Bizler ilkokula giderken, yerli malı haftası düzenlenirdi. Yerli malı haftası etkinlikleri de yılbaşına doğru, yani bugünlerde yapılırdı. Sonra” Yerli malı haftasının ne gereği var. Okula muz, elma, armut götürmekle bir şey olmaz” denildi. Yerli malı haftası kaldırıldı. Yerli malı, yurdun malı her Türk onu kullanmalıdır. Parolasından vazgeçildi.
1980 darbesinden sonra Özal iktidara geldiğinde herkesin cebinde dolar taşıması gerektiğine inanıldı. Yabancı para, yabancı sigara serbest bırakıldı. Çikita muz ithal edilerek, ülkede her şeyin bulunacağı söylendi. Yabancı paranın nasıl ekonomimizi esir aldığını bugün daha net görebiliyoruz.
Okullarda yerli malı haftası kutlanıldığı dönemde kendi kendimize yetebilen dünyadaki 7 ülkeden biriydik. Tarım ürünlerimiz ile övünürken, bir gün bizlere tarım ürünleri ile övünülmeyeceği söylendi. Anamur muzundan, çikita muzun daha güzel olduğu açıklandı. Geçen gün çok uzun yıllardır şehrimizde hububat satışı yapan bir esnaf dostum, “Mercimeğin üzerine yerlidir yazısı astığıma, bakma. Uruguay’dan geldi. Yerli deyince satılıyor” dedi. Yerlinin ve organik ürünlerin değerini bugün daha iyi anladık.
KÂĞIT PARA İLE HER ŞEY BELİRLENMEZ
Kızılderili sözü vardır. Belki de paranın satın alamayacağı döneme giriyoruz. Her şey kâğıt para ile belirlenemeyecek. Üretimle belirlenecek. Birkaç gündür sanayicilerimizin ve tüccarımızın meslek odaları, üretimin artması gerektiği yönünde basın açıklamaları yapıyorlar. 1980’lerde bize dayatılan serbest piyasacı anlayışın sona geldiği bugün görülüyor. O anlayışı sürdürmek isteyenlerde çok yakın bir gelecekte bundan vazgeçecekler. Siyasi bağlamda da, ulus devletimizi güçlendireceğiz. Ulus devletin güçlenmesi bir anlamda ‘Fırat’ın doğusunun temizlenmesi’ anlamına da geliyor. Sınırlarımızı ordumuz güvene alacak. Gümrüklerimiz eskisi gibi korunacak. Daha çok üretim, dünyaya satacağız. Çarşılar, organize sanayi bölgelerinde üretimi artması sonucu yüzler daha çok gülecek. Yani, Cumhuriyetin kuruluşundaki fabrika ayarlarına döneceğiz.
KAMPANYALAR AÇILMALI
Bizim çocukluğumuzdaki ‘Yerli malı haftası’ bugün ‘Tutum, yatırım Türk malları haftası’ olarak kutlanıyor. ABD’den dayatılan dolar kıskacı dahil, her türlü emperyalist baskıya karşı üretimi artırmanın v eyerli malı tüketmenin yolunu bulmalıyız. Ülkemizde üretilen hiç mal, yurtdışından ithal edilmemelidir. Çikita muz niye ithal edilir. Veya buzdolabı niye Almanya’dan getirilir. Dünkü gazetemizin manşetinde vardı. Gökbey helikopteri Eskişehir’de TEI tarafından üretiliyor. Yerli malı bilincini 7 den 90’a tüm yurttaşlarımıza kampanyalar açarak, benimsetmeliyiz. Üretimin yapılamadığı ortamlarda, insanlarımız işsiz kalır. Fabrikaların, çarşıların, pazarların çarkları da dönmez. İran, Rusya gibi komşularımızla da kendi milli paralarımızın kullanılmalıdır. Bu konuda daha sıkı adımlar atılmalıdır. Dışa bağımlılık azaltılmalıdır. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün ilk yaptığı işlerden birinin İzmir İktisat Kongresini toplayarak, yerli üretime önem verdiği unutulmamalıdır. Okullarımızda söylenen şu tekerleme hatırlanmalı: “Arpa, buğday isteyen, tarlaya tohum eker, gelecek kaygısını, akıllı olan çeker”
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!