26 Ağustos 1922 gecesi Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa ve Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa yaşadığımız bu coğrafyayı yeniden bize yurt yapmak için 26 Ağustos gecesi saatler 04.30’u gösterdiklerinde Büyük Taarruzu başlattı.
TEPEYE ÇIKARKEN, ÇEŞMEYİ GÖRÜN
Ben Kocatepe’nin büyükçe bir tepe olduğunu zannediyordum. Şuhut ilçesinin hemen girişinden sola dönünce başlayan adına ‘Zafer Yolu’ denilen yol yaklaşık 30 kilometre sonra sizi küçücük bir tepe olan Kocatepe’ye çıkarıyor. Tepeye döne döne çıkıyorsunuz. Tepe küçük ama etraftaki tüm tepeler ile Afyon ovasına hâkim bir tepe olduğunu tepeye çıkınca anlıyorsunuz. Tepeye çıkarken iki köy geçiyorsunuz. Tepeye varmadan önce Atatürk ile komutanlar ve Türk askerlerinin su içerek mataralarını doldurduğu çeşmeden su içiyorsunuz.
NAZIM HİKMET GÜZEL ANLATMIŞ
Tepeye ilk çıktığımda yükseklik korkum nedeniyle, yandaki ve karşıdaki tepelere büyük dikkatle baktım. Aklıma Nazım Hikmet’in kuvvayi milliye destanı geldi. Hani, Nazım Atatürk’ü Kocatepe’de anlatırken,” Bıraksalar, Afyon ovasına atlayacaktı” diyor. Yüksek ve küçük tepe böyle bir tepe. İnsana tepe, düşmanın üstüne atlayabileceğin izlenimini veriyor.
KALIN GİYİNMEK GEREKİYOR
Kocatepe’ye çıkarken, Atatürk’ün, Fevzi Çakmak’ın ve İsmet İnönü’nün fotoğraflarda üzerlerinde palto olduğu görülüyordu. Ben ve yanımdakilerde taarruz saatinde orada olacağımız için kalın giysiler girdik. Ayrıca, her yıl 26 Ağustos tarihinde büyük taarruzun heyecanını ve coşkusunu yaşamak için Kocatepe’ye çıkanlara küçük su bardakları içinde Türk Silahlı Kuvvetleri mercimek çorbası dağıtıyor. Büyük taarruzdan önce de Mehmetçik sadece o günkü imkânlar ile mercimek çorbasından oluşan yemek yedikten sonra, 4.30’da Atatürk’ün emri ile büyük taarruzu başlatmış.
TRİKUPİS ÇOK GÜVENİYORDU
Polatlı önlerine kadar gelen Yunan kuvvetlerinin komutanı Nikolaos Trikupis, Yunan askerinin Polatlı’ya kadar gelirken, yaptığı altyapıyı Türk ordusunun 6 ayda kaldıramayacağını söyler. Yani, Yunan komutan Trikupis ordusuna ve askerine o kadar güvenmektedir.
Ancak, Atatürk’ün ve yanındaki Fevzi Çakmak ile İsmet İnönü’nün büyük taarruz başlattıklarından 4 gün sonra yani 30 Ağustos da zafer kazanıldı. 9 Eylül de ise düşmanın top yekûn olarak İzmir’den denize dökülmesi bir anlamda Türkiye Cumhuriyetinin ilanıdır. Bugün hep birlikte 26 Ağustos tarihinde Afyon’dan yola çıkarak, şanlı ordumuzun geçtiği güzergâhlardan geçerek, 9 Eylül’de İzmir’e varamayız. O günkü koşullarda vatan ve millet aşkı ile ordumuz bunu başarmıştır.
ŞU ÇILGIN TÜRKLER
Kurtuluş Savaşımızın, Cumhuriyetimizin kazanımlarını korumak hepimize düşen bir görevdir. Bu süreç iyi anlamak için okumuş da olsak, rahmetli Turgut Özakman’ın ‘Şu Çılgın Türkler’ kitabını bir kez daha okumamız gerekiyor. Yakın tarihimizi, kurtuluş savaşımızın destan olduğunu biliyor muyuz? Ülkemizde yaşayan 80 milyonun büyük çoğunluğu cumhuriyetin kazanımlarının ve Atatürk’ün değerini biliyor. Bilmeyenlerde yok değil. Turgut Özakman sağlığında, ülkenin her zaman bir hain kontenjanı olduğunu, son yıllarda ise bunun aşıldığını söylerdi. Onun haklı olduğuna inanıyorum. Cumhuriyet’in ve Atatürk’ün değerini bilmeyenler ya da anlamamış olanlar da Tepebaşı Belediyemizin yaptırdığı Atatürk heykeline saldıran şahıs gibi, bilinçsiz ve bilgisizce işler yapıyorlar. Tabii ki, bunlara çanak tutanlarda var.
Eskişehir ve Eskişehirli ise kurtuluş savaşının başlamasından, İngiliz ve Yunan’ın Eskişehir’i işgal etmesinden itibaren Atatürk’ün ve Kuvvayi Milliye’nin yanında oldu. Cumhuriyet’in kurulmasında en büyük desteği verdi.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!