede dikkat edilecek en önemli konu toplumun katmanları arasındaki gelir düzeyinde denge olmasıdır.
Toplum katmaları arasında gelir dağılımındaki dengesiz ülkede siyasi durumu bile etkiler. Her iktidarın en önde gelen çalışmalarından biri ‘ortadirek’in güçlendirilmesidir.
Dün Amerika’nın başkanı Biden bile pahalılıktan takındı. Gıda fiyatların düşmesi gerektiğini söyledi. İzlenen neoliberal politikalar, demek ki tüm dünyada benzer sonuçlar veriyor. Çok küçük bir azınlık zenginleşiyor. Çok büyük bir kesim ise fakirleşiyor. Orta sınıfın ve yoksul olarak görülen kesimin güçlendirilmesi gerekirken, yoksullaşma sürüyor.
AK Parti’nin sıkıntısı da burada yatıyor. İktidarı ayakta 2002 den bu yana ‘Orta sınıf’ ya da ‘Ortadirek’ ayakta tutuyor. Bu durum açıkça görülüyor.
Orta sınıf partinin kurulduğu tarihten itibaren sürekli oy verdi. Ana muhalefette bu tarihten itibaren kaybetti. Kılıçdaroğlu’nun 8 veya 9 kez kaybettiği bunun için söyleniyor. Orta direğin tutumu ülkede siyasetin kaderini belirliyor. Bütün seçimlerde oy verdiler. İzlenen politikalar onları da vurdu.
Şehirlerde, kırsalda yapılan üretimlerde gelirleri azaldı. Çiftçilerin ekip biçtiği ürünler para etmedi. Hayvanların beslenmeleri keselere veya birikimlere dayandı. Süt üreticisi birkaç ay içinde 5-6 lira olan sütün litresini on liraya çıkardı. Bizim sütçü yakında sütün litresine 15 lira isteyebileceğini söyledi.
Şehirde yaşayan sabit gelirliler, bütçelerini çeviremez oldu.
Ev kirası, elektrik, doğal gaz faturalarına yetişilemiyor. Gıda maddelerindeki artışlar yurttaşı zorluyor. Günümüzde çocukların eğitimleri de gittikçe paralı hale geldi. Kısacası Ortadirek’in sallanması ve zorlanmasına neden oldu. Türk-İş’in araştırmaları yayınlanıyor. Hepimiz takip ediyoruz. Ortadirek’in gelirlerinin azalması, iktidarın gücünün de zayıflamasına neden oluyor.
İktidar işleri düzeltebilir mi? Bu konuda umutsuzluk yükseliyor.
Alınan kararlar henüz etkisini gösteremedi. Küresel salgın ile ekonomik sıkıntılar daha da artıyor. Turizm bölgelerinde, sahil şeridinde büyük şehirlerde yaşayan dar gelirliler buralardan kaçmanın çaresini arıyor. Ortadirek’i oluşturan bu kesim geçinebilmek için çare arıyor. Devlet memurlarının küçük şehirlere tayin istekleri artmış. Küçük şehirlerde hayatın vbirza daha kolay olduğuna inanılıyor.
İktidar çeşitli karalar alarak, ekonomiyi ve piyasaları kontrol etmek istiyor. Muhalefetin de çözüm önerilerinin de olmadığı görülüyor. Yani muhalefette çözüm üretemiyor. Eski defterler karıştırılarak, oy arttırılması hedefleniyor. Hepsi eski defterleri karıştırıyor. İttifaklar yurttaşlarda yeterince heyecan uyandırmıyor. Kararsızların bu kesim oluşturuyor. Araştırma şirketleri kararsız seçmenlerin yüzde otuzdan yüzde kırka bir ayda çıktıklarını öne sürüyor.
Ekonomideki durum hepimizin önüne köklü bir çözüm seçeneğinin konulmasını zorluyor. Süslü laflar ile ekonomiye çözüm bulunamayacağı açıktır. Tek çözüm üretimi her alanda artırmak ve çeşitlendirmek olduğu artık herkes tarafından kabul ediliyor.
Maliye ve Hazine Bakanının çok dertli olduğunu düşünüyorum. Dengeleri tutmakta zorlanıyor. Kesin çözümler seçim düşünülerek geciktiriliyor. Merkez Bankası bazı kararları almakta zorlanıyor. İşçi, memur, emekli maaş günlerini sabırsızlıkla beklerdi. Eskiden aybaşı gelince sevinirdi.
Şimdi kara kara düşünüyor. Büyük zamlar aybaşında yapılıyor.
Haziran ayı başında yapılan zamlar nelerdi?
Konutlarda doğal gaza yüzde 30, Elektriğe yüzde 15.
Benzin, mazot fiyatlarında yaşanan artışlar her kesimin incelemesi altında bulunuyor.
Sonuç itibarıyla, her alanda kesin çözüm üretimi arttırmak, ülkede ürettiklerimizi kesinlikle dışarıdan almamaktır. Atatürk döneminde gerçekçi politikalar denendi. O dönemin politikalarına geri dönmek ülkeyi rahatlatacak. Hepimizi kurtaracaktır. Başka çarede görülmüyor.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!