Evden çalıştığımız için, sokakta çeşitli işkollarında çalışmasına devam eden dostlarımız, bizi merak ederek, telefonla arıyorlar. Birbirimize kentimizde olup bitenleri aktarıyoruz. Koronavirüs salgını nedeniyle dünya genelinde milyonlarca işyeri faaliyetlerine geçici olarak ara verdi.
Hizmet sektörü çöken sektörlerin başında geliyor. Otellerde, lokantalarda garsonlar, komiler, aşçılar işsiz ve parasız kaldı. Tek dayanak bu kesim için İşkur oldu Bu konuda eleştiriler de var. Dün telefonda konuştuğum Eskişehir’de bir kuruluşun aşçısı önemli olanın sağlık olduğunu, bir gün mutlaka işlerin eski haline döneceğini söyledi. Yani, çok kişi paradan çok sağlığını düşünüyor. Parayı düşünenlerde yok değil. Onlar eleştirilerini sürekli para veya maddiyat üzerinden yapıyorlar. Tepki de topluyorlar. Bu kuruluşlar dünyadan bir haberler.
TEKELLER VAR
Koronavirüs salgını, bir ülkenin sağlık güvencesinin ne kadar hayati olduğunu herkese öğretti. Günümüzde sağlık hizmetlerinin her alanında ulus ötesi tekellerin hâkimiyeti altında bulunuyor. İlaç tekellerinin yıllık ciroları birçok ülkenin yıllık milli gelirini aşıyor. Bu tekeller de, kendi kârlarını en üst düzeye çıkarmakla uğraşıyor.
Mesela bir örnek verirsek, geçen yıl Türkiye’nin milli geliri 749 milyar dolardı. Dünyanın en büyük ilaç tekellerinden ABD merkezli Johnson and Johnson’un 2019 yılı cirosu ise 82.1 milyar dolar olarak kayıtlara geçti. Yine geçen yıl İsviçre merkezli Roche 43.2 milyar dolar, ABD merkezli Pfizer 51.8 milyar dolar, Almanya merkezli Bayer 58.0 milyar dolar ve İsviçre merkezli Novartis 47.5 milyar dolar ciro yaptı. Türkiye’de de faaliyette bulunan Roche şirketinin 2019 yılı kârı ise 23.2 milyar dolara erişti.
BÜTÇEDEN KARŞILANIYOR
Halkımızın sağlık güvenliği, özel sektöre ve hele hele ulus ötesi tekellere bırakılmayacak kadar önemli bir konudur. Sağlık güvenliğinin yanı sıra ilaç maliyetleri de önemlidir. Türkiye’de sosyal güvenlik sisteminin finansman açığı merkezi yönetim bütçesinden karşılanır. SGK’nın sağlık harcamaları 2005 yılında 13 milyar lira iken, 2019 yılında 110.7 milyar lira oldu; 2020 yılında da 122.8 milyar lira olması bekleniyor.Yani, başta Amerika olmak üzere, işyerleri açılsın, herkes sağlık sigortasını ödesin derken, Türkiye’de Kovid-19 tedavisinin ücretsiz olması önem taşıyor.
BUNDAN SONRA NE OLACAK?
Bir dönem SSK’nın ilaç fabrikası vardı. Çuvalla haplar SSK Hastanesine gelirdi. Çuval içindeki haplar doktorun reçetesine göre tane ile bir kâğıttan kese kâğıdına konularak hastaya verilirdi. Sonra bu uygulamadan vazgeçildi. Fabrikalarda tarihe karıştı. Pek çok ülkede ilaçlar eczane veya hastanelerden tane ile veriliyor. Biz kutu ile alarak ilacı israf ediyoruz. Bu işten vazgeçmemiz gerekiyor. Korona virüsü ile mücadelede maske başta olmak üzere, solunum cihazlarını acil olarak ürettik. Başka ülkelere bile yolladık. Durum normalleştiğinde bu konularda ülkemizde hem devletin hem de özel sektörün üretime dönük çalışmalara başlayacağına inanıyorum.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!